ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell, ekonominin artık son derece destekleyici politikaya ihtiyacı olmadığını belirterek, "Faiz oranlarını zaman içinde daha fazla artırmak zorunda kalırsak artırırız" dedi. FED’in faiz oranlarını artırması, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yüksek döviz kuru ve yüksek enflasyon anlamına geliyor. Powell, yüksek enflasyonun maksimum istihdam ve uzun süreli genişlemenin sağlanmasına yönelik ciddi bir tehdit olduğunu ifade ederek, enflasyonu düşürmek için bankanın araçlarını kullanacaklarını söyledi. Enflasyon bütün ülkelerde kamu otoritesini ve işletmeleri kara kara düşündürür. Çünkü devletin vergi toplama, mükelleflerin ise öz kaynaklarının satın alma ve üretim gücünü koruma endişesi vardır. Bu nedenle iş dünyasının “ağır abileri”nin oluşturduğu TÜSİAD da, geçtiğimiz günlerde yüksek enflasyon konusundaki endişelerini dile getirdi. Bizde ise bu endişeleri her iki taraf açısından ortadan kaldıracak muhasebesel bir yöntem bugünlerde gündeme geldi. Yani enflasyon yükselince, muhasebesi akla geldi. 2003 yılında AK Parti tarafından getirilen ve 2004 yılında ilk olarak uygulanan enflasyon muhasebesine geçilmesinden bahsediyorum. Hatta ABD, Kanada gibi yüksek enflasyonun olmadığı birçok çağdaş ülkede bu sistemin uygulandığına dikkat çekiliyor. Doğrusu, sıklıkla hiperenflasyon koşullarının yaşandığı ve bugün de benzer riskin bulunduğu ülkemizde, bugüne kadar politik (oy kaygısı) ve ekonomik nedenlerden dolayı, enflasyon muhasebesi uygulamasına 2003 yılına kadar geçilememişti. Yani 2003’e kadar devleti temsil edenler, vergi kaybına uğrama endişesiyle, vergi kanunlarında enflasyon muhasebesi uygulamasına ilişkin düzenlemeye yer vermemişti. AK Parti tarafından vergi reformu çalışmalarının en önemlilerinden olan enflasyon muhasebesi 2003’te yasalaştı. İlk ve son kez de 2004 yılında uygulandı. Ancak son üç yıldır artan fiyatlar şimdi yasal olarak, daha da önemlisi teknik olarak enflasyon muhasebesini otomatik olarak devreye soktu. Şimdi gündeme gelen bu düzenleme ile ilgili olarak, “Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin TBMM Plan Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun vermiş olduğu önerge ile 2023 yılına ertelenmesi gündeme geldi. Önergenin Genel Kurul’da ele alınması kararlaştırıldı. Mali tabloların, paranın dönem sonundaki satın alma gücüne göre düzeltilmesini amaçlayan enflasyon muhasebesi ile şirketlerin de gerçek karlarından vergi vermesi ve enflasyon vergisi ödememesinin amaçlandığı düzenlemenin ertelenmesine muhasebeciler ve yeminli mali müşavirler odası TÜRMOB da sıcak bakmıyor. Sadece biraz zaman istiyor. TÜRMOB, iş dünyasının da hak kaybına uğramadan, şartın gerçekleşip gerçekleşmediğine bakmadan 2022 sonunda uygulanmasını talep ediyor. “İşletmeleri kayıt dışılıktan kurtaracak” iddiası İşin doğrusu konuştuğum uzman ve akademisyenler, işletmelerin yıllardır yüksek enflasyonun yarattığı erozyonu, maliyenin bütçe denkliğini sağlama adına sıklıkla vergi oranlarıyla oynayarak ortaya çıkardığı “enflasyon vergisi” ile bütçeyi finanse etmekten rahatsız olduğuna dikkat çekiyor. Dolayısıyla da enflasyon vergisi ödemekten kaçınan işletmelerin, vergi kanunlarında yapılan tüm düzenlemelere rağmen, kayıt dışı ekonomiye yöneldiğine işaret ediliyor. Bu durumun, makro ekonomi açısından büyük olumsuzluklara her zaman alt yapı oluşturduğuna, işletmeleri de vergi kaçırmaya yönlendirdiği vurgulanıyor. Enflasyon muhasebesinin faydası nasıl olur? Maliye bakanlığı uzmanları pek katılmadıklarını dile getirseler de akademisyenler enflasyon muhasebesinin işletmelerin bilançoları üzerinde ve devletin vergi toplama konusunda kendilerine bir çeki düzen getirmesini sağlayacağı dile getiriyor. Ancak çok daha önemlisinin ise enflasyon vergisi yerine, gerçek karları üzerinden vergi ödemek durumunda olan mükelleflerin, kayıt dışı ekonomiye yönelme isteklerinin azalacağı kaydediliyor. Açıkçası buna da maliye uzmanları pek katılmıyor. Devletin en önemli görevleri arasında yer alan “vergi denetim ve müeyyide” mekanizmasının birlikte çalışması sonucunda, hem kayıt dışı ekonominin daralacağı, hem de uzun vadede gerçek karları üzerinden vergi ödemek isteyen vergi mükellef sayısının artacağı ifade ediliyor. Uygulama hayata geçirildiğinde nelerin değişip değişmeyeceğini göreceğiz…

Editör: Ömür Ünver