CHP lideri Kılıçdaroğlu, "AK Parti iktidarında her yıl ortalama 20 bin ton çay ithal edildiğini ve toplam 434 milyon dolar ödendiğini belirten Kılıçdaroğlu, "434 milyon doları biz Rize, Trabzon, Arhavi'ye, Artvin'e verseydik ne olurdu? Rizeli, Artvinli, Trabzonlu, Karadenizli kazanmasın ama yabancı çay üreticileri kazansın. Bu iktidar size değil, yabancı çay üreticilerine çalışıyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, sinema sanatçısı Cüneyt Arkın'ın vefatından duyduğu üzüntüyü ifade ederek, Arkın'a Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi. Türk Ocakları İstanbul Şubesi'nin düzenlediği etkinliğe katıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, İslam dünyasının sorunlarının aşılması ve insanların inancına nasıl saygı duyulması gerektiği konusunda örnek olması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, etkinlikte, adaletin İslam açısından da ne kadar önemli bir kavram olduğunu belirttiğini aktararak, şöyle konuştu: "Sabah bir haber, Türk Ocağı İstanbul Yönetimi görevden alınmış. Ne söyleyeyim? Bizim konuşmaya, birbirimizi dinlemeye ihtiyacımız var; kavgaya değil. Bir arada oturup güzelliği, doğruları nasıl inşa edebiliriz; buna ihtiyacımız var. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. İslam dünyasında dünya kadar sorun var. Kan akıyor, birbirini öldürenler ağırlıklı olarak İslam dünyasından. Birbirlerine kılıç, silah çekiyor 'Allah Allah' deyip onu öldürüyor, o da 'Allah Allah' deyip onu öldürüyor. İslam dünyasında kan durmasın mı, güzellik, demokrasi, adalet olmasın mı? Adalet istiyorsunuz, dillendiriyorsunuz, tahammül edemiyorlar. Emin olun akıllarını yitirmiş bunlar, tahammül edemiyorlar. Adalete tahammül edemeyen bir anlayış bu ülkeye nasıl adalet getirecek Allah aşkına? Kimse endişelenmesin, Allah'ın izniyle adaleti biz getireceğiz. Her kavga sonlarını getiriyor. Kendileri, kendi sonlarını getiriyorlar. Bizi dinleseler emin olun çok güzel şeyler olacak ama bizi de dinlemiyorlar. Doğruları dinlemeye tahammül edemiyorlar; yanlıştan, kinden, öfkeden besleniyorlar. Buradan çıkmaları lazım."

"Bir ipte iki cambaz oynamaz"

Adaletin önemli bir kavram olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, devlette görev yapan ve zamanı geldiğinde emekli olan insanların, bir adaletsizlik veya haksızlık durumunda görüşlerini açıklayabileceğini belirtti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'dan söz ediyorum. Sabri Uzun, İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu'nun haksız yere görevden alınması üzerine bir tweet attı 'Yanlış yapıyorsunuz.' diye. 'Vay sen misin bunu söyleyen?' Arkasından Hanefi Avcı, Selahattin Demirtaş ile ilgili AİHM kararının uygulanması gerektiğini söyledi. 'Anayasa'nın gereğini yapın.' diyor. 'Vay sen misin bunu diyen?' İkisinin de rütbeleri sökülecek. Gerekçe FETÖ ile iltisaklı. Bunların ikisi de yazdıkları kitaplarla sizin yaptığınız bütün hataları sizin yüzünüze vurdular. Adaletsizliğin ulaştığı boyutu görebiliyor musunuz? Sabri Uzun da Hanefi Avcı da unutmasınlar, az kaldı, gelecek sandık. Onlar da biliyorlar, geliyor gelmekte olan. Onların sökülen rütbelerini aynen dikeceğiz, aynen iade edeceğiz. Haksızlığı gidereceğiz. Öyle 'FETÖ ile iltisaklı' falan filan... Atalarımızın söylediği güzel bir söz var, bir ipte iki cambaz oynamaz. Cambazlardan birisi düştü, diğer cambaz ipte duruyor. O da düşecek inşallah, halkın iradesiyle düşecek, göreceksiniz. İntikam ve öç alma duygusuyla devlet yönetilmez. 'Niye benim yanımda durmuyorsun da doğruları söylüyorsun? Ben de seni cezalandıracağım.' diyor." Kılıçdaroğlu, Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli 80-90 yaşındaki generallerin hapse atıldığını ifade ederek, "Bazıları hapiste olduklarını da bilmiyor. Bu mudur devlet yönetimi? Haksızlık kime yapılırsa, ona karşı çıkmak gibi bir erdeme sahip olmak zorundadır devleti yönetenler. Yoksa 'Bu benden değil at içeri. Bu benden, bütün suçlarını kapat.' Böyle devlet yönetimi olmaz." dedi. Kanun hükmünde kararname ile görevine son verilen akademisyenlere, hapse atılan generallere, avukatlara, Harp Okulu öğrencilerine, siyasetçilere seslenen Kılıçdaroğlu, "Bazen insanlar bedel öderler. Bazen bunun farkına varır, bazen varamazlar. Ama haksız yere ödenen her bedel, o kişinin de mensubu olduğu ailenin de bir şerefidir. Bunu kimse unutmasın." diye konuştu.

"Sadece nisanda tefecilere ödenen faiz 19 milyar lira"

İktidarın, IMF'nin şeker pancarına kota getirilmesi yönündeki talimatını uyguladığını, bu nedenle ülkedeki şeker üretiminin düştüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, TÜRKŞEKER'e ait fabrikaların satıldığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, 10 şeker fabrikasının 680 milyon dolara, bugünkü dolar/TL kuruna göre 11 milyar liraya satıldığını söyleyerek, "Sadece nisanda tefecilere ödenen faiz 19 milyar lira. Bunların yatacak yeri var mı Allah aşkına? 24 yıl sonra Türkiye şeker ithal etmek zorunda kaldı. Kendi şekerini üreten, ilk şeker fabrikasını yumurta satarak kuran bir devlet, kimseye muhtaç olmazken şimdi şeker ithal ediyoruz." ifadelerini kullandı. İktidarın yönetemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Şeker fabrikaları neden özelleştirilmez? Çünkü bunlar zaten 3-4 ay çalışıyorlar. Tarladan alırsın, şekeri üretirsin, sonra kalır. Bu yükü özel sektör kaldıramaz. Özel sektör şekere zam üstüne zam yapıyor, beylerin isteği üzerine. Fatura millete çıkıyor." şeklinde konuştu. Çayda da benzer bir noktaya gidildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "28 Haziran'da bir kanun teklifi gelecekti. CHP'li milletvekillerinin itirazı ve bu konuda daha sert söylemleri üzerine görüşmekten şimdilik vazgeçtiler." dedi. Kılıçdaroğlu, iktidarın şekerde oynadığı oyunları çayda da oynamak istediğini savunarak, "Ulusal Çay Konseyinin çay fiyatlarını belirlemesinin sağlanacağını, bu sayede düşük çay fiyatı belirlenmesi durumunda iktidarın eleştirilerden kurtulacağını" söyledi. AK Parti iktidarında her yıl ortalama 20 bin ton çay ithal edildiğini ve toplam 434 milyon dolar ödendiğini belirten Kılıçdaroğlu, "434 milyon doları biz Rize, Trabzon, Arhavi'ye, Artvin'e verseydik ne olurdu? Rizeli, Artvinli, Trabzonlu, Karadenizli kazanmasın ama yabancı çay üreticileri kazansın. Bu iktidar size değil, yabancı çay üreticilerine çalışıyor. Sözüm söz, bize oy versinler veya vermesinler, adaletten; kim çalışıyorsa ve alın teri döküyorsa onlardan yanayız. Rizeli, Trabzonlu kardeşim duy bunu; iktidar olacağız, kaçak çayla nasıl mücadele edilir göreceksin. Sözüm var, Rize'nin meydanında kaçak çayları toplayıp tamamını yakacağım. Sen kazanacaksın, sen." sözlerini sarf etti. İktidarın çay üretimi yapılan illerdeki vatandaşları "çantada keklik" gördüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, milletin artık uyandığını söyledi.

"Arada bir de dinliyor"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, oy peşinde koşan kısır bir siyaset anlayışına sahip olmadıklarını, her şeyden çok ülkedeki insanların refahı ve mutluluğunu önemsediklerini vurguladı. Çiftçinin borçlarının silinmesi yönünde kendisine gelen talebi aktaran Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde bir hafta içerisinde çiftçilerin aldıkları kredilerin faizlerini sileceklerini vaadinde bulundu. Kemal Kılıçdaroğlu, öte yandan 6 büyük ilde çiftçiye elektriği bedava vereceklerini de anlatarak, şöyle devam etti: "Bizi dinleseler, güneş enerjisiyle onların yapması lazım. Oy alacaklar çünkü. Ama dinlemiyorlar. Çünkü onlar çiftçiden, üreticiden ve alın terinden yana değil; lobilerden yana. Doğal gaz, kömür lobisi, diğer lobiler var. Ama biz halktan, üretimden, alın terinden, çiftçiden, besiciden yanayız. O nedenle onları destekleyeceğiz. Erdoğan beni dinlese çok şey olacak ama ne hikmetse dinlemiyor. Fakat arada bir de dinliyor. 3 hafta önce burada diyabetli çocuklar için 'Daha konforlu bir yaşam sürmeleri lazım. Günde 3-4 sefer kan almak, sonra şeker ölçümü yapmak doğru değil. Bunu düzeltin.' demiştim. Çocuğun hissettiği acıyı anne baba da hissediyor. Erdoğan söz vermiş, 'Ben bunu yapacağım.' demiş. Teşekkür ederim kendisine beni dinlediği ve diyabetli çocuklara bu katkıyı verdiği için."
Editör: Ömür Ünver