İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Batı Karadeniz'deki sele ilişkin hasar ve zarar tespitlerinin sürdüğünü belirterek, "Bu selin şu ana kadar yaptığımız hesaplamalar çerçevesindeki maliyeti 4,2 milyar. Bunun biraz daha artabileceğini değerlendirebiliyoruz" dedi.

İçişleri Bakanı Soylu, Batı Karadeniz’de yaşanan sellere ilişkin açıklamalarda bulundu. 26-29 Haziran'da Bartın, Kastamonu, Düzce, Zonguldak, Bolu, Karabük ve kısmen de Sakarya'da aşırı yağışlardan kaynaklanan sel afeti ve taşkınlarla ilgili son değerlendirmeleri yaptıklarını söyleyen Soylu, Batı Karadeniz'deki sel ve taşkınlar sonucu 2 kişinin kayıp olduğunu, bu olaylardan birinin Düzce'de yaşandığını aktardı. Yaklaşık 250 arama kurtarma ekibi, toplam 330 personelle orada arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü belirten Soylu, “Bugün uğradığım Kastamonu Küre'de ise 130 arama kurtarma olmak üzere 250 personelle bu çalışma devam ediyor. İnşallah en kısa zamanda ailelerine bir haber verebilmeyi Cenabıallah nasip eder." dedi. Sel nedeniyle 2 bin 786 kişinin tahliyesinin gerçekleştirildiğini bildiren Soylu, “Yıkık veya yıkılması gerekenler, ağır hasarlı olanların dışında, oturanların hemen hemen hepsi yerlerine tekrar döndü diyebiliriz. Gerek yıkık gerekse ağır hasarlı, acil olarak nitelendirdiğimiz konutlara elbette dönebilmek mümkün değil. Onlarla ilgili diğer safahatlar gerçekleşecektir." diye konuştu. Bölge genelinde çalışmalara katılan personel sayısı ve araçlara ilişkin bilgi veren Soylu, afetzedelere toplamda 56 milyon 863 bin lira nakit gönderildiğini aktardı. Karayollarında 128 kilometrelik yolun bozulduğuna ya da tamamen hasarlı olduğuna değinen Soylu, şunları kaydetti: "İl Özel İdaresi uhdesinde olan 566 kilometrelik yol bu Batı Karadeniz afetinde hasarlanmış. Yaklaşık 80 köprü, 391 menfez var. Şu ana kadar 1080 konut, 516 iş yeri ve 35 araçta zarar tespiti oluştu ama hala hasar ve zarar tespitlerimiz devam etmektedir. Çünkü tarım hasarları da var. Tarım hasarlarının ortalama yüzde 65-70 civarında bölümünü tespit edebildik. Bu selin şu ana kadar yaptığımız hesaplamalar çerçevesindeki maliyeti 4,2 milyar. Yine önemli maliyetle karşılaştığımızı burada ifade etmek isterim. İlgili kurum ve kuruluşlarımızın kendi bütçelerinde oluşturduğu çalışmalar bunun dışında. Onun için toplam hasar 4,2 milyar liralık, bunun biraz daha artabileceğini değerlendirebiliyoruz." Soylu, daha önce alınan tedbir ve yapılan yatırımların daha büyük afetlerin önüne geçtiğini dile getirerek, bunları kesintisiz sürdürmek zorunda olduklarını söyledi.

"Afet zamanı bütün kamu araçları AFAD'ındır"

Dönem dönem bu tür afetlerde tartışmaların yaşandığına işaret eden Soylu, şöyle konuştu: “İşte 'Biz buraya araç gönderdik.', 'Araçlarımızı durduruyorlar, çalıştırmıyorlar.' Bir açıklık ifade edeyim. AFAD, afette bütün kamu araçlarının sahibidir. Altını çizerek söylüyorum. Bu araçların hiçbirisini ferdi olarak cebimizden ödeyerek almıyoruz. Bazı belediyeler, 'Ben aracımı gönderdim.' diyor ya yüzlerce belediye var, aracını gönderiyor, sesini çıkarmıyor. Bunu bir insanlık, komşuluk ve kamu yararı olarak değerlendiriyor ve bu bir kamu yararıdır. Bu araçlar bizim şahsi mallarımız değildir, bu araçlar milletin malıdır. Tekrar söylüyorum. Afet zamanı bütün kamu araçları AFAD'ındır. İstediği özel teşebbüslerin araçlarını alabilme kabiliyetine kanunen hakkı söz konusudur. Milletin vergileriyle alınmış bu araçlarla ilgili yok 'Bartın'a geldi, bekletildi.' gibi çalışanların da moralini, bütünlüğünü bozabilecek bir değerlendirmeyi sadece ve sadece küçük işlerle meşgul olmak olarak görürüz, bu doğru değildir. Arkadaşlarımız burada yoğun çalışma ortaya koydu. Elbette görevimizi yapacağız ve yapmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin neresinden gelirse gelsin, hangi kurumdan gelirse gelsin, herkesin başımızın üzerinde yeri var, herkesi sevk etmekle görevliyiz. Eksik yapmışsak eksik yapmışızdır. Bu eksikliğin maliyetini de üzerimize almaya elbette ki kabulüz. Onun için bu konularda özellikle afet zamanlarında birtakım değerlendirmeler yapmanın çok makul olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Allah, bu tip afetlerle karşı karşıya bırakmasın.”
Editör: Ömür Ünver