Sosyal ağlar insan hayatının bir parçası haline geldi. Metin, fotoğraf, mesaj gibi bilgileri paylaşmaktan başlayarak, birçoğu medya alanında en son haberleri ve haberlerle ilgili resimleri, eğitim alanındaki soru kâğıtlarını, ödevleri ve atölyeleri, çevrimiçi anketleri, pazarlamayı ve iş alanındaki müşterileri hedeflemeyi, eğlence alanında şakalar, müzik ve videolar... Sosyal medyalarda bilgi paylaşımının tadını çıkarırken, yine de güvenlik ve gizlilik için çok şey gerektirir. Kullanıcıların açıklanmaması gereken bilgileri gizli tutulmalıdır. Yapılan bir araştırmada, ankete katılanların yaklaşık % 50'si sosyal medya hesaplarını özel modda tutarken, geri kalan yarısı halka açık olmayı seçti. Farklı nesiller sosyal medyayı farklı görüyor. Örneğin, insanlara bir uygulamayı silmek yerine neden sakladıklarını sorduğumuzda, yanıt verenlerin çoğu bunun arkadaşları ve aileleri ile iletişim halinde kalmak olduğunu kabul ediyor. Z kuşağı ise sosyal uygulamalarını başkalarıyla bağlantıda kalmanın bir yolu olarak değil, çevrimiçi araçlar olarak görmeleri bakımından diğer nesillerden farklılaşıyor. Sosyal medya bizim için yeni bir terim değil. Günlük yaşamımız onsuz eksik kalıyor. Bizim içim vazgeçilmezler yemek, su, hava ve sosyal medya oldu. O kadar bağımlıyız ki, hakkımızda her türlü bilgiyi sosyal platformda paylaşma eğilimindeyiz. Ama bir dakika durun ve düşünün. Gerçekten güvende miyiz? Gizliliğimiz var mı? Hayır, sosyal medyada bu kadar çok bilgi paylaşırken hala güvende olduğumuz ve özel bir hayatımızın olduğu illüzyon içinde yaşıyoruz. Herhangi bir sosyal medya platformunda Şartlar ve Koşullar sözleşmesini imzalamadan önce bile sözleşmeyi okumayı umursamadığımızı düşünüyor muyuz? Bazılarımız hayatımızı gösterme konusunda o kadar takıntılıyız ki, şöyle paylaşımlar bile paylaşıyoruz: "Eymir Gölü'nde aileyle yağmur keyfi". Eymir Gölü'nde ailenizle dışarıda olduğunuzu herkese söyleme ihtiyacı nedir? Aslında dışarıdaki tüm hırsızlara doğrudan bir davet gönderiyorsunuz, biz evde değiliz, lütfen ne isterseniz yapın. Neden hayatımıza bu kadar çok karışmak için bu kadar hevesliyiz? Bu soruların sonu yok. Ama ciddi olarak düşünmemiz ve ipleri elimize almaya başlamamız gerekiyor. Yapmamız gereken ilk şey, sosyal medya sayfamızdaki ayarlar bölümüne gitmek ve varsayılan olarak etkinleştirilen gizlilik ve güvenlik ayarlarını analiz etmek. Bu size profilinizin gizlilik ayarlarıyla ilgili bir fikir verecektir. Sosyal medya eğlencelidir. Kişisel bilgi paylaşımımızın gizlilikle ilgili etkilerini düşünmeden popüler ağ platformlarını kullanmaya başlamak kolaydır. Ancak, paylaştıklarınıza ne olabileceğini düşünmek ve kişisel bilgilerinizden sorumlu olmak önemlidir. Güncel WhatsApp tartışmalarını ve insanların tepkilerini de bu eksende değerlendiriyorum. Uygulamaları silmek değil, bilinçli kullanmak gerekmektedir. Dijital Okur Yazarlık eğitimleri kamu politikası haline getirilmelidir. Eğitim kurumlarında zorunlu ders haline getirilmelidir. Teknoloji şirketlerinin dijital diktatörlüğe giden yolun taşlarını döşemeye başladığını hissediyorum. Bu durum çok tehlikelidir, devletlerin de bunlara ilişkin yaptırımları ivedilikle gündeme alması gerekmektedir. Güvenlik, özgürlük ve mahremiyet dengesi bozulmadan elbette. Ancak atabileceğimiz mantıklı adımlara rağmen, internetin sonuna kadar açık olduğunu ve gerçekten çevrimiçi gizlilik diye bir şeyin olmadığını her zaman hatırlamalıyız. Tahmin edebileceğiniz şeylere karşı korunduğunuzdan emin olmak size kalmıştır, böylece yapamadığınız şeylerle daha iyi başa çıkabilirsiniz.

Editör: Ömür Ünver