Eşler ilk ne zaman birbirlerinden uzaklaşır? Ne zaman birbirlerini şefkat ve şehvetin belirsizleştiği durumların içinde bulurlar? "Seviyorum ama..." diye başlayan cümlelerin içeriği çoğu zaman anlamsız, boş bahanelerden oluşmuştur. Cinsel hayatlarına dair var olan sorunları konuşmak ise pek istekli olmadıkları bir durumdur. Çiftlerin cinsel yaşamlarındaki problemler, bazen evliliğin ilk zamanlarından itibaren bazen de yıllar içerisinde oluşur. Evliliğin başlangıcındaki çoğu problemin kaynağını, bebeklik döneminden itibaren içine doğdukları ailenin psiko-sosyo-kültürel dinamikleri belirler. Çocuğun cinsel gelişimi sırasında maruz kaldığı tabular, yasaklar, kurallar çoğu zaman onun yoğun bir utanç duygusu ile büyümesine sebep olur. Kendi bedenine dokunmaktan korkan, değil karşı cins, kendi bedenini dahi tanımayan ayıplar, yasaklarla büyüyen çocuğun yetişkin olduğunda cinsel hayata dair konuları konuşması, rahat ve doğal davranışlar içinde olmasını bekleyemeyiz. Mastürbasyon yaparken gördüğünüz çocuğunuzu cezalandırmayın, suçlamayın, onu "büyük bir günah işlediğini" söyleyerek korkutmayın. Banyoda ya da odasında uzun süre kalan çocuğunuzu rahat bırakın, kapıları tekmeleyip dışarı çıkması için sıkboğaz etmeyin. Çünkü bunlar çocuğunuzun sağlıklı, normal psiko - seksüel gelişiminin bir parçasıdır. Yargılayan, eleştiren, aşağılayan anne baba tutum ve davranışlarıyla bu süreçleri yaşayan çocuk veya ergenleri daha sonrasında erken boşalma, cinsel isteksizlik, vajinismus gibi cinsel sağlık sorunları bekliyor olacak. Anne baba olarak yapacağınız en olumlu davranış, doğru bilgiyi, doğru zamanda çocuğa aktarmak olmalıdır. Olumlu ebeveyn davranışlarıyla büyümeyen çocukların yetişkin olduklarında sağlıklı bir cinsel hayatlarının olmasını beklemek ise Çinceyi 1 ayda okuyup yazmakla eşdeğerdir, yani neredeyse imkansız. Kadının utangaç veya çekingen davranışlar göstermesinin karşı cinsteki karşılığı, soğuk ve ilgisizlik olarak yorumlanırken, erkeğin hoyrat, acemi ve aceleci olması ise kadında "sevilmiyorum", "beğenilmiyorum" duygusuna yol açacaktır. Böyle durumlarda eşlerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini açmaları, ihtiyaçlarını, beklentilerini ifade etmeleri belki de yıllarını alacaktır. Ne yazık ki soğuk, sevimsiz, ruhsuz evlerde doğan, büyüyen çocuklara yenileri eklenecek, nesiller boyu mutsuzluk hüküm sürecektir. Cinsellik, evliliğin % 50sidir, çiftlerin birbirlerine bağlanmaları, yakınlaşabilmeleri için gereken en doğal yoldur. Psikolojik ve ruhsal doyum için sağlıklı bir cinsel hayat şarttır. Diğer grup ise evlilikte mesafe kat etmiş çiftlerdir. Bunlar zaman içinde çeşitli hayat olayları ile sınanırlar. Ekonomik koşullar, hastalıklar, cinsel işlev bozuklukları, sadakatsizlik, iletişimsizlik, günlük yaşam sorunları, çocuklar gibi pek çok nedenle yorulur yıpranırlar. Çiftler birbirinden uzaklaşmaya başlar ve aralarındaki romantizmin yerini gelecek kaygıları, bireysel çekişmeler, tartışmalar alır. Uzaklıklarının temelinde sadakatsizlik ve aldatma varsa güvensizlik oluşmuştur. Böyle durumlarda ilişki temelden sarsılır. Ve ne yazık ki güvenin yeniden sağlanması çok zor ve zahmetlidir. Anlaşmayı bozan tarafın niyeti, gayreti, samimiyeti yıllar içinde sık sık test edilir, bu da zaman zaman yorucu ve sıkıcı olabilir. Ama yıkılan şey bir kadın/erkeğin duyguları hayata bakışı, duruşu, kendilik değeri ve hatta evlilik olunca, biraz dayanmak gerekir. Ancak çiftlerin cinsel hayatına ciddi bir darbedir. İlişkilerde samimiyet önemlidir. Cinsel hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyler varsa bunu konuşmalısınız. Hayatınızın sonuna kadar orgazm taklidi yapamazsınız, emin olun anlaşılır. Bu ilişki içerisinde yer almak istemiyorsanız, bırakın herkes yoluna gitsin. Eğer sevmiyorsanız, bunu söyleyin ve evliliği sonlandırın, üzmekten korkmayın. Böyle devam ettiğinde eşinizi yine aldatıp üzeceksiniz çünkü. Cinsel hayatın en büyük düşmanlarından biri de monotonluktur. İlişkinin kanseridir de denilebilir. İnsanın kendini hayatın akışına bırakması iyidir elbet ama yolunda gitmeyen bir şeylere temas edebilmek, sorunu çözebilmek de ancak farkındalıkla olur. Sorunu fark ettiğinizde, cinsel hayatınızı dört duvarın arasına hapsetmemeniz gerektiğini de görürsünüz. Cinsellik sadece dört duvar arasında ve sadece yatak odasında yaşanması gereken bir aktivite değildir kısaca; çıkın yatak odasından hatta evden. Cinsel yaşam yetişkinlerin oyun alanıdır, oyun oynarken yetişkinler için hazırlanmış internet sitelerinden edinebileceğiniz yardımcı materyalleri edinin. Duygusal romantik filmlerin yanı sıra erotik filmler izlemenizin yanlış bir tarafı yok. Hayatınıza eğlence katmalısınız rutinden, monotonluktan kurtulun ki cinsel hayatınız kurtulsun. Monotonluk, birlikte hiçbir şey yapmadan geçirilen uzun saatler, hayatın hep aynı konular etrafında dönmesi sıkıcıdır. Sıkıcı, tek düze olan yaşamlar ”arzunun” ölümüne sebep olur. Partnerinizden haz almadığınızda artık tutku ve şehvet de duymazsınız. Öz bakımınız için zaman ayırırken, ruhunuza da aynı özeni gösterin. Yıllar içinde değişmeyen, gelişmeyen biri pek de cazip sayılmaz. Sağlıklı bir cinsel yaşam ilişkide yakınlığı artırır. Yakınlık ilişkilerde önemli bir duygudur, çiftlerin birbirlerine duygusal desteklerini, empatik yaklaşımları, ve sorun çözme becerilerini artırır. Ve siz 50 yaşına geldiğinizde yatağınızda ya da yan oda da bir yabancıyla yaşamak zorunda kalmazsınız. Sevgiyle...

Editör: Ömür Ünver