Gazeteci SERDAR CEBE, ABD seçimlerini Washington DC’den GazeteZebra’ya yorumladı. Yeni Başkan bölünen Amerika’yı birleştirebilecek mi? Soru aslında Amerikan Başkanı’nın kim olacağı değil. 2016 yılında Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte Amerika’nın iki kutuplu bir ülke haline gelmesi. Ve kafalardaki soru bu kadar bölünmüş bir Amerika’nın seçim sonrasında yeni başkanla birlikte nasıl bir arada yaşayabileceği olacak. Amerika’da hemen her konuda Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin ayrı telden çaldıkları aşikar. Bırakın üzerinde anlaşılamayan politikaları, seçim meydanlarından paylaşılan fotoğraflar bir Amerika’nın iki kutba ayrıldığını gösteriyor. Trump’ın düzenlediği seçim mitinginde taraftarlarının hemen hiç birinin maske takmaması, Biden taraftarlarının ise maske ile mitinglere katılması bu ayrımı ortaya koyuyor. Dünyayı etkileyen, yüz binlerce kişinin yaşamına mal olan bir hastalık için alınması gereken önlemlerde bile anlaşamayan iki siyasi cephe var Amerika’da. Aslında Demokratlar ile Cumhuriyetçilerin mücadelesinden çok Biden’ın oluşturduğu geniş koalisyon -ki bunların içinde siyahlar, latinler ve Asya kökenliler de var.- İşte bu ‘Biden koalisyonu’ ile ‘Trumpçıların’ savaşı olacak bu seçim. Ve bu ayrışma seçim sonrası daha da derinleşecek. Biden’ın seçilmesi durumunda her kesimin başkanı olma vaadi ve ‘Cumhuriyetçilerin de başkanı olacağım’ sözü uzun bir süre Amerika’da karşılık bulamayacak. Eğer Trump seçilirse bu ayrım daha da derinleşecek. Trump’ın ‘bütün Amerikalıların başkanı olma’ gibi bir derdi ya da politikası yok. Amerikalı olmayı beyaz üstünlükçülerin politikalarıyla anlatması, aşırı sağa verdiği yakın mesajlardan eleştirilere rağmen vazgeçmemesi, yönetimde bulunduğu son dört yılda taraflar arasındaki anlaşmazlıkları da derinleştirdi. Kaos ortamında seçim Koronavirüs pandemisi, mart ayının sonundan itibaren Amerika’da hem ekonomik hem de sosyal anlamda büyük bir kriz yarattı. Ekonominin birden inişe geçmesi Trump’ın 2020 seçimleri için en büyük kozunu elinden aldı. Koronavirüs ile mücadelede Amerikan Hükümeti’nin başarısız olması, salgının kontrol altına alınamaması, ölümlerin 230 binleri aşması, kendi sağlık uzmanlarının sözünü bile dinlememesi Trump’ın seçim öncesi elini zayıflatan sorunlardı. Pandeminin yarattığı ortamda Amerikalıların nasıl oy kullanacakları da tartışma konusuydu. Amerikan seçim tarihinin vazgeçilmez unsurlarından birisi mektupla oy kullanmaktır. Hatta Trump’ın Beyaz Saray Basın Sözcüsü’nün, 2010 yılından bu yana yapılan Başkanlık ve Parlamento seçimlerinde dört defa mektupla oy kullanması da bu gerçeği ortaya koyuyor. Seçime katılımın çok fazla olmadığı bir ülke Amerika. Ama 2020 seçimleri için oy kullananların sayısı şimdiden rekor kırmış durumda. Düşünün, seçimden bir gün önce kullanılan oy sayısı neredeyse 100 milyona yaklaşmıştı. Seçim günü yani bugün (3 Kasım) bu sayının 165 milyonları geçmesi bekleniyor. Erken kullanılan 100 milyon oy da ya mektupla kullanılıyor ya da seçmenler seçim günü akşamına kadar belki seçimden aylar önce açılmış olan sandıklarda oylarını kullanıyor. Trump neden mektupla oy kullanmaya karşı? Trump, mektupla oy kullanmanın adil olmadığı görüşünde. Oyların sayılması veya yollanması sürecinde sahtekarlığın artabileceğini iddia ediyor. Ki kendisinin başkanlığı kazandığı 2016 yılında 30 milyondan fazla Amerikalı mektupla oy kullanmıştı. Amerikan seçim tarihine bakıldığında daha çok Demokratların erken oy ve mektupla oy kullandıkları görülüyor. Seçim davranışları açısından Cumhuriyetçiler genellikle seçim günü oylarını kullanmayı tercih ediyorlar. İşte sorun da burada kritik eyaletlerde kullanılan erken oyların sayılmasında ortaya çıkıyor. Trump, seçim günü kullanılan oyların ve sandık başında erken kullanılan oyların geçerli olmasını istiyor. Trump mektupla gelen oyları beklemeden zafer ilan eder mi? Amerikan Başkanlık yarışında mektupla kullanılan oyların fark yaratacağı üç eyalet var. Michigan, Wisconsin ve Pensilvanya. Bu üç eyaletin yasalarına göre mektupla kullanılan oyların sayımı seçim süresi bittiği zaman yapılabiliyor. Mesela Teksas Eyaleti, günler öncesinden sandık başında kullanılan erken oylar ve mektupla gelen oyların sonuçlarını saymaya başlıyor. Ama bu kritik üç eyalette ve başka eyaletlerde mektupla kullanılan oyların fazlalılığı nedeniyle sonucun günler hatta haftalar alabileceği konuşuluyor. Bakın 2 Kasım itibariyle kullanılan erken oyların sayısı 100 milyona yaklaştı demiştim. Bu oyların 65 milyonu mektupla kullanılan oylar. Yani ülke genelinde mektupla kullanılan oyların sayısı şimdiye kadar görülmemiş şekilde yüksek. Amerikan seçim sistemi bu yükü nasıl kaldıracak, bir sorun yaratacak mı? Göreceğiz… Bir iç savaş tehlikesi var mı? Trump, 29 Eylül’deki konuşmasında Proud Boys isimli bir gruba seslenerek “geri çekilin, hazır bekleyin” demişti. Proud Boys, Amerika’da bir sokak hareketini temsil ediyor. Üyeleri beyazların üstünlüğünü savunuyor. Ve bu gruplar toplum güvenliğini sağlamak için kurulduklarını, gerekirse bunu silahla yapabileceklerini iddia ediyor. Üstelik yetkiyi de Amerikan Anayasası’ndan aldıklarını belirtiyorlar. Seçim öncesi birçok eyalette sandık başlarında ellerinde otomatik silahlarla bekleyen Amerikalılar işte bu gruplardan. Sadece Proud Boys değil birçok benzer grup var. Three Percenters (Yüzde Üçler), Oath Keepers (Yemin Bekçileri), Sivil Savula Güçleri bu aşırı sağcı grupların en tehlikelileri. İşte seçim sonucunun günlerce açıklanmaması bu grupların harekete geçmesine neden olabilir mi? 2 Kasım’da yaşanan bazı olaylar, seçim sonrası gerilimin artacağı sinyalini veriyor. En gergin seçim Amerikan Psikoloji Birliği’nin son yayınladığı rapor, bu seçimlerin ne kadar gergin geçeceğini gösteriyor. Rapora göre, Amerikalı yetişkinlerin yüzde 68'i, başkanlık seçimini hayatlarındaki ciddi bir stres kaynağı olarak tanımlıyor. İki taraf da gergin. Demokratlar'ın yüzde 76'sı, Cumhuriyetçiler'in yüzde 67'si, stres altında olduklarını söylüyor. Anketler Biden’ı şanslı görüyor, Demokratlar bu şansa aldanmak ve 2016’da yaşadıkları hayal kırıklığını yaşamak istemiyor. Cumhuriyetçiler Trump ile bir dönem daha  yönetilecek Amerika’da ‘Trumpçıların’ baskın olmasından korkuyor, Siyahlar eşit bir Amerika isteğini sokakta dile getiriyor ama sandığa yeterince bunu yansıtamıyor. Trump’ın en çok ezdiği Latin kökenliler bile Florida’da Trump’ın peşinden koşuyor. Amerika 2020 değil ama 2024 seçimlerine başka bir Amerika olarak gidecek. Biden kazanırsa belki Cumhuriyetçiler de kazanacak. Çünkü  ‘Trumpçılardan’ partiyi kurtarmış olacaklar. Yani Amerika’nın seçimi kutuplara ayrılan Amerika’yı birleştirmeye yetmeyecek.

Editör: Ömür Ünver