Yaylanın Çimenine

Bayramın üçüncü gününden bir anekdot:

İnsanlar; bir tutam neşeye, gülümsemeye, azdan bir sevince ne kadar aç.

Hikaye değil, gerçek bu.

Epeydir kara günler bırakmıyor yakamı. Dün, cebimde hepi topu üç beş liram vardı. Ama yavrumun canı balık çekmiş. 

Anam derdi: “Bir günlük beylik, beyliktir.” Dedim al gitsin, yarına Allah Kerim.

Garip, nedendir bilmem gün boyu dilime olmuş pelesenk, “Yaylanın çimenine, kuzu yayılır kuzu...”

Yol boyu mırıldanarak yürüdüm.

Vardım balıkçıda çalan parça Müslüm Gürses; “İçiyorsam sebebi çok”. Benim dilimde yaylanın çimenine...

“Abla neşen daim olsun bize de ver” dedi.

Roka için yandaki manava geçtim. Kimin bilmiyorum, “Yere batsın böyle kader”.

Ekmek için son durak market; havada müzik, mozart ya da vivaldi.

Ben aynı, “Yaylanın çimenine”.

Sonraki, beriki derken herkes; “Neşen daim ola ne güzel, umut verici, bize de ver”.

Dersin, yine yeryüzü mucizesi sergiliyorum. Gördükleri güler yüze, işittikleri neşeye, insanlar hayran.

Hazırdır diye döndüm balıkçıya, temizlemiş, Müslüm kapanmış. Çalıyor; “ Yaylanın çimenine”. Güldüm tabii.

Oysaki aralarında; en bedbaht, milyon derdi olan, aydınlık günlere olan inancını yitiren bendim.

Bendim en ağır darbeleri, en yakınlarından alan. Evladına gelecek kuramayan, boğuntu içinde kalan.

17 yıldır aynı caddede otururum. Herkes bilir birbirini. Dertlerimiz ayrı ayrı, ama açlığımız aynı.

Tam ne ara bu kadar; huzura, yürek açlığına, ruh açlığına, sevgi açlığına düştük diye düşünürken, fark ettim ki çalınmış.

Minik bir neşe, bir tutam huzur, yıllardır bizden çalınmış. Ya da çalınmasına izin vermişiz.

Tabi varıldı eve, “Yaylanın çimenine diye diye, balık yapıldı. Oğlum doydu, kedimiz Şero nasiplendi. Bana tatlı yorgunluk kaldı.

Saat bugünlük; hey, hey, tey teydi benim için.

Yarın bilinmez. Bir Müslüm durağından benim de geçebilir yolum.

Siz yine de başkasının mutluluğuna tutunmayın, kendi mutluluğunuzu yakalayın.

Sahi, ne zamandı? Yani en son? Hani; mutluluğun, neşenin, sevincin kol gezdiği sokaklar.

20 mi yoksa 25 yıl öncesi miydi?

Neyse, biz yayalım kuzuları yaylanın çimenine.

Kim bilir belki açar güneş, doğar aydınlık kuzuların yüzü suyu hürmetine.

Haydi, yaylanın çimenine.