Gündem

Özel'den İstanbul Büyükşehir Belediye Davası Borsası iddiası; Kanıtlar HSK'ya verilecek

CHP lideri Özgür Özel, yargıda 'Ak Toroslar' yapılanması var ifadelerini kullanarak, "Bir çete İBB davası borsası oluşturdu, elimizde kanıtlar var. HSK'ya yarın tarih, gün, saat, dekont vereceğiz, HSK'ya avukatın telefon WhatsApp kaydının dökümünü vereceğim! O döküme göre işlem başlatır ve kanıta ulaşmak isterse ses kaydı HSK'nın emrindedir" dedi. 

CHP lideri Özgür Özel, 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinginin Tuzla ayağında konuştu.

CHP, Cumhurbaşkanı adayı ve görevden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlatılan 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerine yaz sıcaklarına rağmen devam ediyor. Mitinglerin bugünkü ayağı Tuzla oldu.

Özgür Özel'in açıklamaları özetle şöyle:

"İstanbul'un Anadolu'ya açılan kapısı Tuzla'dayız. Bu meydanları dolduranlar, Ekrem Başkan'a sahip çıkmak için, kendi yaşadığında yalnız kalmayıp yanında bir diğerini gördüğü için. Emekli işçi için, esnaflar çiftçiler için hep birlikte mücadele için buradayız! İnsanımız yüreklidir korkutamazsınız, bizi yolumuzdan çeviremezsiniz!

Ekrem Başkan masumdur. Karşımızda bir iftira çetesi vardır! Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. İnsan içine çıkamayacaksın dedin, ben 140 gün sonra, Yozgat'tayım, Konya'dayım, Mersin'deyim, Van'dayım Tuzla'dayım. Sen neredesin Erdoğan? Artık o salon adamı Erdoğan, serin salonlarda oturan ama milletin karşısına çıkamayan Erdoğan, 2 Kasım'da sandığı getir, millet versin kararı!

"Bu ülkede yılın ilk yarısında 961 işçi iş cinayetlerine kurban giderken..."

Milletin yanında duran bütün kardeş partilere yürekten teşekkür ediyorum. Tuzla hep emek kokar ancak hep iş cinayetleriyle gündeme gelir. Bu bir yüzükle siyasete gelip evlatlarının gemicikleri olan birisi, o bir yüzükle gemiler, servetler olurken, Tuzla'daki vatan evları o gemileri yaparken can veriyor. Her gün ölümü soluyor, kanser oluyorlar. Can veriyorlar. Erdoğan 23 yılda 30 bin 200 işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetlerinin olduğu bu ülkede yılın ilk yarısında 961 işçi iş cinayetlerine kurban giderken, yani ilk altı ayda 3 tane Soma faciasını bu ülkede yaşamışken, hala sermayenin üretim hırsını baskılamamak için gerekli tedbirleri almayanlara karşı Tuzla Meyda'nından sesleniyoruz. Elbette iktidarımızda refahı getireceğiz. İşsizliği bitireceğiz, elbette ki ülke kazanacak, patronlar daha çok kazanacak ama hem adil bölüceşeğiz hem de bu ülkeyi ucuz ölümler, kolay ölümler ülkesi olmaktan çıkaracağız.

"Bu ülkede ayrıcalıklı bir zümre dışında kimse güvenli değil"

Dünyanın pek çok ülkesinde iş cinayetleri tarihe karışırken, işçinin emeğinin, hayatının bu kadar değersiz olduğu bir ülkeyi kabul etmiyoruz. Bu ülkede ayrıcalıklı bir zümre dışında kimse güvenli değil, tersanedeki, madendeki, tezgahın başındaki işçi güvende değil, pazar yerinde katledilen çocuklar, para için çocuk öldüren yenidoğan çetesi, metan gazından ya da güneş altında Mehmetçiğin ölümüne sebebiyet veren iş bilmezlikler, ormanda yanan ağaçlar, canlar, ormanı kurtarayım derken hayatını kaybeden canlar var bu ülkede. Ne ormana, ne işçiye ne çocuğa iyi gelemeyen bu kara düzen şimdi de yine durduramadığı, kadın cinayetlerinden bir tanesini daha bugün yaşadık. TBMM'de bizim de grubumuza hizmet eden Saliha Akbaş katledildi. Şunu ifade etmek isterim ki kadın cinayetleri politiktir. İstanbul Sözleşmesinden çıkanlar, nafaka hakkına bile göz dikenler, kadının cumhuriyet ile kazandığı haklarına göz dikenler birinci dereceden sorumludur. Hesap soracağız!

"Sahte diplomalar düzenlemişler, sahte ehliyet belgeleri düzenlemişler"

Devlete ait hiçbir şey güvende değil. Yıllarca sınav sorularını FETÖ'cülere çaldıranlar, son LGS sınavına şaibe düşürenler, eldeki her şeyin çalındığı günlere geldik. Sahte diplomalar düzenlemişler, sahte ehliyet belgeleri düzenlemişler. Maalesef bu ülkede çalışan, sınavı kazanan 1 milyon öğretmen atanmazken, 300 atanmamış öğretmen intihar etmişken, bazı uyanıklara sınava bile girmeden diplomalar veren 250 bin liraya diploma satan bir sistem 2025 yılında Türkiye'de olmuştur. Maalesef aylar sonra haber olunca bakanlık tarafından doğrulanmıştır.

"Öbür tarafta sabah 6'da yaz, burada 9 aydır gizle"

İnsan çıldıracak gibi değil diyor. 7 Ocak'ta 23 ilde, 23 Mayıs'ta 12 ilde toplam 35 ilde 197 şüpheliden 150 adli kontrol ile serbest bırakıldı. 30 yaşında 9 aylık belediye başkanını, kasasında mühür çıkan belediye başkanını gözaltına alanlar, 9 aydır bu skandalı örtüyorlar. Öbür tarafta sabah 6'da yaz, burada 9 aydır gizle. AKP'nin pislik paçasından akmaktadır. Bunu nasıl gizliyorsun? Çünkü bunun içinde Osmanlı torunuyum diyen şarlatan burada. Bakan yardımcın burada. Övünerek yazdığı 6 belgeyi özgeçmişinden kaldırmış.

"Milleti aç bırakan da sensin, işsiz bırakan da sensin"

Nereye gitsen AKP var. Torbacıyı narkotik şube müdürü yapmış bu namussuzlar! Sarayda oturan biri diyor ki; 'Millet aç, ne diye diploma konuşuyorsunuz' diyor. Milleti aç bırakan da sensin, işsiz bırakan da sensin. İşin merkezindeki adam, 400 akademiyenin sahte sınav sonuçlarıyla doçent ya da profesör yapıldığını söylüyor.

Bunların tamamı bu rejimin başımıza musallat ettiği liyakatsiz, partizan adamlardır. Bu listelerin tamamını ortaya çıkarana kadar peşini bırakmayacağız. Bazen diyorlar ya CHP ne yapıyor. elimdeki önerge, TBMM Başkanlığına, üniversite mezunu işsiz genç sayısı milyonları bulurken, özellikle kamuda liyakatin yok edilmesi, sahte diploma ile istihadamı yaygınlaştırmaktadır. Üniversiteye sahte diplomalarının akademisyen olarak giriyor olması dolandırıcıların cesaretini arttırmaktadır. Hepsini saymış. Meclis'te komisyon kurulsun demiş. Hatay Milletvekilimiz Mehmet Güzelmansur. Bunu dün değil, 1 Aralık 2022 yılında söylemiş. 

Sonuç, AKP oyları ile reddedilmiş. Şimdi çıkmış 7 aydır biliyorduk, diyorsun. Marifet sanki.

"Murat Çalık'ın annesini ağlatarak, yine hapishaneye koydular"

Şu kadar kalabalık bulsa 'Büyük İstanbul Mitingi' yapar. Murat Çalık'ın annesini ağlatarak, yine hapishaneye koydular. Gözümüz kulağımız Adli Tıp'ın üzerinde. Çalık hükümlü değil. Ceza almamış, suçsuzluk esas, yargılama başlasa suçsuzluğu ispat olacak. Dikkatle takip ediyoruz.

"Trump'ın planı, ondur anlatıyor. Bir kere bir şey diyor mu?"

TÜGVA'yı stada doldurmuş, 'Özgür Özel benim Filistin hassasiyetimi sorgulayamaz' diyor. Sen de Trump hassasiyeti var. TÜGVA'lı çocuklar pankartı açmış; 'Mescidi Aksa bir gün gelecek, bir gün kalacak.'... Netanyahu Mescid-i Aksa'yı işgal etti. Açıklama yok. Tiktok'çu Hakan var. Amerika'ya tık yok, akşama TikTok. Kurtlar Vadisi müzikleri ile kendini Erdoğan sonrasına hazırlıyor. İsrail'in Gazze'yi işgal planını kınıyormuş. Trump'ın planı, ondur anlatıyor. Bir kere bir şey diyor mu? Biz durduğumuz yerdeyiz. Ecevit nasıl Yasser Arafat'ın yanındaysa, Deniz Gezmiş ve arkadaşları Filistin davasındaysa biz de oradayız. Açıkça söyleyelim bütün meseleler düşmüştür. Necmettin Erbakan'ın oğlu ile de Saadet Partisi ile de miting yaptık. O milli görüş gömleğini çıkarıp attı.

"Kanıtların elimizde olduğunu Türkiye'ye ilan ediyorum"

"Müsavat Başkan dün çok güzel açıklamalar yaptı. Bu meydandan Müsavat Başkan'a ve bütün muhalefet liderlerine sesleniyorum. Ayrı ayrı partileriz, ayrı şeyler düşünür, söyleriz. Ama bu rejimin değişmesi için güçlü Meclisin gelmesi için, milletin bu içindeki harap olmuş halden kurtulması için, yeniden demokrasi için, yeniden cumhuriyet fikri için hep beraberiz, omuz omuzayız, hep birlikte olacağız. 

19 Mart darbesinin üzerinden 140 gün geçti. Hala iddianame yazılmadı. Emin olun yazılamıyor. Her şeyi birbirine karıştırdılar. Önce yalancı şahitlerle, gizli tanıklarla dünya kadar iftira attılar, birini ispatlayamadılar. Sonra iftira mekanizmasına giriştiler, insanları evlatlarıyla, eşleriyle, aileleriyle ve yıllardır kazandıkları şirketleri, servetleriyle tehdit ettiler. Bunlara teslim olanlar oldu, 'İmzamı atayım, evladıma kavuşayım' diyenler oldu. Namusuyla direnmeye devam edenler oldu. İşin geldiği nokta şudur, kimse yargılanmaktan, sorgulanmaktan, suç işlediyse cezalandırılmaktan muaf değildir. Bir hırsız varsa partisi olmaz. Hırsız CHP'liyse de Allah belasını versin, AK Partiliyse de. Namuslu insanlara hiçbir kanıt yokken iftira attıranlar, kanıt bulamadıkları için iyice telaşa kapılıp bir yandan saçmalarken, bir yandan akıl almaz şeylere cüret etmeye başladılar. Şu anda buradan mesleklerini kötü yapan, kötüye kullanan bazı savcılarla, onların elçisi, aracısı bazı avukatların gidip kişilerle görüşüp, 'Beni savcı bey yolladı, avukatlığını yapacağım, şu ifadeyi vereceksin, şunları söyleyeceksin, şu kadar da para vereceksin' diyerek bir çetenin İBB davası borsası oluşturduğunu, bununla ilgili duyumlar değil, kanıtların elimizde olduğunu Türkiye'ye ilan ediyorum.

Bir avukatın adı M.Y.. Bir avukatın gezip şirketleri 'Sana da şu gelebilir, bu gelebilir, şöyle yaparsan seni kurtarırım' dediğini, bazı tutukluların aileleriyle temas kurduklarını, hatta bugün içeride olan bir tutuklunun geçmişte bunlarla görüştüğünü, bu avukatın dediği parayı bankadan çektiğini, dekont elde, bu avukatın yolladığı kişilere banka şubesinde teslim ettiğini, tarih belli, saat belli, dekont belli, kamera kayıtları orada. Bu kişilerin bu parayı alıp avukata götürdüklerini, avukatın bir savcının ismini açıkça söyleyerek, bu ifadeleri şu gün bu kişi gelip şu ifadeyi verecek dediğini, bu dediğinin gerçekten de o dediği gün olduğunu, bu ispatla diğerlerine bir şeyler yaptırdığını… Yetmez, bu kişileri telefonda kısa da olsa savcıyla görüştürdüğünü biliyorum. Elimde kanıtı var. Bunu yarın Hakimler Savcılar Kurulu’na veriyorum. Milyonlarca dolar… Hani ‘560 milyar dolar rüşvet var’ dediler de Ekrem Başkan'a bir kör kuruşu ispat edemediler ya milyonlarca dolarlık bir borsayı deşifre etmek hepimizin elinde. Samimi çağrımdır. HSK'ya yarın tarih, gün, saat, dekont vereceğiz. HSK‘ya avukatın 40 dakikalık telefon, WhatsApp görüşmesinin ses kaydının dökümünü vereceğim. O döküme göre işlem başlatır ve kanıta ulaşmak isterse ses kaydı, HSK murakıplarının elindedir, emrindedir.

"Ak Toroslar çetesi dağıtılırsa Türkiye'nin önü açık"

Bu işi ayrıca şu şekle dönüştürmüşler: Bir evde arama yaparken bir zarf, sarı bir zarf. İçinde 15 bin lira mı 15 bin dolar mı bir para, adamın parası. Dört ay sonra birisine, ‘Senden sırf şu ifadeyi istiyorum. O kişiye sarı zarfı ben verdim de. Rüşvet olarak verdim de. Şirketini kurtar.’ Yani eldeki eski ifadelerden yalancı şahitlerle yalandan ispat, delil üretmeye çalışan, FETÖ’cülerin önceden yaptığını şimdi bu aşamada yapmaya çalışan, eline yüzüne bulaştırmış, harama bulaşmışlara teslim olursak namerdiz. Şimdi bu avukatı baroya, Barolar Birliği’ne şikayet edeceğiz. Bu savcıyı, Hakimler Savcılar Kurulu’na şikayet edeceğiz. Eğer gerçekten bir soruşturma açılırsa bu savcılar, bu Ak Toroslar çetesi dağıtılırsa, doğru savcı herkesin güvendiği, namuslu savcılar buraya yollanırsa, doğru heyetler oluşursa, alnımız açık, canlı yayınlar açık, millet doğruları görecek. Türkiye’nin de o günden sonra önü açık.

"Yargıdan değil çeteden bıktık"

Buradan siyasi partilere sesleniyorum. Örneğin, AK Parti’de bu pisliğe sessiz kalmayacak namuslu insanlara sesleniyorum. Örneğin, bir önceki Adalet Bakanı Abdulhamit Gül. Yarın talep etsin, bilgileri, belgeleri verelim. Mevcut Adalet Bakanı bu çeteden rahatsız. Cesaret göstersin, hep beraber dağıtalım. Biz yargıdan değil, çeteden bıktık arkadaş, çeteden bıktık. Akla uygun mu? Bu savcıların başındaki başsavcının boğazda oturduğu evin restorasyon, tadilat maliyeti bugünkü parayla 56 milyon. 56 emekli öğretmen ikramiyesi. Nasıl oluyor bu? Öbür savcılar lojman dairesinde otursun, kirada otursun. Bu operasyona gelenler villada otursun. Sert kayaya çarptın oğlum, sert kayaya çarptın. Haydi açıklama yapın. 'Hiçbir savcımız, hiçbir tutuklunun oğluyla, eşiyle, telefon teması kurmamış, hiçbir savcımız bir avukat kanalıyla WhatsApp’ta yazışmamış, Sana pazartesi şunu getiriyorum, salı da bu ifade verecek ve nasıl ifade vereceğini söylüyorum yazışmaları olmamış. Hiçbir avukat ifade karşılığı para talep etmemiş, Bundan savcı beylerin haberi var dememiş. Gösterdiği işler olup da bunu savcıyla ispat etmemiş. Hiçbir savcımız bir avukatın telefonuyla, bir tutuklunun ailesiyle görüşmemiştir.' Yaz bakalım göreyim hadi. Yaz bakalım göreyim.

"CHP'nin Genel Başkanına bir adım geri attıramazsınız"

Buradan Devlet Bey’e sesleniyorum. Milliyetçi Hareket Partisi’nin böyle bir duruma sessiz kalmaması gerektiğini, bu pisliğin temizlenmesi gerektiğini, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu düzene itiraz edecek namuslu insanlarına sesleniyorum. Gelin, önce bu çeteyi dağıtın. İstediğiniz liyakatli savcılar gelsin, alnımız açık. Hesap vereceğiz. Hodri meydan. Eğer bu AK Toroslar çetesi yargılanmazsa, bu yaptıklarından hesap sorulmazsa, bu kadar masumun üzerine sırf Ekrem Başkan korkusuyla salınan bu çetenin yaptıkları yanına kar kalırsa, o zaman bu düzene susana da kurana da yazıklar olsun. Buradan açıkça çağırıyorum. Çete merkezli değil, adalet merkezli siyasete gel Erdoğan. Bu kötülüğe susarsak memleketi susturacaklar. Bir adım geri atarsak 100 yıl geri götürecekler. Bir santim eğilirsek bu millete diz çöktürecekler. Ant olsun ki diz çökmeyeceğiz, ant olsun ki teslim olmayacağız. Bu kerameti kendinden menkul, kağıttan kaplan saray siyasetçileri, Erdoğan’ın etrafındaki herkesi tehdit edenler, İstanbul’a gelip burada ülke siyasetinin akışını değiştireceğini sananlar…

Biz idam fermanı boynunda Anadolu’ya geçmiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. O yüzden ne Ekrem teslim olur, ne Özgür. Ne Ekrem korkar, ne Özgür korkar. Normalde iki emekli öğretmenin oğlu, parasız yatılıda okumuş, parasız yatılı bursuyla büyümüş o çocuk korkar. Ama bu meydanı dolduranların, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Özgür’e bir adım geri attıramazsınız. 86 yıl aldığı maaşı verse alamayacağı yatı alıcı gözle gezenlerin, 56 milyonluk villalarda, yalılarda lojman diye oturanların, zengin sevenlerin, televizyon patronunun kankalarının anlamayacağı şey şudur. 10 yaşından beri tanıdığı yatılı okul arkadaşlarıyla tatil yapan, bayram yapan, gittiği her tatilin faturasını arkadaşlarıyla birlikte kendi ödeyen, bir vapura binse parasını veren Özgür Özel’i de Ekrem İmamoğlu’nu da bu partinin temiz evlatlarını da teslim alamayacaksınız. Şimdi bu çeteleri dağıtmaya, direnişi yükseltmeye, meydanları doldurmaya ve mücadeleye hazır mıyız? Birlikte Ekrem Başkan’ı Cumhurbaşkanı yapacak mıyız? Bu partiyi iktidar yapacak mıyız? Türkiye’de bir kez daha hukuk devletini, demokrasiyi kuracak mıyız?"