Motorcular, Kurye Trafiği ve Bizim Can Güvenliğimiz

Son yıllarda trafiğe çıktığınızda, direksiyon başında ya da kaldırımda yürürken fark etmişsinizdir: Motosikletliler, özellikle de kuryeler, adeta hayatımızın içinden geçiyor. Hem mecazi hem de gerçek anlamda…

Evet, biliyorum; “ekmek parası peşindeler” diyeceksiniz. Haklısınız da. Onlar için her dakika önemli, teslimatın gecikmesi demek müşteri şikâyeti, belki de iş kaybı. Ama biz de bu şehirde nefes almaya, sağ salim evimize varmaya çalışan insanlarız. Kaldı ki, hızla yaklaşan bir motosikletin ani manevrasıyla karşılaştığınızda, hayatınızın akışı bir anda değişebilir.

Bakın, mevzuat da gayet net söylüyor:

İki aracın arasından geçme hakkınız yok.

En sağdan gitme hakkınız yok.

Emniyet şeridini kullanma hakkınız yok.

Kaldırımdan gitme hakkınız yok.

Kırmızıda geçme hakkınız yok.

Yaya şeridinden yaya gibi geçme hakkınız yok.

Bunlar sadece birer kural değil, can güvenliğinin teminatı. Fakat her gün, kırmızı ışıkta yayaların arasından hızla geçen, kaldırımda bisikletli gibi süzülen, araçların arasına sıkışıp “trafik hızlandırma” numarası yapan motorculara rastlıyoruz.

İşin en tehlikeli yanı, bu durumun neredeyse “normalleşmiş” olması. Şoförler artık dikiz aynasına bakarken sadece otomobil değil, bir anda beliriveren bir motosiklet bekliyor. Yayalar ise karşıdan karşıya geçerken sadece araçlara değil, kaldırımdan gelme ihtimali olan motorlara da dikkat kesiliyor.

Bu yüzden çağrım hem yasa koyuculara hem denetim yapanlara: Trafik sadece dört tekerlekten ibaret değil. İki tekerlekli araçlar da bu sistemin bir parçası ve kurallar herkes için geçerli. Gerekli düzenlemeler ve denetimler artırılmalı ki hem ekmek peşindeki kurye güvenle çalışsın hem de bizler sağ salim yolumuza devam edelim.

Tamam mı güzel kardeşlerim?

Kurallara uymak, hem sizin hem bizim hayatımızı kurtarır.