Ekonominin üç yıllık yol haritası olarak nitelenen Orta Vadeli Program’da (OVP) kamu maliyesine ve bütçe disiplinine yönelik vurgular öne çıksa da, 2026 yılı hedeflerinin kamuda tasarrufa yönelik net verileri içermediği gözleniyor. Programda 2026 yılı merkezi yönetim bütçesinde hem giderler hem de bütçe harcamalarda 2025’e göre yüzde 30 oranında artış hedeflendi.
2026-2028 dönemine ilişkin ekonominin yol haritası olarak nitelendirilen OVP’de kamuda tasarrufun izleri görülmedi. OVP’deki temel bütçe büyüklüğü verilerine göre bütçe giderleri 2025 yılına göre yüzde 29.7 oranında artması öngörülürken, gelir kalemlerindeki artış beklentisi yüzde 28.6’da kaldı. Başka bir ifade ile uygulanan ekonomik programın temelini oluşturan ‘tasarruf’ için, 2026 yılı bütçesinde çok önemli adımların olmadığı gözlendi.
OVP’ye göre 2025 yılında, bütçede 14 trilyon 585 milyar lira olarak öngörülen giderlerin 88 milyar lira üzerinde bir harcama yapılacak ve gider kalemi 14 trilyon 673 milyar liraya yükselecek. Ekonomim'den Hüseyin Gökçe'nin haberine göre, 2026 yılında ise giderlerin yüzde 29.8 artarak 18 trilyon 928 milyar liraya çıkması öngörülüyor.
“Kamu geliri açısından Avrupa’nın dibindeyiz”
Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında kamu harcaması milli gelirine göre en düşük ülke olduğunun altını çizen siyasal iktisatçı İnan Mutlu, klasik IMF mantığıyla hazırlanmış programda, kamu hizmet harcamalarında önemli artış öngörülmediğini söyledi.
Türkiye’nin harcamasının düşük olmasının temel sebebinin kamu gelirlerinin diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha düşük olması olduğunu bildiren Mutlu, “AB ülkelerinde ortalama kamu harcamalarının milli gelire oranı yüzde 49,2. Türkiye’de bu oran yüzde 35,7. Yeni açıklanan OVP dönemi boyunca da harcamalar yüzde 35-36 seviyesinde kalacak” dedi.
Faiz yükü hafiflemeyecek
Gelir artışının sağlanacağı kalemlerin net olmadığını dile getiren İnan Mutlu, dolaylı vergilerdeki artışların derinleşen gelir adaletsizliğini daha da bozabileceğini bildirdi. Kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin de önümüzdeki 3 yıl daha kağıt üzerinde kalacağını öngören Mutlu, ciddi yapısal önlemlerin öngörülmediğini, bunun yerine uzun süredir gündemde olmayan özelleştirmelerin yeniden hayata geçeceğini aktardı.
Faiz indirimlerine rağmen faiz harcamalarının milli gelire oranının yüzde 3.5’te kalacağını ve faiz yükünün hafiflemeyeceğine dikkat çeken Mutlu, “Klasik IMF mantığı ile hazırlanmış bir program diyebiliriz. Sosyal harcamalar, eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlerine yönelik harcamalarda ciddi artışlar olmayacak. Kamu maliyesi açısından işler önümüzdeki 3 yıl boyunca ‘aynı tas, aynı hamam’ devam edecek gibi görünüyor” dedi.
“Yapısal tedbirlerin alınması gerekiyor”
Yeminli Mavi Müşavir ve Bağımsız Denetçi Nazmi Karyağdı, 2025 yılı gelir hedeflerinin tutturulabileceğini ancak gelir idaresi ve denetimde yapısal tedbirler alınması gerektiğini bildirdi. OVP hedeflerinin çoğu zaman birbirinin tekrarı gibi algılandığını kaydeden Karyağdı, hedef tekrarlarını, hedefin korunduğu ve ulaşılması için çaba gösterildiği şeklinde değerlendirdi. 2025 yılı vergi gelir hedefinin 405 milyar lira altında kalınarak 10.7 trilyon liralık gelir beklendiğini dile getiren Karyağdı, bu değişikliğe rağmen vergi artışlarıyla birlikte bu hedefe ulaşılabileceğini vurguladı. OVP’de yer alan “Vergi istatistikleri ve bu alandaki raporların daha kapsamlı bir şekilde yayımlanması sağlanacaktır” ifadesine de dikkat çeken Karyağdı, geçen yılki OVP’de de bulunan bu politikanın hayata geçirilmesinin, vergi politikası ve uygulaması alanında yapılan çalışmalara oldukça önemli katkılar sağlayacağı gibi şeffaflık, politika ve performans karşılaştırması yoluyla vergi toplamada etkinliğin artmasına destek olacağını anlattı.