Son hafta iki kısa seyahat gerçekleştirdim.
Haftabaşı uçakla Diyarbakır’a gittim; haftasonu da araba ile İstanbul’a...
Tüm mantık kurallarının aksine işleyen seyahat maceramı sizlerle paylaşmak istedim.
✱✱✱
Mümkün olan her yere araba ile seyahat etmeyi tercih edenlerdenim.
Uçaktan hiç korkmuyorum ama arabanın esnekliğini seviyorum.
Süreci yönetmek, durup kalkmak, manzara...
Yalnız olmak ve bu esnada düşünebilmek benim için önemli...
Yol esnasında tecrübe etmediğim yerler görürsem direksiyonu çevirebilirim.
Ya da not eder, sonraki seyahatte uğrayabilirim.
✱✱✱
Malumunuz teknolojinin vaadi, hayatı insan için kolaylaştırmaktır.
Ben de acelem olduğundan bu defa uçağa yöneldim.
“Aşılsızlar önce PCR testi olacak.” demişler, yaptırdım.
İki gün önce yapılmış PCR sonucumla biletimi almak için mobil uygulamayı açtım.
İlk tuhaflık uçuş fiyatlarında karşıma çıktı.
Aynı gün iki direk uçuş var; biri sabah diğeri akşam.
Mesafe aynı, menzil aynı, uçak ve firma aynı ama geceki fiyatlar gündüzün iki katı.
Biri 400 küsur lira, diğeri 900 küsur lira...
“Hayırdır" dedim kendi kendime; anlaşılan uçakta gece matinesi var...
✱✱✱
Gündüz bileti aldım ve uçuş günü vaktinde alana gittim.
HES kodu göster, bilgisayarları çantadan çıkar, tekrar sok, dedektörden geç...
“Öttün bir daha geç”, “Olmadı kollarını kaldır, gıdıklayım” derken işlemler bitti uçağa gittim. Seremoniye baksan, matah bi’şey var sanırsın.
Ama ne göreyim; sıkışık nizamlı uçaklardan...
Buyur bur’dan yak..
Koridorda birbirine sürtmeden geçmek mümkün değil.
Öyle sıkışık ki uçağı kaldıracak enerji için yakıta ihtiyaç yok, sürtünme enerjisi fazlaca mevcut... Tacizsiz yerine oturabilmenin imkan yok...
Bu kadarla kalsa iyi; koltukta yeni gelin gibi otursam da dizim ön koltuğa çarpıyor.
Oysa ben 165 cm boyundayım, bazılarına göre tıknaz bile sayılabilirim.
Sosyal mesafe amaçlı bir koltuk boş bırakma kuralı da kalkmış.
Ohh yapış yapışız, şenliğe gel..
✱✱✱
Darlandım.
Maske sıktı..
Çay, kahve gelsin de hava alayım derken sadece su dağıtıldı.
Yoğun sürtünmeden Ramazan ayına mı ışınlandım diye düşünmeye başlamıştım.
Meğer yemek, içmek de paralıymış.
Bendeniz dikkatsiz fani, yemek butonunu tıklamalıymışım bilet alırken.
Ama istersem kredi kartım marifeti ile uçakta da satın alabilirmişim iki sokum ekmeği, çay ya da kahveyi...
✱✱✱
Pandemi olmasa bile bu koşulları tercih etmezdim.
Ama işte aksi gibi pandemide tecrübe etmek zorunda kaldım.
Şehir içinde arabasız olduğum için taksiye bindim.
Üstelik dönüşte anca akşam uçağına yer bulduğum için, aynı eziyete iki kat para ödemiş oldum. Yetmez gibi uçak da bir saat rötarlı kalktı.
Diyarbakır soğuktu, beklerken üşüdüm.
Ankaraya iniş 1 saat geç olunca gece ayazına kaldım.
"Valizleri al, arabaya git.” derken şifayı kaptım.
Yani bir şeyler kolaylaşması gerekirken daha da zorlaştı...
✱✱✱
İstanbul’a ise arabayla gittim.
Kafama göre bir saatte yolla çıktım.
Bir depodan az benzinle Ankara’dan Avrupa yakasına ulaştım.
İki gün her yeri arabamla gezdim.
En fazla 4 kişi aldığı için rahattık, kimse boğulacak kadar birbirine yanaşmadı. Kendim şoför koltuğunda olduğumdan daha korunaklıydım.
Zaman zaman camları da açtım, müzik de dinledim.
Gidişim, dönüşüm ve gezmelerim iki depoyu bulmadı.
Valiz peşinde koşmadım.
Arabada atıştırmalık da vardı, kahve de içebildim.
Koltuk seçmek ya da valiz ağırlığı için fazladan para da ödemedim.
Kimseyle gereksiz sürtünmedim!
✱✱✱
Ne oldu şimdi?
Sözde PCR testli, koşullu kaideli uçağa binip ele güne sürtündüm de ben salgından mı korundum? Bilete, koltuğa, bagaja ayrı paralar ödeyip ekonomik yönden avantajlı bir seyahat mi yaptım, hava ulaşımını seçerek?
Yoksa herşey “mış gibi” yapıldığından, yasal yollarla dolandırıldım mı?
Uçuş saatlerine göre fiyat politikası uygulayan havayolu şirketleri “Vakit nakittir.” sözünü yanlışanlamışlar belli ki.
Öyleyse aynı destinasyon ve hizmete, sabahtan akşama matine farkı uygulayan şirketleri tüketici mahkemesine şikayet etmeli...
Aynı boyut ve ergonomideki koltuk, cam kenarında ise pahalıdır, ortada ise ucuzdur algısıyla eşdeğer koltuklardan haksız kazanç elde etmelerinin hesabı sorulmalı...
Halkın aklı ve cüzdanıyla dalga geçme alışkanlıkları güzellikle olmuyorsa yasal yolla bıraktırılmalı... Vesselam...