Ümmetimizin bazı mensuplarına gıpta ediyorum; bayılıyorum bu dümdüz akıllara...
Yıl 2022 olmuş; uçan sarayımız var ama 3 gün şehirler elektriksiz kalıyor.
Halk mumda, gaz lambasında aydınlanıyor; kombisi yok donuyor.
“Alnı secde görmeyeni, böyle camiye muhtaç eder.” diyor; milletin cep telefonunu camide şarj etmek zorunda kalmasına “Falancanın hadisi” üstünden cevap veriyor...
Kız siz dekoder misiniz; Yaradan’ın sözlerini yorumlayacak kainata nasıl kani oldunuz? Kafa o kadar güzel ki; evlere şenlik...
✱✱✱
İyi dinle şimdi; basit basit ilerliyorum...
Kainatı yaratmış, galaksileri yaratmış, yıldızları yaratmış.
Gezegenleri ve uydularını yaratmış, bi’ de Dünya’yı yaratmış.
Okyanusları, denizleri, tatlı suları yaratmış; dağları, ovaları, yükseltileri, kanyonları ve nicelerini yaratmış da yaratmış.
Bir tek cins değil, çeşit çeşit ağaç; bitki ve çiçek yaratmış.
Su canlılarını, kara canlılarını ve hava canlılarını; yani hayvanlar alemini yaratmış.
Hatta öyle ki dinazor ve mamutlar gibilerini önce yaratıp sonra kaybetmiş.
İnsanları yaratmış, iki cins...
Görebildiklerimizi yarattığı gibi göremediklerimizi de yaratmış.
Melekler, cinler, rahmani ve şeytani varlıkları da yaratmış.
Yarattıklarının bazısına çeşitli ölçekte akıl vermiş; hayvanda az insanda çok derler, örneğin... Gerçi bunu tartışabiliriz de..!
✱✱✱
İnsana gelişebilsin diye keşfetme becerileri eklemiş.
Zira yarattıklarının içine sırlar koymuş; fizik örneğin, matematik...
Oranlar, ölçüler, periyodik tekrarlar...
Bunlarla beraber bir de hala keşfedilen boyutlar, dalga boyları, frekanslar, alt-üst evrenler, zaman kırılmaları, ışık hızı, ses hızı gibi envai çeşit kavramlar var.
Bütün bilip öğrendiklerimiz, keşfedip geliştirdiklerimiz, aslında Yaradan’ın ezelden oraya koyduğu ama insanoğlunun ancak ve sırayla bulduğu şeyler.
Sonra oradan bir aklı evvel çıkıyor; iyi ihtimalle 30-40 yıl okuduklarıyla “Allah(C.C)’ın kastettiği şey budur” diyor; adını da “hadis” koyuyor.
Be mübarek, hangi kulun dimağı yetti O’nun kastettiğini anlamaya; ki senin aklın yetsin?
✱✱✱
Bilirsiniz; bu hadis anlatanlar NEDEN anlatırlar.
Yani, “Şu konunun nedeni şudur, ispatı da şu hadistir” derler.
İşte; ne zaman böyle gerine gerine “hadis" deyip ahkam keseni görsem, “Sen NASIL’ı çözdün mü ki NEDEN’i açıklıyorsun?” diye sorasım gelir.
Misal soralım bi’?
Yaradan bir ağacı nasıl yaratmış; sonra onları nasıl çeşitlendirmiş?
Sonra bunları insana ayrı, hayvana ayrı, toprağa ayrı fayda sağlayacak şekilde nasıl donatmış? Bırak dünyayı, kainatta herşey birbiriyle ilişkili; bunları nasıl birbirine bağlamış?
Şimdi sen tek tek tüm bunların yaradılışlarını, yaradılış sebeplerini, birbirleriyle ilişkilerini çözdün bitirdin; NASIL’ların cevabını öğrendin de NEDEN’leri mi açıklıyorsun?
Geçtim bütün bir ağacı, sadece bir yaprağın oluşumu, şekillenişine bile hayret ediyor insan...
O kadar kaotik bir sistem toplana toplana bütünü yani TEK’i oluşturuyor.
O tek ise canlı, muhteşem bir şaheser oluyor...
Sen sadece bir ağacın nasılını anlat bana...!
✱✱✱
Hakikaten...
Bak “hakikaten”, tek bir mucizesine şahit olsalar; hayretten, huşudan 3 gün dilleri tutulur konuşamazlar...
Güzel Allah’ın soyut, somut tüm var ve yok olanlarını hesap etsen, bunların içinde “matematik” bile bir küçük mesele sayılır.
Düşün ki; binlerce bilim insanı çalış çalış, araştır araştır bitiremediler...
Her gün yeni bir teori, yeni bir ispat...
Herşey gibi matematik de Allah’ın; ki daha o bitmedi...
Sen çıkıp binlerce düzlemi olan Kur’an-ı Kerim’i “Anladım” diyor; “Al bu da hadis.” diyorsun... Matematik biliyor musun ki Kur’an dan bahsediyorsun?