Ülkemizde misafiri iyi ağırlamak adettendir; iyi gezdirmek, iyi yedirmek gerekir.
Geçenlerde İstanbul Büyükşehir Başkanı’nı İngiltere Büyükelçisi ziyarete geldi.
Ankara’dan gelen Büyükelçi, İngiltere’nin ülkemizde yetkilendirdiği en üst makamdaki temsilcisi...
Zaten tabir-i caizse misafirin sırtını pek, karnını tok tutmak da bizim için önemli bir gelenektir.
Haliyle ağır misafire de makamına uygun ağırlama yapılması şarttır.
İşte bu özenle, konuk Dominick Chilcott ve eşiyle hoş bir yemek programı yapılmış.
Susuz Ankara’dan her yanı deniz olan İstanbul’a gelince, balıkçıya gidilmese ayıp olurdu.
Ancak hava muhalefetinin de etkisi ile alelade bir yemek, adeta bir magazin haberine dönüştü.
✱✱✱
Siyaseten laf sokmalar makul görülür ama Ekrem İmamoğlu düpedüz linç edildi.
Yetmedi, “kafa bulmaya gitmek”le suçlandı.
Başkanın yediği iki lokma da boğazına düğümlenmiştir muhakkak..
Peki asıl olan kime oldu?
Kim kötü etkilendi bu durumdan?
✱✱✱
Öncelikle balıkçılar...
Bundan böyle su olmaz, gazoz olmaz, meşrubat olmaz.
Ülkenin en üst rütbelisi balıkçıya gitmeyi aşağılayınca, hepsi tek cümle ile “kafa bulma mekanı” oldular.
İkinci sırada balıkçı müdavimleri ve balık yemeyi sevenler...
Fosfor mesela...
Omega-3 yağ asitleriymiş, B grubu vitaminlermiş, iyotmuş, selenyummuş; hepsi bahane... Balıkçıya gidenlerin sağlıklı beslenmek, haftada bir balık yemek gibi bir derdi yok.
Onlar yoldan gönüllü çıkmış, kafayı bulacaklar.
Hele yan masalardaki aileler?
Mekanın işlevi tanımlandığından Ekrem Bey’in kaderini paylaşacaklar.
Üçüncü sırada da zavallı balıklar...
Artık önemli bir misyonları var; bir bütün levrek, bir porsiyon hamsi kafayı buldurtamazsa rezil olurlar.
✱✱✱
Ekrem İmamoğlu yemeğe gittiğinde karşısında oturan Dominick Chilcott ve eşi, onların danışmanları ne yapıyorlardı?
Topluca mı kafa buluyorlardı?
Yoksa Başkan keyiflenirken Büyükelçi etrafına mı bakıyordu?
Peki ya tüm bunlara şahit olan, gören, okuyan halk?
Bir cümlenin, muhattabının yanında, daha kaç kişiyi itibarsızlaştırdığına şahit olmadık mı? Büyükelçi, "Ekrem Bey’le birlikteydik, aynı şeyleri yiyip içtik.” dese ne olacak?
Kendi belediye başkanımıza saygılı olamadığımızı gösterdik, duyurduk, öğrettik.
Biter mi; mikrofonla dünyaya da ilan ettik.
Bari İngiltere’yi de küçük düşürmemeye özenseydik?
✱✱✱
Şimdi olan kime oldu sahiden...
Hakikaten İmamoğlu mu, itibarı lekelenen..?
Kafa bulma mekanı...
Bunlar da ilginizi çekebilir