Fesuphanallah

“Ankara bir düşler kentidir” der ve ekler Ali Cengizkan:

“Kentin kendisi insanları düşler dünyasına taşıdığından değil: İnsan Ankara'da düş kurmadan yaşayamaz da ondan.”

Bürokrasinin ve siyasetin  nabzının attığı Ankara’da bugünlerde toplumsal bir düş kuruyoruz.

Karanlıktan çıkışa, aydınlığa varışa, çeyrek kaladayız.

Eşitlik, hak, adalet, hukuk ilkeleriyle geçecek barışın kazanacağı bir seçimin düşü gibi.

Ve fakat arda arda gelen siyasi cinayetler, meclisin yasal partisine hazine payı blokesi, parti kapama girişimleri gösteriyor ki, sevginin sıcaklığı, vicdanın titreyişi hissedilmeden girilecek bir seçim satındayız.

Zaten; hukuk ve siyaset ilişkisindeki galizlikte bunalmış, başkalarının adına çalışarak enflasyon altında ezilenlerin emekleriyle başkalarının yaşaması, tahammülü tırpan yapmış, sabrı biçtiriyorken, bu süreçte toplumsal huzurun korunması da zorlaşacak.

Adaleti ve gerçeği bulmakta aciz değil, kendi çabalarımızla cevval olmak zorunda olduğumuz, koşulları ile uzlaşmamızın mümkün olmayacağı bir seçim satında, gemiyle çıkanların karşısında yelkenliyle duracağız.

Bu durumda bize, bu yelkenliyi sonuna kadar götürecek bir rüzgar lazım. Ayrışmadan, bireysel ve toplumsal topyekün kenetlenmeyle, muhalif kanatların yanında durup, estirecekleri güçlü rüzgar olmak zorundayız.

Zira birlik, mücadelenin bir ifadesidir ve egemenlerin korkulu rüyasıdır.

Unutmayın; gerçek gerçekleştirmekten doğar. 

Her insanın bir ideali ve bu ideali için hayalleri vardır. Ve gerçek, gerçekleştirmekten doğar. 

Hayallerimiz de büyütüp “Aydınlık ve özgür” yarınları gerçekleştirmeye çok yakın durduğumuz başlayan seçim satında; doğru yerde ve dik duruşla, egemenlere karşı, muhalefetle birlikte yürüyeceğimiz bu yolun sonunun, mavi güneşlerin şavkının vurduğu yerlere varması kaçınılmaz olur.

Arkası gelmez dertlerimizden, biri biterken öbürünün başlamasından bıktık illallah.

Böyle gelmiş, böyle gidecek, korkarım vallah.  Âlemin keyfi yerinde yine maşallah, bize de bir gün kader güler, güler inşallah, böyle gelmiş, böyle gidecek, korkarım vallah, yok mu çaresi DEMEYECEĞİZ…

Kader deyip geçmeyecek, böyle gelmiş böyle gitmeyecek, korkmayacak, temeli; bürokrasinin ve siyasetin nabzının attığı düşler kenti Ankara’da atılmış aydınlığa tutunup, muhalif tüm kesimlerle birlik içinde toplumsal düşümüzü büyütecek, hayali gerçekleştireceğiz.

Böyle gelmiş böyle giden günlerin sanmayın ki yok bir çaresi. Çare bizde, çare güçlü bir halk iradesi.

Her ne kadar; hukuk ve siyaset galizlikte buluşmuş olsa da, kaos ortamı yaratılmaya çalışılsa da, karartmayın sol göğüs altınızı, zaten amaçları bu.

Bu zifir karanlıktan çıkmanın var bir çaresi. Çare bizde, çare güçlü bir halk iradesi.

Birlik olmuş haklı bir halkın önünde kimse duramaz. Gelmez dedik, bizim de sonumuz geldi Fesüphanallah diyecekleri gün yakındır.

Yeter ki, özgürlüğün düşünü, düşler kenti Ankara’da birlikte kuralım.

Yaklaştık, bir birlik olalım görün, elimizi uzatsak aydınlığı tutacağız.