Dünya süratle bir değişim ve dönüşüm süreci yaşıyor. Bu süreç akıl almaz bir hızla geçiyor. Dünyayı değiştiren en önemli buluş hiç kuşkusuz internet oldu. İnternet sayesinde özellikle son 10 yılda (2000’li yılların başlarından bu yana) dünya dijital olarak dönüşmeye ve evrilmeye başladı. Bilginin fiziki bir ortamda tutulması yerine ikili sayı sistemi kullanılarak işlenmesiyle dijitate geçiş süreci başlamış oldu. Dijitalleşme, mevcut iş modellerini, tüketim kalıplarını, sosyo ekonomik yapıları, yasal ve politik önlemleri, örgütsel kalıpları dönüştürme ve değiştirme fırsatlarıyla sonuçlanan bir süreci mümkün kıldı. Pandemiyle birlikte son bir yıldır dijitalleşme süreci maksimum hıza ulaştı ve ‘gelecek erken geldi’. Dünya ulusları bu sürece yetişmek ve adapte olmak için tüm imkanlarını seferber etmek zorunda kaldılar. Kalkınma, Dijital Dönüşüm Bakanlıkları kuruldu. Dünya ülkeleri dijital dönüşümde öne geçmek için kıyasıya bir yarış içindeler. Hiçbir ülke başka bir ülkenin öngörüsünü yaşamak istemiyor. Artık çağımızın yükselen değerleri Ar-Ge, inovasyon, teknokent, teknoloji transfer ofisleri, silikon vadileri, değişim ve dönüşüm oldu. Özetle, dünya ülkelerinin gündemine dijital dönüşüm, dijital kalkınma birinci sıradan girdi. Türkiye ise maalesef bu konuda yerinde sayıyor. Beklenilen atakları yapamadı. Elindeki kaynakları hovardaca harcadı. Bütçe betona harcandı. Çok yakın bir gelecekte bu dijital fırtınanın tsunamiye dönüşüp bizi vuracağını hala fark edemedik. Bu süreçte, onbinlerce, yüzbinlerce kişi işsiz kalacak. Hatta pandemi süreci işsiz sayımızı patlattı. Çok sıkıntılı bir döneme girdik. Uzlaşarak, el ele vererek, dayanışarak, yokluğu ve varlığı paylaşarak bu zor günleri göğüsleyebiliriz. Elimizdeki bütün imkanları bilişim ve iletişim teknolojileri yani dijitalleşme için başka bir ifadeyle bilgi toplumu olmak için kullanmalıyız. Eğitim sistemimizi, ekonomimizi, sanayimizi, KOBİ’lerimizi elimizdeki tüm varlıklarımızı çağımızın gereklerine göre dönüştüremezsek 3. Dünya ülkesi oluruz. Unutmayalım; Gelecek Geldi…