Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uluslararası piyasalardan doğal gaz almak bakkaldan gazoz almaya benzemez. Tedarik noktasında tek bir ülkeye, kaynağa ve tek bir hatta bağlı olmak ciddi riskler barındırmaktadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde 11. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı'na katıldı. Erdoğan'ın etkinlikte yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:
"Enerjinin münhasıran, enerji arz güvenliğinin insanlığın en stratejik meselelerinden birisi haline geldiği bir çağda yaşıyoruz. Artan nüfus ve büyüyen ekonomiye paralel bir şekilde dünyanın enerji ihtiyacı da yıldan yıla artıyor. Dahası gelişmekte olan ülkeler, belli bir kalkınma seviyesine hızla ulaşmak amacıyla dünya ortalamasının da üzerinde büyüme için gayret gösteriyor. Enerji arzı, talebi ve arz güvenliği noktasında insanlık olarak bizleri sınamalarla dolu bir gelecek bekliyor.
Enerji talebinin yükselmesi sadece nüfus artışına ve büyümeye değil, aynı zamanda refah artışına da işaret etmektedir. Refah artışına paralel olarak enerjinin, özellikle elektriğin kullanım alanı yaygınlaşmaktadır. Konforla eşdeğer görülen elektrikli ürünler artık hayatımızın vazgeçilmez unsuru haline gelmiştir ve kullanım alanı giderek genişlemektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de elektrikli ve hibrit araçların sayısı asimetrik bir şekilde yükseliyor. Örneğin bu yılın Ocak-Eylül döneminde 134 bin civarında elektrikli otomobil satıldı. Elektriksiz bir hayat sadece şehirlerde değil, en ücra köyde, kasabada bile artık mümkün değil.
Geçen ay Orta Vadeli Programı kamuoyuyla paylaştık. Programla önümüzdeki üç yıl için iddialı hedefler belirledik. 2028 yılında ekonomimizi 1,9 trilyon dolarlık büyüklüğe, kişi başına düşen milli gelirimizi ise 21 bin dolar seviyesine çıkarmayı öngörüyoruz. İhracatımızı 300 milyar dolara, turizm gelirlerimizi 70 milyar doların üzerine taşımayı hedefliyoruz. Nüfusumuzun ise 2030’da 88 milyonu aşmasını, 2050 yılında 94 milyonu bulmasını bekliyoruz.
"Karadeniz gazı ve Gabar’daki petrol keşiflerimizde ciddi bir atılım yapsak da hala kat etmemiz gereken mesafe var"
Doğal gaz kullanımında da benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. 2002’de ülkemizde doğal gaz altyapısının olduğu şehirlerimizin sayısı yalnızca 5’ti. Bugün 81 ilimizin tamamına doğal gazı ulaştırdık. 23 yıl önce nüfusumuzun yüzde 33’ü doğal gaza erişebiliyorken bugün bu oranı yüzde 85 seviyesine çıkardık ve bu sayı giderek artmaktadır.
Biz, çevremizdeki ülkeler gibi kendine yeter miktarda petrolü ve doğal gazı olan bir ülke değiliz. Hem gündelik hayatta hem de sanayide kullandığımız fosil yakıtların kahir ekseriyetini yurt dışından temin etmek zorundayız. 2002 yılında 17,4 milyar metreküp olan doğal gaz tüketimimiz, 2024 yılında 53,2 milyar metreküpe çıktı. 2025 yılı için tahminimiz 59,5 milyar metreküp. Sadece bu yılın ilk 8 ayında enerji ithalatı için 26 milyar dolar ödedik. Bu faturayı düşürebilmek için yoğun çaba içindeyiz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük doğal gaz keşfini toplam 785 milyar metreküple 5 yıl önce Karadeniz’de gerçekleştirdik. Sakarya gaz sahasından çıkartılan doğal gazı 3 yıldan daha kısa bir sürede Filyos Kara İşleme Tesisi’ne taşıyarak milletin hizmetine verdik. Halihazırda 4 milyon hanenin ihtiyacını buradan karşılıyoruz. 2026 yılında bu rakam 8 milyon haneye, 2028 yılında ise 16 milyon haneye çıkacak. Petrolde ise günlük tüketimimiz 1 milyon varil civarında. Bunun 160 bin varilini kendi kaynaklarımızdan temin ediyoruz. Her ne kadar Karadeniz gazı ve Gabar’daki petrol keşiflerimizde ciddi bir atılım yapsak da önümüzdeki görünen tabloda hala kat etmemiz gereken mesafe var. Bu mesafeyi bir an evvel kapatmak için filomuzu genişlettik, sismik arama ve sondaj faaliyetlerine hız verdik.
"Tedarik noktasında tek bir ülkeye, kaynağa ve tek bir hatta bağlı olmak ciddi riskler barındırmakta"
Bir taraftan kendi kaynaklarımızı ortaya çıkarırken, diğer taraftan da artan talebe bağlı olarak enerji arz güvenliğimizi garanti etmeye çalışıyoruz. Uluslararası piyasalardan doğal gaz almak bakkaldan gazoz almaya benzemez. Tedarik noktasında tek bir ülkeye, kaynağa ve tek bir hatta bağlı olmak ciddi riskler barındırmaktadır. Rusya-Ukrayna savaşının ilk aylarında Avrupalı dostlarımız bunun sıkıntısını bizzat çekmişlerdir. Biz, TürkAkım’ın da katkısıyla bu dönemi en rahat atlatan ülkelerden biriydik. Ne sanayide ne konutlarda doğal gaz konusunda bir sorun yaşanmadı. Bunda elbette son 23 yılda ülkemize ucuz, kaliteli ve kesintisiz enerji sağlamak için hayata geçirdiğimiz politikaların önemli etkisi bulunuyor. Bu süreçte özellikle dışa bağımlı olduğumuz enerji kalemlerinde tedarikçilerimizi çeşitlendirdik. 2023 yılında doğal gaz tedarik ettiğimiz ülke sayısı sadece 5’ti, bugün BOTAŞ 34 ülkeyle doğal gaz ithalat ve ihracatı gerçekleştiriyor. Türkmen gazında ilk akışı mart ayında başlattık. 1 Mart tarihinden bu yana teslim alınan doğal gaz miktarı 465 milyon metreküpe ulaştı.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde ilk elektriği çok kısa bir süre içinde vereceğiz. Akkuyu haricinde başka nükleer santral projelerimiz de var. Bunlarla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Hem Çin seyahatimizde hem de son Amerika seyahatimizde bu konuyu muhataplarımızla ele aldık. Amerika’yla imzaladığımız Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı, barışçıl nükleer enerjide işbirliğini esas alan bir anlaşmadır. Bu anlaşmayla ileri reaktör teknolojileri ve küçük modüler reaktörler gibi yeni nesil teknolojilerin geliştirilmesi öngörülüyor.
"Uzaktan kumandayla ancak bu kadar siyaset yapılır"
Hiçbir alanı ihmal etmeden uzun vadeli bir anlayışla gelecek 20-30 yılda enerji arz güvenliğimizi tahkim etmeye çalışıyoruz. Bunlar normalde alkışlanması gereken hamlelerdir. Türkiye’nin iyiliğini düşünen hiç kimse bunlardan rahatsız olmaz fakat biz bu politikalarımızdan dolayı ülkemizin ana muhalefet partisinin haksız eleştirilerine maruz kalıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zat, güya balıkları bahane ederek nükleer santral projelerimizi eleştiriyor. Ertesi gün hidroelektrik santrallerini marjinal örgütlerin jargonuyla hedef alıyor. Amerikan firmalarıyla imzalanan doğal gaz tedarik sözleşmelerini diline doluyor. Bir cümle içinde bir sürü yalan ve yanlışı sıralayarak aklınca bizim enerji politikalarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Eleştirmek, saldırmak, sulandırmak, mesnetsiz iddialarla projelerimizi kötülemek dışında ne bir önerisi var ne de bir enerji vizyonu var. Tek yapabildiği partisinde her gün bir yenisi patlak veren yolsuzluk, rüşvet ve irtikap saldırılarına ve skandallarına canlı kalkan olabilmek. Uzaktan kumandayla ancak bu kadar siyaset yapılır."