<a href="https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/01/20210128-10.pdf">Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu</a>, sahibi olduğu binanın taşkömürü üretimi nedeniyle kullanılamaz hale gelmesinden dolayı Türkiye Taşkömürü Kurumu aleyhine açtığı dava kanun yolunun kapalı olması nedeniyle reddedilen bir başvurucunun "etkili başvuru hakkının" ihlal edildiğine karar verdi. AYM, söz konusu kanunda düzenleme yapılması için de kararın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) bildirilmesine hükmetti. Zonguldak taşkömürü havzasında iki katlı kargir binası bulunan Sabri Uhrağ, binanın kusurlu kömür üretimi nedeniyle meydana gelen çökmelerden dolayı tamamen kullanılamaz hale geldiği iddiasıyla 2011'de Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü (TTK) ve işletme hakkını alan şirket aleyhinde alacak davası açtı. <h3>Tapu sahibinin zarardan dolayı hak ve tazminat hakkı yok</h3> Mahkemenin atadığı bilirkişi, binanın tamamen kullanılamaz durumda olduğunu, meydana gelen hasarın yüzde 15'inin yapımdan kaynaklı, yüzde 85'inin ise davalılardan kaynaklandığını tespit etti. Ancak mahkeme, davayı reddetti. Mahkeme, 3303 sayılı Kanun uyarınca tapu kayıt maliklerinin maden işletmeciliği sebebiyle meydana gelen zararlardan dolayı bir hak ve tazminat talep etme hakları bulunmadığına dikkat çekti. Yargıtay'ın kararı onaması üzerine Uhrağ, 6 Eylül 2017 tarihinde AYM'ye başvurdu. <h3>AYM'den ihlal kararı</h3> Bireysel başvuruyu 29 Aralık 2020 tarihinde görüşen <a href="https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/01/20210128-10.pdf">AYM</a>, Anayasa'nın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak, Anayasa'nın 40'ıncı maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verdi. <h3>Zarar kanun nedeniyle incelenemedi</h3> Mahkeme ayrıca, yapısal sorunun çözümü için meselenin TBMM'ye bildirilmesine hükmetti. <a href="https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/01/20210128-10.pdf">AYM</a>'nin gerekçeli kararı <a href="https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/01/20210128-10.pdf">Resmi Gazete</a>'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Kararda şu tespitlere yer verildi: "Başvurucunun kendi taşınmazı üzerindeki imar planına uygun bir yapı, madencilik faaliyeti kapsamında büyük ölçüde tasman etkisinden dolayı yıkılmıştır. Diğer taraftan somut olayda başvurucu, hem TTK'nın hem de özel şirketin kusurlarından dolayı zararın meydana geldiğini ileri sürmektedir. Ancak 3303 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesi kategorik olarak kusurlu-kusursuz sorumluluk ayrımı yapmaksızın hiçbir tazminat davası açılamayacağını düzenlemektedir. Bu sebeple gerek ilk derece mahkemesi gerek Yargıtay Dairesi, zararın madencilik faaliyeti sırasında TTK'nın veya özel şirketin kusurlu davranışlarından kaynaklanıp kaynaklanmadığını irdelememişlerdir. Sonuç olarak mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının esasının incelenmesi ve giderim sağlanmasını engelleyen kanun hükmü nedeniyle Anayasa'nın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40'ıncı maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir." <h3>TBMM'ye bildirilmesi gerekir</h3> Hak ihlalinin, doğrudan kanun maddesinden kaynaklandığını vurgulayan AYM, "İlgili Kanun hükmü halen yürürlükte olduğuna göre yeniden yargılama mağduriyetin giderilmesi için uygun bir yol olmayacaktır. Kararın bir örneğinin yasama organına gönderilmesi somut başvuru bağlamında, başvurucunun ihlalden kaynaklanan mağduriyetini bütünüyle gidermemektedir. Başvurucunun da aralarında olduğu bu durumda olan kişiler yönünden tazminat hükümlerine ilişkin düzenleme yapılması hususunda keyfiyetin TBMM'ye bildirilmesi gerekir. Ancak makul bir süre içinde böyle bir düzenleme yapılmaması durumunda başvurucunun AYM'den maddi ve manevi zararlarını talep edebileceği ayrıca belirtilmelidir" değerlendirmesinde bulundu. DHA