Safiye Özşener

“Aman” düşmeyelim “amansız” bir girdaba….

  Be kardeşim zira, açlıkta bir ordu olmuş. Ve fakat yine de ortada duran realite de unutulmasın.. Müktedirlerin kendi erkinin devamı için yapamayacakları hiç bir şey yok, yok ama dindar kesimde aynı sıkıntılarla boğuşuyor ve onlarda deneyimler yaşıyor.. Her ne kadar, iktidar, kızgınlık, yasaklar, korku verme rüzgarlarına tutunmuş olsa da, müflis tüccar misali; sinir bozukluğuyla dükkânın içinde ve çevresinde kim var kim yok çatmaya, bağırıp çağırmaya başladı. Kendi tabanında büyük yarıklar oldu ve olmaya devam ediyor. Bir çok muhafazakar; insan hak ve özgürlükleri için; seküler yaşam ve laikliğin olmazsa olmaz olduğunu anladı.. Toplum: son yıllarda, seçimlerde hangi yolların tercih edildiğini, ne sonuç alındığını da yaşayarak öğrendi ve her şeye rağmen de canlandı. İnsanlar zorlu koşullarda dayanışma yollarını aradı, buldu. Ve en önemlisi; geçmişin öfkesiyle değil, gerçeklik ve bilimle ilgilenen paha biçilmez bir gençlik var. Evet, kızgınlıkla, nefretle yıkıcı düşünmüyorlar ama bu gençlik aynı zamanda siyasilerden de yeni bir şeyler söyleyip söyleyemeyeceklerini bekliyorlar.. İşte tam da bu noktada, toplum doğruya ve kucak almışken aydınlığa, Ana Muhalefet bu “aman” söyleminden kurtulup, seçimden önce toplumsal refleksleri demokratik şekilde vermek zorunda.. Zira bu tutum, özgüven eksikliği yaşayan kalabalıklarda; “ne yapılırsa yapılsın, üç beş güne unutulur etkisiyle umutsuzluk da yaratmakta.. Umutsuzluğa düşmeden, mücadele kulvarında muhalefetle birlikte hepimiz, her olan bitene “aman sakın ha” iktidara yarar demekten kurtulduk, kurtulduk.. Yoksa; aman diye diye, toplumca sonunda gireriz telafisi olmayan amansız bir girdaba..