<h1>Dicle Üniversitesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satar, yaban hayatının korunmasının "insanlık görevi" olduğunu söyledi ve "Bazı alanlarda hiçbir insan faaliyetine izin verilmeyen yaban hayatı rezervlerinin ayrılarak daha sıkı koruma tedbirlerinin alınması, geleceğimizin sigortası olarak düşünülmeli" dedi.</h1> Birleşmiş Milletler (BM), 20 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen 68'inci Genel Kurul'da yabani hayvan ve bitki türlerinin korunması konusunda farkındalığı artırmak amacıyla '3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü' ilan etti. Dicle Üniversitesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satar, 'Dünya Yaban Hayatı Günü'nde yaptığı açıklamada, yabani hayvanların korunmasının insanlık görevi olduğunu belirtti. <img class="alignnone size-full wp-image-33512" src="https://www.gazetezebra.com.tr/wp-content/uploads/2021/03/profesorden-yaban-hayati-gununde-koruma-uyarisi-gelecegimizin-sigortasi_4388_dhaphoto12.jpg" alt="" width="1000" height="598" /> Yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaret nedeniyle yok olmasının önlenmesi konusunda Türkiye'nin önemli role sahip olduğunu anlatan Prof. Dr. Satar, şunları söyledi: "Ülkemizin de taraf olduğu Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme'nin (CITES) 1973 yılında kabul edildiği gündür. Kaçakçılık, yasa dışı avcılık ve her türlü yaban hayatına karşı işlenen suçlarla mücadelede etkili yöntemler geliştirilmeli, eğitim ve bilgilendirme faaliyetleriyle yabani türler, onlardan elde edilen parça ve türevlerin talep görmesinin önüne geçilmelidir. İnsanların yaban hayatı üzerindeki etkilerini en aza indirecek önlemlerin alınması, doğru ve uygulanabilir kuralların konulması ve bazı alanlarda ise hiçbir insan faaliyetine izin verilmeyen yaban hayatı rezervlerinin ayrılarak daha sıkı koruma tedbirlerinin alınması geleceğimizin sigortası olarak düşünülmelidir. Yaban hayatı korumak insan olmanın gereğidir. Ülkemizde bulunulan yabani hayvan ve bitki varlıklarının en iyi koruyucularının yine bizler ve geleceğimiz olan gençlerimizin olduğunu unutmamalıyız."