Amerikan Merkez Bankası Fed’in dün akşamki kritik kararının ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizini değiştirmedi. Politika faizi yüzde 14'te sabit bırakıldı.

Karar sonrası değerlendirme şöyle: Çatışmaya dönüşen jeopolitik riskler ve salgında varyantlar, küresel ve bölgesel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizliklerin daha da artmasına yol açmaktadır. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, enerji başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının daha da belirgin hale gelmesi ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviye uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmaktadır. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bu çerçevede, iktisadi faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını halen sürdürmekte, varlık alım programlarını azaltarak devam ettirmektedir. Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin, bölgesel farklılıklar ortaya çıksa bile dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinde enerji fiyatlarından kaynaklanan riskler yakından takip edilmektedir. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kurul, uzun vadeli Türk lirası yatırım kredileri de dâhil olmak üzere kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının finansal istikrar açısından önemli bir rol oynayacağını değerlendirmiştir. Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; sıcak çatışma ortamının yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır. Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.

Anketlerde çıkan sonuç

Tüm yapılan anketlerde yüzde 14 seviyesindeki politika faizinin sabit tutulacağı beklentisi öne çıkarken yüzde 54,4 olan ve martta yüzde 65’e ulaşması beklenen yüksek enflasyon ekonominin önündeki en büyük risk olarak duruyor. Analistler Merkez Bankası 2022 para politikasını liralaşma stratejisi üzerine kurduğu için ne bu toplantıda ne de yılsonuna kadarki diğer toplantılarda bir faiz değişikliği beklentisi içinde değiller. Ama son günlerde piyasada dolaşan bir haber sürpriz bir artırım kararı gelebileceğine işaret ediyor. Bu söylentilere ise analistlerin çok da itibar etmediği belirtiliyor. Şubat sonunda Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile birlikte başta petrol olmak üzere enerji ve emtia fiyatlarında artan fiyatlar Türkiye’de enflasyonda bozulan beklentileri daha da kötüleştirdi. Martta yüzde 60 seviyesinde olan yıllık enflasyon beklentileri savaşın uzamasıyla yüzde 65’lere yükseltildi. Yılsonu enflasyon beklentileri ise yüzde 40’a kadar çıkarıldı. Merkez Bankası’nın ise yılsonu enflasyon tahmini yüzde 23,2 seviyesinde bulunuyor.

Yılsonu cari açık beklentileri artırıldı

Ayrıca savaş hükümetin ve Merkez Bankası’nın liralaşma ve enflasyonu indirmede en temel unsurları arasında yer alan cari fazla beklentilerini de alt üst etmiş durumda. İki aylık dış ticaret açığı 18 milyar dolara çıkarken yıl sonu cari açık beklentileri de 30 milyar doları aştı. Hükümet yetkilileri ve Merkez Bankası bu yıl cari fazla verileceğini öngörmüş bu sayede kalıcı fiyat istikrarının sağlanacağını belirtmişti. Tüm bu gelişmelerin ışığında uzun bir süredir stabil seyir gözlenen dolar/TL de son haftalarda hareketlendi. 15 lira sınırına dayanan ancak barış görüşmelerinin etkisiyle 14.70 liranın altına gerileyen dolar/TL’de enflasyon için risk oluşturuyor. Yılın ilk iki toplantısında politika faizini sabit bırakan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu cari fazla hedefine ve liralaşma stratejisine atıfta bulunmuştu. Yüzde 14 seviyesindeki politika faizinde değişiklik beklenmese de petrol fiyatlarındaki dalgalı seyir ve enflasyondaki daha da bozulan beklentiler ile Fed’in yeni adımına yönelik metinde ifadeler yer alacağı öngörülüyor. Bu arada politika faizinin yüzde 14’te sabit tutulması ve tüketici enflasyonun da yüzde 65’lere varması negatif reel getirinin de eksi 50 puana ulaşması ile tarihte görülmemiş seviyelere gelmesi ile karşı karşıla kalınacak. Piyasa analistleri bunun da hala önemli bir endişe kaynağı olduğunu vurguladı. Enflasyonda ilk düşüşün baz etkisi ile kasım veya aralıkta gerçekleşmesi bekleniyor.
Editör: Ömür Ünver