Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın katılımıyla gerçekleştirilen Ankara Ticaret Odası Meclis Toplantısı'nda 'üyelerin fahiş fiyat artışı yapıyor görüntüsünden rahatsızlığı' gündeme geldi. Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, "Ticaretimizi yaparken endişelerden uzaklaşmak ve önümüzü görmek istiyoruz. Bu süreçte, yükselen hammadde fiyatlarının ve üretim maliyetlerinin perakende ticarete yansıması fahiş fiyat ve stokçuluk konularını gündeme taşıdı. Üyelerimiz, üretim ve tedarik zincirindeki fiyat artışları hesaba katılmadan, sadece yüksek kar elde etmek için fiyat artışı yapıyor görüntüsünden son derece rahatsız. Stokçuluk konusunda da aynı şekilde. Dün de GİMAT’ta 150 maliyeci birden denetimlere başlamış. Bu kadar yoğunlukla denetime gelinmesi baskın gibi bir algı oluşturduğu gibi rahatsızlıklara da neden oldu” ifadelerini kullandı. Daha sonra konuşma yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise, "Biz denetim boyutunda mesajı aldık ve gerekli hassasiyeti gösteririz. Buradaki iş dünyasından arzumuz da piyasa gerçeklerine uygun şekilde fiyatların düzenlenmesidir. Artarken nasıl hızlı gittiyse, kur boyutunda söylüyorum, düştüğünde de aynı hızda olduğunu beklemek tüm vatandaşlarımızın ve bizlerin de hakkıdır diye düşünüyoruz. Bu düşüşün yavaş olduğunu görmek bizleri üzmekte. Burada birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Hepimiz aynı gemideyiz" ifadelerini kullandı.

 
Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) 28. Dönem 46. Olağan Meclis Toplantısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın katılımıyla ATO Meclis Salonu’nda yapıldı. ATO Meclis Başkan Yardımcısı Vecdet Fehmi Şendil’in yönettiği toplantının açılışında konuşan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, KDV sisteminin sadeleştirilmesine ilişkin çalışmaları olumlu karşıladıklarını belirterek, “Ankara Ticaret Odası olarak bugüne kadar gündeme getirdiğimiz konular arasında KDV sisteminin sadeleştirilmesi ve tek oranlı KDV uygulanması vardı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın konuyla ilgili çalışma yaptığı bilgisi basında yer aldı. Buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Üretimde ve tüketimde farklı oranlarda uygulanan, KDV oranlarının alışı ve satışında farklı oranlar nedeniyle işlem karmaşasına yol açan KDV sisteminin sadeleşmesi reel sektörün işlerini kolaylaştıracak, dinamizmini artıracaktır” dedi. Zorunlu ihtiyaçların tamamında en düşük düzeyde KDV uygulanmasının fiyat artışlarının oluşturduğu yükü de hafifleteceğini ifade eden Baran,özel eğitim kurumlarına uygulanan ve bir süre önce geçici olarak yüzde 1’e indirilen KDV oranlarının kalıcı uygulanmasının talep edildiğini söyledi. Covid-19 pandemisinin etkilerinin küresel olarak devam ettiğini kaydeden Baran,  “Koronavirüs pandemisi yeni mutasyonlarla devam ederken bir yandan da etkilerini hafifletmesi, gündemi yeni konulara açıyor. Dünya ekonomisi bir toparlanma eğilimine girdi ancak bu süreçte de emtia fiyatlarının artışı, navlun krizi, enerji krizi enflasyonda yükseliş gibi konular risk oluşturmaya başladı. Pandemiyle mücadelenin ağırlığına rağmen 2020 yılını yüzde 1,8’lik büyümeyle kapatan Türkiye ekonomisi, 2021 yılında da tüm olumsuzluklara rağmen başarılı bir performans sergiledi. Ancak, dünya ekonomisinde yaşanan sıkıntılardan da payını alıyor. Sanayimiz, büyümenin öncü gücü oldu. Ürettiği ürünleri dünyanın dört bir yanına satan reel sektörümüz, ihracatta tüm zamanların en güzel dönemini ülkemize yaşattı” dedi. Reel sektörün finansman ihtiyacını dile getiren Baran, “İş dünyası olarak, çalışan, üreten, ticaret yapan, ihracat yapan kesim olarak,  ülkemizden en büyük beklentimiz, istikrar. Ticaretimizi yaparken endişelerden uzaklaşmak ve önümüzü görmek istiyoruz. Bu süreçte, yükselen hammadde fiyatlarının ve üretim maliyetlerinin perakende ticarete yansıması fahiş fiyat ve stokçuluk konularını gündeme taşıdı. Üyelerimiz, üretim ve tedarik zincirindeki fiyat artışları hesaba katılmadan, sadece yüksek kar elde etmek için fiyat artışı yapıyor görüntüsünden son derece rahatsız. Stokçuluk konusunda da aynı şekilde. Dün de GİMAT’ta 150 maliyeci birden denetimlere başlamış. Bu kadar yoğunlukla denetime gelinmesi baskın gibi bir algı oluşturduğu gibi rahatsızlıklara da neden oldu” diye konuştu. Baran konuşmasında çeşitli sektörlerin sorunlarını da aktardı. Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle ilgili Yeşil Mutabakat çerçevesinde gündeme getirdiği “Sınırda Karbon Düzenlemesi”nin ihracatçıları 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren “Karbon Vergisi” ödemek zorunda bırakacağını ve bu sürecin önemli bir hazırlık gerektirdiğini anlatan Baran, Ankara Ticaret Odası olarak “EKO İKLİM Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi”ne öncülük ettiklerini söyledi. Baran, “KOBİ’lerimizi, onların tedarikçilerini ve tacirleri ilgilendiren bu süreci, çeşitli kurum ve kuruluşların ortak organizasyonu ile Ankara’da tartışmak istiyoruz. KOBİ’lerimizin bu süreçten olumsuz etkilenmemesi için neler yapılabileceğini 30-31 Mart tarihlerinde gerçekleştireceğimiz zirvede gündeme alacağız” diyerek Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’ı zirveye davet etti.

Oktay: Kur korumalı toplam mevduat büyüklüğü yaklaşık 209 milyar lirayı buldu

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da konuşmasında, başkentte üretim, istihdam ve kalkınmanın öncüsü kıymetli tüccarlarla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Dünyada hâkim olan ekonomik sistemin çatışmalar, insani trajediler, 2008 küresel finans krizi ve son olarak da Covid-19 salgınıyla kökünden sarsıldığını anlatan Oktay, adaletsiz kaynak ve gelir dağılımının yanı sıra tek merkezli üretim yapılarının çarpıklığı ve dengesizliğinin de net şekilde gözler önüne serildiğini söyledi. Oktay, "Cumhurbaşkanımız liderliğinde 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyerek bir taraftan küresel adaletsizliklere en güçlü şekilde itiraz ederken, ülkemizi yaşanan sarsıntıların sonuçlarından pozitif yönde ayrıştırmak için var gücümüzle çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz” dedi. Türkiye’nin Covid-19 salgınında ayakta kalmayı başaran, hatta gücünü artıran az sayıda ülkeden biri olduğunu belirten Oktay, “Milletimizin sağlığını korumak için her türlü tedbiri alırken, işini, aşını, sermayesini muhafaza etmesini sağlamak amacıyla da tüm imkânlarımızı seferber ettik. Üretimin kesintisiz sürmesi, istihdamın korunması ve ekonomimizin ayakta kalması için toplumun her kesimine yönelik önlemleri devreye soktuk. İş gücü piyasasına sunduğumuz pek çok farklı destekle vatandaşlarımızın ve firmalarımızın yanında olduk. Vergi ve sosyal güvenlik primi ödemelerine ertelemeler getirdik. Kamuya olan borçların yapılandırılmasına imkân sağladık.  2022 yılında ekonomik ve mali anlamda kronik sorunlarını geride bırakan, üreten, ihraç eden, istihdam oluşturan, daha sürdürülebilir ve dengeli büyüyen bir ekonomik yapıyla, geleceğe sağlam ve emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz” dedi. Türkiye ekonomisini yüksek faiz, yüksek enflasyon kısır döngüsünden kurtararak yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve nitelikli büyüme rotasına sokma gayretinde olduklarını kaydeden Oktay, Ekonomi Koordinasyon Kurulu çalışmaları kapsamında tüm ilgili kurumlarla eşgüdüm içinde çalıştıklarını söyledi. Ülke hedeflerine ulaşmada finansal istikrarın önemine dikkat çeken Oktay, şunları söyledi: “Kurlarda yaşanan temelsiz hareketlenmeyi bertaraf edecek, Türk lirası yatırımlarını özendirecek ve döviz piyasası başta olmak üzere piyasalarda istikrarı sağlayacak adımlar attık. Kur Korumalı uygulamalarımız şu ana kadar yaklaşık 451 bini Hazine, 82 bini Merkez Bankası destekli olmak üzere toplam 533 bin kişiye ulaşmıştır. Yılbaşından bu yana günlük ortalama yaklaşık 7 milyar lira giriş olmuş, toplam mevduat büyüklüğü yaklaşık 209 milyar lirayı bulmuştur. Döviz tevdiat ve altın hesaplarından Türk lirası vadeli mevduata dönüşümü destekleyecek adımlar da atılmış, gerçek ve tüzel kişilerin bu yeni enstrümana gösterdiği ilgi bizleri memnun etmiştir. Devlet İç Borçlanma Senedi'ne olan talebin artırılması ve Türk lirası alternatifi enstrümanlara olan talebin azaltılması için stopaj oranını Eurobond faiz gelirlerinde olduğu gibi yüzde 0’a indirdik. Yatırımcıların alternatif enstrümanlar yerine borsada yatırım yapmalarını cazip hale getirmek için şirketler tarafından yapılacak temettü ödemeleri üzerindeki stopajı yüzde 15'ten yüzde 10'a çektik. Bununla birlikte Bireysel Emeklilik Sistemi'nde katılımı daha güçlü teşvik etmek için devlet katkısı oranını yüzde 25'ten yüzde 30'a çıkardık. Yatırım ve fon kazançları kurumlar vergisinden istisna olmasına karşılık diğer fon kar payları istisna dışındaydı. Bu farklılığı ortadan kaldırmak için yatırım fon ve ortaklıklarından elde edilen kar paylarını da istisna kapsamına aldık. Bununla birlikte ihracatçı ve ithalatçı firmalarımızın kur riskini yönetebilmeleri amacıyla Merkez Bankası nezdinde ihale yoluyla ve Borsa İstanbul Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası'nda lira uzlaşmalı vadeli döviz satışı gerçekleştirmeye başladık. Yatırımcıların döviz yerine lira bazlı varlıklara olan yönelimini artırmak ve ters dolarizasyonu teşvik etmek üzere 'gelire endeksli senetler ihracı' çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm bunlara ilave olarak Türk lirası mevduatları özendirecek diğer finansal enstrümanların geliştirilmesine yönelik çalışmalarımız da devam ediyor. Makroekonomik istikrarın olmazsa olmazı finansal istikrar yönünde attığımız adımlardan sonra cari açığımızı giderecek sektörlerin yatırımlarını ve kapasite artışını destekleyecek aksiyon adımlarını da belirledik. Bu kapsamda, imalatçı ve ihracatçı firmalarımızın uluslararası rekabet gücünü artırmak için kurumlar vergisi oranını 1 puan indirdik."

'Katma Değer Vergisini sadeleştireceğiz'

KDV’nin sadeleştirilmesine ilişkin talepleri hatırlatan Oktay, "Kayıt dışı ekonominin azaltılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ihracatın özendirilmesi için Katma Değer Vergisi'ni sadeleştireceğiz"dedi. Oktay, devam eden çalışmalarla ilgili de şunları söyledi: "Bunlara ek olarak, temel işletme harcamaları ile yatırımların teşviki, mevcut istihdam kapasitesinin korunması ve yeni istihdam imkânları oluşturulması için işletmelerimize Kredi Garanti Fonu desteğiyle uzun vadeli işletme ve yatırım kredileri vereceğiz. Bankaların kredi tahsisi ve izlemesine ilişkin uluslararası standartlara uygun sistemlerin kurulması, veriye, risk analizine ve bilgiye dayalı kredi kullandırmanın sağlanması amacıyla proje bankacılığını yıl içinde yaygınlaştıracağız. Öncelikli Sektör Kredilendirme Programı ile kamu bankalarının, toplam kredilerinin belli bir oranını ileri teknoloji ve yüksek toplam faktör verimliliğine sahip sektörlere kullandırmasını teşvik edeceğiz. Ayrıca, Ticaret Bakanlığımız tarafından piyasanın beklentilerine uyumlu şekilde 'e-Ticaret', 'hal kanunu' ve 'perakende kanunu' çalışmaları devam etmektedir. Orta vadede üretim kapasitemizi artıracak yapısal adımlarımızı da sürdürüyoruz. İhracatımızı ve küresel rekabet gücümüzü artıracak orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin üretimini teşvik etmek üzere Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nın kapsamını açılacak yeni çağrılar ile yıl boyu genişleteceğiz. Yatırım süreçlerinde karşılaşılan bürokrasiyi en aza indirerek yatırımları ve üretimi artırmak için yeni 'Mega Endüstri Bölgeleri' kurma çalışmalarına öncelik vereceğiz." Oktay, bütünleşmiş yatırımlar için oluşturulan endüstri bölgelerinin daha işlevsel hale getirilmesi için de bir mevzuat taslağı üzerinde çalıştıklarını bildirerek tüm bunları hayata geçirirken çevre hassasiyetini de en üst düzeyde tuttuklarını söyledi. Bu kapsamda yeşil dönüşümü ve yeşil üretimi önceliklendirdiklerini belirten Oktay,"2053 net sıfır emisyon hedefimize ulaşmamızı sağlayacak çevre ve üretim politikaları uygulayacak; Avrupa Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile ortaya koyduğumuz hedeflere kararlı adımlar atarak ulaşacağız." dedi. Ticaret erbabının, sorun ve beklentilerinin farkında olduklarını ve her konuya titizlikle eğildiklerini ifade eden Oktay, "ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Bey ile sıklıkla bir araya geliyor, fikir alışverişini eksik etmiyoruz. Amacımız, salgın şartlarına ve bölgedeki jeopolitik belirsizliklere rağmen hem iş insanlarımızı hem vatandaşlarımızı yatırım ve tasarruf kararlarını alırken önlerini daha net görebilecekleri bir güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır. Vesayeti, darbeleri, terör örgütlerini ve siyaset mühendislerini tarihin tozlu raflarına kaldıran kadrolar olarak ekonomimize pranga vurmaya çalışan 'manipülasyon vesayeti'ni de ortadan kaldıracak, güvenli liman olarak yolumuza devam edeceğiz" diye konuştu.

'Enflasyonla mücadelede desteğinizi bekliyoruz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kurun istikrarlı, faizlerin düşük, enflasyonun aşağı yönlü, yatırımın, üretimin ve ihracatın ivmeli bir şekilde artış gösterdiği ve bereketiyle iş, aş üreten bir ekonomik işleyiş inşa edildiğinin altını çizen Oktay, "Bu mücadelede en büyük güç kaynağımız, her alanda ülkemize 20 yıldır kazandırılan altyapı ve çalışanından işverenine iş dünyamızın dinamizmidir" dedi. Gazi başkent Ankara'nın değerli tüccarlarına güven ve inancının tam olduğunu aktaran Oktay, Cumhuriyet'le yaşıt olan ATO'nun bugün 160 bini aşkın üyesiyle Türkiye'nin ekonomideki en önemli temsilcileri arasında yer aldığını ifade etti. ATO'nun, "Sen kazan, ülken kazansın" anlayışıyla ticaret erbabına öncülük etmeyi sürdürdüğünü, artan sayıda istihdam oluşturarak geçmişte olduğu gibi bugün de sözünü tutmakta ve değer üretmekte olduğunu vurgulayan Oktay, "Mesleki eğitime verdiğiniz katkılar ve 'e-Ticaret ve e-İhracat seferberliği' gibi ticaretin dönüşümüne öncülük etmeniz de takdire şayandır" dedi. Oktay, 2022'nin bu ilk meclis toplantısında oda üyelerinden yıl boyunca çok daha büyük adımlar, yenilikler ve Ankara'ya kazandıracakları rekorların sözünü istediklerini belirterek şunları söyledi: "İç piyasa boyutunda da fahiş fiyat artışlarının önüne geçilmesi ve enflasyonla mücadelemizde daha güçlü desteğinizi bekliyoruz. Biz denetim boyutunda mesajı aldık ve gerekli hassasiyeti gösteririz. Buradaki iş dünyasından arzumuz da piyasa gerçeklerine uygun şekilde fiyatların düzenlenmesidir. Artarken nasıl hızlı gittiyse, kur boyutunda söylüyorum, düştüğünde de aynı hızda olduğunu beklemek tüm vatandaşlarımızın ve bizlerin de hakkıdır diye düşünüyoruz. Bu düşüşün yavaş olduğunu görmek bizleri üzmekte. Burada birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Hepimiz aynı gemideyiz. Ankara'nın ticaret hacmine baktığımızda 2021 yılı ilk 11 aylık ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,15 artış göstererek 8,6 milyar dolar, ticaret hacminin ise yaklaşık yüzde 26 artışla 21,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini; yine aynı dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 64,1 olduğunu görüyoruz. Maalesef bu oran yüzde 83,1 olan Türkiye ortalamasından düşüktür ve ticaret hacmi de Ankara'nın sahip olduğu potansiyelden uzaktır. Şirket merkezlerinin başka şehirlerde bulunması sebebiyle bu rakamların tam olarak sizi çabalarınızı yansıtmadığının farkındayız. Ancak bu göstergeleri dengeye getirecek ve Ankara olarak hatta dış ticaret fazlasına dönüştürecek olan sizlersiniz. Burada bizler de sizin yolunuzu açacağız. Biz de kamu olarak her türlü teşvikle, işlerinizi kolaylaştırmak için sonuna kadar yanınızda olmaya hazırız." 2021 yılında Ankara için 641 yatırımı teşvik belgesi düzenlendiğini ve bu sayede 12 bin kişiye yakın ilave istihdam yolunun açıldığını anlatan Oktay, Ankara'da yerleşik ihracatçılara 2021'de verilen devlet teşviklerinin 2018'e göre yüzde 108 artarak 168 milyon liraya ulaştığı bilgisini paylaştı. Oktay, "Ankara'nın dirayetli tüccarlarının, sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Cumhuriyetin 100'üncü yılına ilerlerken sizlerden başkentin şanına yakışır ticari atılımlar ve yeni iş birliği haberleri bekliyoruz. Ankara, sahip olduğu köklü üniversiteler, 10 teknopark, 12 OSB ve çok sayıda araştırma merkezi ile yüksek beşeri sermayeye ve güçlü bir altyapıya sahiptir. Bunun yanı sıra Ankara yerlileştirme ve ihracat odaklı üretim anlayışı ve yüksek kaliteli üretim sağlayan KOBİ ağırlıklı yapısı ile avantajlar sunmaktadır. Hâlihazırda Ankara'nın ticaret potansiyelinde önemli yer tutan iş makine sanayisi, savunma, havacılık, medikal-optik, bilişim ve sağlık sektörleri büyük gelişme potansiyeli taşımaktadır. Altyapı var, know-how var, lojistik imkânlar mevcut, bizlerin de desteği her zaman sizlerle ve kararlarımızı alırken de zaten sizlerle istişare halindeyiz. O zaman gelin 100'üncü yılına yaklaşan ATO, başarılarıyla tüm Anadolu'ya örnek olsun. ATO'nun göstereceği vizyonla Ankara tasarımda, üretimde, dijital dönüşüm ve inovasyonda benzeri görülmemiş projelere imzasını atsın. Beşeri sermayesiyle, çeşitlenen ticari iş birlikleriyle, yerli-milli üretime vereceği destekle Ankara'yı hem milli teknoloji hamlemizin hem de yeşil kalkınma devriminin taşıyıcısı olarak görelim. Gelin evlatlarımızın geleceği için büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi mücadeleye daha çok destek olun. Ülkemizde kalıcı makroekonomik istikrar sağlayacak, yüksek katma değerli üretimi teşvik ederek ihracat ve istihdamı artıracak, oluşturulan katma değeri toplumun tüm kesimlerine yayacak olan yine bizleriz. 20 yıldır nasıl özel sektörümüzle omuz omuza ilerlediysek Cumhuriyetin 100'üncü yılına da yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme odaklı bir yaklaşımla, iş dünyamızla birlikte ilerleyeceğiz. Ankara Ticaret Odası olarak hem Ankara hem de ülke ekonomisine sağladığınız katma değer için teşekkür ediyor, bereketinizin artmasını diliyorum. ATO üyelerinin mevcut başarılarını taçlandırarak bölgesel ve global ölçekte lider firmalar arasında yerini almasını temenni ediyorum" diye konuştu.        
Editör: Ömür Ünver