Partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Bakan Nebati'nin sözlerine sert tepki gösterdi. Akşener, "Böyle bir rezalet olabilir mi? Dar gelirli hariç, diğerlerinin işleri yolunda.” ne demek? bir de utanmadan dalga mı geçiyorsunuz?" dedi.

Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Akşener, "Bay Kriz ve olağanüstü ekonomi yönetimi sayesinde; artık her yeni güne, yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Sabah ekmeğe zam, Öğlen elektriğe zam, Akşam doğal gaza zam. Gece yarısı benzine, mazota zam. Artık zamla yatıyor, zamla kalkıyoruz…" dedi.

"Milletimiz güvensizlik içinde yaşarken, saray şürekasına göre her şey yolunda"

Artık zamla yatıyor, zamla kalkıyoruz diye konuşan Akşener, "2500 lira reva görülen emeklilerimiz; Halk Ekmek kuyruklarında sıra bekliyor. Okula gidecek otobüs parası bulamayan gençlerimiz; umutsuzluk içerisinde gün geçiriyor. Akşam evde ne pişireceğini bilemeyen anneler; Evine, et, süt, yağ, un, hatta çocuğuna bez bile alamadığı için, feryat ediyor. Milletimiz güvensizlik içinde yaşarken, saray şürekasına göre her şey yolunda. Milletimiz yoksullukla boğuşurken, 5 maaşlı, 10 maaşlı, saray danışmanlarının keyifleri, her zamanki gibi yerinde." diye konuştu.

"Böyle bir rezalet olabilir mi? Dar gelirli hariç, diğerlerinin işleri yolunda.” ne demek? bir de utanmadan dalga mı geçiyorsunuz?"

İYİ Parti Lideri Meral Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin "Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor” ifadelerine tepki gösterdi. Akşener, "Ülkede enflasyon, makyajlı hâliyle bile, yüzde 73 buçuk olarak açıklanırken, beceriksizliğiyle göz kamaştıran Nebati Bakan çıkıp; “Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç, Üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor.” diyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Böyle bir pişkinlik olabilir mi? Yokluğa, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz insanlarımızla, bir de utanmadan dalga mı geçiyorsunuz? “Dar gelirli hariç, diğerlerinin işleri yolunda.” ne demek? Dar gelirli vatandaşlarımızı, vatandaştan saymayan, böyle bir umursamazlık olabilir mi? Siz nesiniz o zaman? Bostan korkuluğu mu? Bu sistem, sizin tercihiniz değil mi? Uçacak dediğiniz Türkiye, böyle mi uçacak? Yazıklar olsun!" ifadelerini kullandı.

"TÜİK, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir kurumu değil de, Tayyip Bey’i Üzmeyen İstatistik Kurumu olduğunu itiraf ediyor."

TÜİK'in İlk önce, TÜFE ve ÜFE oranlarından sorumlu, daire başkanını görevden aldılar ve sonrasında, 20 bölge müdürünü değiştirdiler diyen Akşener, "Şimdi de TÜİK, bu aydan itibaren; Domatesin, patatesin kilosunu ne kadardan hesapladığını, kira fiyatlarını, ne kadardan hesapladığını, yayınlamayacağını açıkladı. Nedenleri de neymiş biliyor musunuz? Avrupa Birliği’nden artık böyle bir talep gelmiyormuş… Şu işe bakar mısınız? TÜİK, yitip giden inandırıcılığını, geri kazanmak adına, vatandaşa daha şeffaf olmak yerine, tam tersine, “AB’den artık böyle bir talep gelmiyor, ben de yayınlama ihtiyacı görmüyorum.” diyor. Yani; kendisini, bu ülkenin vatandaşına karşı değil, sadece, Sayın Erdoğan’a karşı sorumlu hissediyor. Yani; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir kurumu değil de, Tayyip Bey’i Üzmeyen İstatistik Kurumu olduğunu itiraf ediyor." dedi.

"Adeta devlete karşı mücadele eden bir fanatik"

Geçtiğimiz Mayıs ayında Danıştay ve Sayıştay'ın yıl dönümüydü. Her iki yargı kurumumuzda kadim devlet geleneğimizden damıttığımız köklü devlet kurumlarımızdır. Sayın Erdoğan'ın en sevmediği kurumlarımızdır. Kendisi adeta devletimize, milletimize ve tarihimize ait ne varsa yıkmaktan, bozmaktan ve yozlaştırmaktan sorumludur. Aksini yapamadığı her şeye ve herkese de uyuz olur. Nitekim iki kurumumuzun yıl dönümü törenlerinde yaptığı konuşmalarda her zamanki gibi yine bu ülkenin cumhurbaşkanını değil de adeta devlete karşı mücadele eden bir fanatiği gördük.

"Hayırdır Bay kriz neden bu kadar korktun? Hiç kendini yorma çünkü devlet unutmaz"

Sayıştay'a çıktı ve her zamanki yakışıksız tarzıyla ayar verdi. 'Açık aramayın' dedi. Yani işinizi yapmayın dedi. Hayırdır Bay kriz neden bu kadar korktun? Sayıştay'ın raporları zaten yolsuzluk ansiklopedisi gibi. Hiç kendini yorma çünkü devlet unutmaz. Danıştay'a da hem sopa gösterdi hem de hukuk dersi verdi. Neymiş vesayete koltuk değnekliği yapan gizli, açık örgütlerin arka bahçesi haline dönüşen bir yargı millet adına karar veremezmiş. Peki Danıştay'ın görevi ne? Hayırdır sayın Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla feshedilemeyeceğini duymak çok mu zoruna gitti? Cübbesine düğme dikemediğin erdemli ve ahlaklı savcıların olmasına çok mu bozuldun?

"Memleket nasıl yönetilir kıskançlıkla izleyeceksin"

İlk seçimde yetkiyi alıp Türkiye'yi içine soktuğun bu kurumsuzlaşma çukurundan evvel Allah çekip biz çıkaracağız. Sende oturup muhalefet sıralarından memleket nasıl yönetilir kıskançlıkla izleyeceksin.

"Erdoğan ve arkadaşları sayesinde bugün acaba hangi hakarete maruz kaldık diye meraklanıyoruz"

Bir sandıklık siyasi ömürleri kalanların acınası çırpınışlarına, kaçınılmaz sonlarını görenlerin hezeyanlarına, koltuğunu korumak için tüm değerlerini kaybedenlerin hakaretlerine maruz kaldığımız bir haftayı daha geride bıraktık. Artık pis dillerini, öfkelerini, nefretlerini açık etmekten çekinmiyorlar. Millete hesap vereceğine hesap soran, hak yiyeni savunan kirli bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Sayın Erdoğan ve arkadaşları sayesinde bugün acaba ne olduk diye uyanıyoruz. Bugün acaba hangi hakarete maruz kaldık diye meraklanıyoruz.

"Cumhurbaşkanı seçildiğinde ettiğin yemini bozdun"

Tarihin her döneminde aziz olan büyük Türk milleti, AK Parti iktidarı nezdinde bir gün hain, bir gün terörist oluyor, bir gün nankör oluyor, bir gün vicdansız oluyor, bir gün cibiliyetsiz oluyor. Geçtiğimiz hafta da hiç utanmadan, sıkılmadan, zerre duraksamadan bu aziz millete 'çürük ve sürtük' dendi. Bu hakareti denize dökülüşünü unutamayan bir Yunanlı etmedi. Yazıklar olsun. Sen bu ülkenin cumhurbaşkanı seçildiğinde bir yemin ettin. Bu yemini namusun ve şerefin üzerine ettin. Hani senin nerede yeminin? Hani nerede milletin huzuru ve refahı? Nerede adalet? Nerede Atatürk İlke ve İnkılapları? Sen yeminini bozdun sayın Erdoğan. Kibrinin esiri olup, hakikate kör olurken bozdun. İktidar sarhoşu olup, Meclisimizi vesayetin altına alırken bozdun. Milletin hazinesini yandaşlarına peşkeş çekerken bozdun.

"Ben seni acı gerçekle yüzleştireceğim"

Şimdi senin istediğin gibi yaşamıyor, konuşmuyor diye demokrasiyi, adaleti savunuyor diye seni beğenmiyor, istemiyor, oy vermeyi de düşünmüyor diye milletimize hakaret ederek bozdun. Sen kendi egonu 'hak ettikleri teşhisi koydum' diye şişirmeye devam et. Sen bu hakareti sadece 'gezici' diye yaftaladıklarına ettiğini sanmaya devam et. Ben seni acı gerçekle yüzleştireceğim.

"Gezi bir ruh, bir duruş, bir direniştir"

Ben o gün de söylemiştim, bugün de tekrar ediyorum. Gezi, başlangıcından, bizzat senin elinle rayından çıkartılmasına kadar geçen süreçte; sağcısından solcusuna, muhafazakarından sekülerine, kadınından erkeğine, yaşlısından gencine, herkesin; istibdat rejimine karşı sergilediği, bir ruh, bir duruş, bir direniştir. Bu işi tetikleyen ise bizzat 'iki ayyaş' söylemidir. O gençler 'yeter artık' dediler. Sen bunu görmedikçe, oraya katılan kadınlara, erkeklere bu hakaretleri ettikçe çok daha derine batıyorsun sayın Erdoğan.

"Sandık geldiğinde, milletimizin kutlu iradesi, seni o sandığa gömecek"

Sen, ‘milletin dili’ diye, edepsizliği haklı çıkarmaya çalışadur. Hakaret ettiğin bu aziz millet, sana en okkalı tokadını sandıkta gösterecek. Çünkü; birleştireceğine, nefret saçandan Cumhurbaşkanı olmaz. Çünkü; Milletin namusunu koruyacağına, namusa dil uzatandan, Cumhurbaşkanı olmaz. Çünkü; devletin varlığına sahip çıkacağına, kendini devlet yerine koyandan, Cumhurbaşkanı olmaz. Çünkü; Türkiye Cumhuriyeti’nin, şanını ve şerefini yücelteceğine, ayaklar altına aldırandan, Cumhurbaşkanı olmaz. Çünkü; vatanın bölünmez bütünlüğünü savunacağına, vatan toprağını, bir türlü sahiplenemeyenden, kupon arazi olarak görenden, Cumhurbaşkanı olmaz. Çünkü; hukukun üstünlüğüne, adalete, anayasaya bağlı kalacağına, yandaşa, saraya, koltuğa bağımlı kalandan, Cumhurbaşkanı olmaz. Ez cümle; sözünden dönenden, yeminini bozandan, emanete hıyanet edenden, Cumhurbaşkanı hiç olmaz. Aziz Türk Milleti, artık senin gerçek yüzünü gördü. Geri sayım başladı, bunun artık dönüşü yok. Sandık geldiğinde, milletimizin kutlu iradesi, seni o sandığa gömecek. Emin ol, çok az kaldı.”
Editör: Ömür Ünver