CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ekonomik burhan yaşıyoruz. Her kesimde sorun var" dedi.

Türkiye 4 ayaklı strateji ile şaha kalkar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Uşak programı kapsamında Atatürk Kültür Merkezi'nde kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, esnaf odaları ve muhtarlarla ile bir araya geldi. Türkiye'nin güçlü olabilmesi için 4 ana konunun önemli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye nasıl büyür, nasıl şaha kalkar? 4 ayaklı strateji ile. Türkiye hızlı bir büyüme istiyorsa yatırımcının aradığı can ve mal güvenliği. Bunu sağlayan sihirli sözcük demokrasidir. Can ve mal güvenliği olursa, 'bir haksızlığa maruz kaldığımda bağımsız yargıya başvurur hakkımı oradan alırım' der. Türkiye'de yargı bağımsızlığı var mı? Yok. Büyük ihaleyi alanlar parayı nereye götürüyor? İngiltere'ye. Birinci şart demokrasi, güçlendirilmiş parlamenter sistem. Siyasi partiler kanunu değişti. Biz sandığa gidiyoruz. Milletvekili seçtiğimizi düşünüyoruz ama tamamen bir kandırmaca. İkincisi üreten Türkiye. Türkiye'nin üretmesi lazım. Her alanda üreteceğiz. 3'üncü ayak güçlü bir sosyal devlet. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmayacağı bir devlet. Herkesin geliri olacak hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. 4'üncü ayağı ise sürdürülebilirlik" diye konuştu.

Ekonomik burhan yaşıyoruz

"Ekonomik burhan yaşıyoruz. Her kesimde sorun var" diyen CHP lideri şöyle devam etti: "İşçisinde, çiftçisinde, esnafında neresine bakılırsa bakılırsın bir sorun var. Sorunu çözemeyecek olan kim? Birileri lazım. Dünyanın bütün ülkelerinde var olan sorunu siyaset kurumu çözer. İktidara taşıyan halktır. Eğer bir sorun yaşıyorsak sizlerin de düşünmesi lazım. Beraber düşünmemiz lazım. Elin oğlu nasıl aşıyor? Biz nasıl aşacağız? Onlar dünyayı görüyor da biz görmüyor muyuz? Biz neden yarın sabah ne olacak diye düşünüyoruz? Kanat önderi olmak kolay bir şey değildir. Bir sorun çıktığında gider ilgili yere başvurur sorununu dile getirir. Ekonomik ve Sosyal Konsey'i rahmetli Ecevit kurdu. Kişi ya da toplumlar, gruplar belli bir sorunla karşılaştıklarında bu sorunu aktarabilecekleri yer. Masanın bir tarafında siyasiler öbür tarafında sorunu yaşayanlar oturur. Neden böyle bir konsey kuruldu? Bir siyasi iktidar sorunu çözmek istiyorsa sorunu yaşayandan dinlemek zorundadır. En son bu konsey ne zaman toplandı? Kanuna göre 3 ayda bir toplanması gerekiyordu. Bir sorunumuz var ve çözmek zorundayız. Beraber çözeceğiz, inancımızla ve kararlığımızla. Elin oğlu çözüyor da biz neden çözmüyoruz?" dedi.

Kredi ödenemiyor, daha yüksek faizle uzatıldı

"1 milyon 300 bin esnaf sorun yaşıyor ve kulaklar tıkalıysa oturup düşünülmesi lazım. Birlikte çözmemiz lazım" diyen Kılıçdaroğlu, "Kredinin alınması önemlidir. Ödeme zamanı geldi ödenemiyor, daha yüksek bir faizle uzatıldı. Beklenen gelir elde edilemiyor. Vatandaş yine evinde. O zaman çözüm üretilmesi lazım. Esnafın bankadan veya kooperatiflerden pandemi döneminde aldıkları kredilerin faizlerini bir kararname ile sıfırlayacağız demiştik. Halk Bankası benim bankam. Halk Bankası niye bana destek vermiyor, neden kredileri başkalarına veriyor da bana hak ettiğim krediyi vermiyor? Bunların her birimizin tek tek oturup sorgulaması gerekiyor. Bu ülke hepimizin ülkesi, birlikte zincir marketlerle ilgili kanunun teklifi verdik. 45 gün geçtikten sonra genel kurulda görüşülecek. Meclis TV'den izleyin kim esnaftan yana kim karşı hep beraber görelim" diye konuştu.

Sizin itirazınız benimkinden çok daha makbuldür

Muhtarlık kurumunun önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Muhtarlık kurumu demokrasin kaynağını oluşturur. Siyaset kurumu muhtarlara gerekli önemi desteği verdi mi? 'Aylık bağlayın' dedik ödenek bağladılar. Cumhurbaşkanlığının, bakanın aylığı var. Muhtar izin alırsa ödenek verdiği için ödenekten düşüyor. Sizi seçen halk. Belediye başkanını, milletvekilini, Cumhurbaşkanını seçmedi mi? Biz buna itiraz ediyoruz. 100 küsur kanunda muhtar adı geçer. Peki, neden muhtarlar adına derli toplu bir kanun yok. Gece baskınlarında muhtarı da götürüyorlar. Neden götürüyorlar? İtiraz edeceksiniz. Doğru değil diyeceksiniz. Benim itirazımdan çok sizin itirazınız daha makbuldür. Nasıl çözülmesi gerektiğini söylerken muhtarlarla bir araya gelirim. Muhtarlar kanunu hazırladık. Muhtar derneklerine gönderdik. Neden muhtar seçimlerinde birleşik oy pusulası yok? 'Birleşip oy pusulası yoksa benden de size oy yok' dersiniz. Parçalı bir yapıyı herkes kullanır. Güçlü olun, güçlü olmak için de birlik olun" dedi.

Türkiye bunu hak ediyor mu?

Türkiye'nin 1940'lı yıllarda üreten bir ülke olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu devlet 1940'lı yıllarda uçak ihraç eden ülkelerden biriydi. Kayseri'de Etimesgut'ta uçak motoru fabrikaları vardı. Kendi gemimizi yapıyorduk. Ne oldu bu fabrikalar? Ne oldu bize? Hiç kimseye minnet etmeyen bir devlet düşünün. Onurlu bir devlet düşününün, bütün mazlum devletlere, İslam ülkelerine örnek olan bir ülke. Kanaat önderiyseniz sizin düşünmeniz lazım. Türkiye bunu hak ediyor mu, etmiyor mu? Şeker Bayramı'nda bir televizyon programına bütün genel başkanları çağırın siyaset dışı konuşalım, seçmen kitlesi bir de bizi böyle görsün dedim. Kabul edilmedi. Eskiden liderler bir masanın etrafına oturur hatta tartışırdı. Şimdi neden olmuyor bu soruyu soracaksınız? Hala binlerce birleştirilmiş sınıf var, derslik sayısı yok. Türkiye'de 21 yüzyıldan söz ediyorum. İtiraz etmemiz lazım. Önce sandıkların itiraz etmesi lazım. STK'ların görüşü alınsın. Muhtarlarla, çiftçilerle, işçilerle, sanayicilerle ilgili kanun çıkıyor haberleri yok. Olması gereken komisyonlarda ilgili kanun teklifi görüşülürken onların da olmasıdır. 2'nci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nde vardır. Kanun doğru çıkar, kavgasız çıkar."

Çiftçinin dava açması lazım

Köylüye destek, Tarım Kanunu'nda 2006 yılında çıkmasına rağmen ödenmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Milli gelirin yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilir. 210 milyar lira çiftçinin devletten alacağı var. Kanun çıkmış, kanun gereğini siyasi otorite yerine getirmemiş. Çiftçinin dava açması lazım. Ziraat Odaları'nın toplu hareket etmesi gerekiyor. 20 yıldır çalışıyor hala mevsimlik işçi olarak geçiyor. 20 yıl çalışan adam mevsimlik işçi olur mu? Taşeronlaşmanın mücadelesini verdik. Erzurum'a, İstanbul'a, Samsun'a her yere gittim. 'Dernek kurun' dedim. Birlik oldular, kadro vermek zorunda kaldılar. Demokrasiyi savunuyorsak beraber olmak zorundayız. Siz beni diğer vatandaşlara göre daha sert eleştirme hakkına sahip olacaksınız. En sert şekilde eleştiri yapabilirsiniz. Ancak, 'Baskın düzenleyip hapse atın' demem. O zaman demokrasi olmaz" ifadelerini kullandı.  
Editör: Ömür Ünver