Dr. Gürbüz ERTÜRK / Veteriner Hekim "Refah", sözcük anlamı olarak bolluk, rahatlık ve varlık içinde yaşama, gönenç olarak tanımlanır. Hayvan refahı; hayvanların, fiziksel ve psikolojik açıdan sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürmelerini sağlamayı amaçlayan bir felsefedir. Bu çerçevede hayvan refahı için 5 temel özgürlük tanımlanmıştır ve refah, bu kriterlere göre ölçülmeye başlanmıştır. 1- Açlık ve susuzluktan kurtulma özgürlüğü Hayvanlar, sağlık ve zindeliklerini korumak için, tatlı su ve hazır yemeklere erişme hakkına yani özgürlüğüne sahiptirler. Türüne, yaşına, enerji ihtiyacına uygun beslenmelidirler. 2- Rahatsız edilmeme özgürlüğü Türlerine uygun barınabilecekleri ve rahatça dinlenebilecekleri yerlere sahip olma özgürlüğü. (Salgın döneminde ev kedilerinin halini düşünün. Vaktiyle gündüzleri bütün ev onun iken şimdi belki oturacak, sessizce kestirebileceği bir alanı bile yok) 3- Ağrı, yaralanma ve hastalıklardan korunma özgürlüğü Ağrılı, yaralanmalı durumlardan korunma ve hastalıklarda hızlı bir tanı - sağaltım olanaklarına sahip olmaları gerekir. 4- Normal davranışlarını ifade etme özgürlüğü Hayvanlar, türlerine özgü davranışları sergileyebilmeliler. Örneğin; kedilerin avlanma içgüdüleri karşılanmalı (oyunla, interaktif oyuncaklar), tırmalama davranışını yapabilmeli. Köpekler; eşeleme, havlama vb. davranışlarını rahatça sergileyebilmelidirler. 5- Korku ve sıkıntıdan kurtulma özgürlüğü Hayvanların zihinsel olarak da acı çekmeme hakları - özgürlükleri vardır. Zihinsel acı fiziksel acıya oranla daha travmatiktir. İnsan - hayvan arasındaki ilişkide, korkunun yeri olmamalıdır. Yani hayvanlar; evde, sokakta, barınakta, tedavilerinde korkudan ve kaygıdan uzak tutulmalı, buna uygun yaklaşımlar sergilenmelidir.

Yasanın paydaşı veteriner hekimler, son durumu bilmiyoruz

Yukarıda sıralanan hayvan refahının 5 temel özgürlüğü bizim de ülke olarak kabul ettiğimiz bir konudur. Yakında TBMM’de yasalaşması beklenen “Hayvanları Koruma Kanunu” ile hayvan refahına ne kadar önem verdiğimizi göreceğiz. Böyle ifade ediyorum çünkü; yasanın önemli bir paydaşı olan biz veteriner hekimler, yasanın içeriği ve son durumunu bilmemekteyiz.   Mevcut yasada “yasaklı ırklar“ diye bir kavram var. Bunun yaptırımları hem hayvan refahına hem de insan vicdanına aykırıdır. Bu kapsama giren köpek ırkları tespit edilirse; köpek, insan ailesinden alınarak, yaşam boyu müebbet hapse çarptırılır (barınağa konur) ve aile yüklü bir para cezası öder. “Yasaklı” ve/veya “sınırlandırılmış ırk” kavramı bir çok ülkede vardır. Örneğin; Almanya bizim Kangal’ımızı bu grupta değerlendirir. Böyle ırkların sahiplenilme ve bakılma koşullarını, hayvan refahını da dikkate alarak kurala bağlamışlardır.

Yönetmeliklerde konu açık ve net belirtilmelidir

“Tehlikeli” olarak sınıflandırılan köpek ırkları, (bir köpeğin tehlikeli olması insan eli ile olur) nasıl sahiplenilecek, nasıl beslenecek ve nasıl bakılacak konuları açık ve net bir şekilde yasanın uygulama yönetmeliklerinde belirtilmelidir. Bu amaçla şunların yapılması yerinde olacaktır: 1- “Tehlikeli” olarak ifade edilecek ırkların belirlenmesi için, konunun uzmanı sahadan kişilerle yine konu ile ilgili bilim insanlarından bir kurul oluşturulmalıdır. 2- Bütün üretimler mutlaka denetlenmeli, kayıt altına alınmalı ve agresyonu olan köpekler üretilmemeleri için kısırlaştırılmalıdır. Bu kararı davranış konusunda bilgi sahibi veteriner hekim vermelidir. 3- Tehlikeli olarak belirlenen köpekleri sahiplenmek isteyenler, özel izinle bunu yapabilmelidir. Sahiplendiği köpeği, pozitif koşullandırma sistemlerinin uygulandığı bir  eğitim programına yollamalı, eğitim aldırdığını belgelendirmelidir. 4- Sokakta gezdirme kayışı ve ağızlık takılı halde dolaştırılmaları sağlanmalıdır. Ağızlık, köpeklerin çoğunda kullanılmalı ve köpekler buna alıştırılmalıdır. (Ağızlık takan her köpek saldırgan, tehlikeli değildir. Ağızlık; köpekleri ve insanları güvende tutmaya yardım eder. Ağızlık takan köpek, gıda olmayan şeyleri yiyerek zehirlenme riskinden uzak kalır, gereksiz sinirlenmeler sonucu oluşabilecek saldırıları engellenir, güvenli sağlık hizmeti almalarına katkı sağlar. Bu nedenlerden dolayı bütün köpekler ağızlık kullanmaya alıştırılmalıdır.)

Köpek sahiplenecek kişiler eğitimden geçirilmeli

5- Köpek sahiplenecek kişiler, bakım, besleme, davranışlar konusunda eğitimden geçirilmeli. (Yürürlükteki mevzuat, köpek satacak kişiye eğitim zorunluluğu koymuş, alacak kişi için de neden olmasın?) Bir canlının sorumluluğunu almak o kadar kolay olmamalı. Basit bir cihazın bile kullanım kılavuzu var. Ortalama 15 yıl yaşayacak, bizden başka kimsesi olmayan bu canların, iyi koşullarda ve çevre ile uyumlu yaşayabilmeleri için ebeveynlerin eğitilmeleri şarttır. Yeni yasa ile barınaklarda yaşam boyu tutukluluk halinde olan “yasaklı ırk” köpekler  (ki bunların gerçekten o ırklardan veya melezleri oldukları tartışılır) yukarıdaki koşullar sağlanırsa ailelerine verilmelidirler. Unutmayalım ki; hayvan hakları ve hayvan refahının artması, insan hakları ve refahının da artması anlamına gelir. Bu amaç için hep birlikte olalım...  
Editör: Ömür Ünver