Koronavirüsü yenen 52 yaşındaki Metin Çuhadar'ın sol gözü iki ay sonra görmemeye başladı. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özdemir, koronavirüse bağlı olarak göz damarlarında tıkanıklık meydana geldiği için Çuhadar'ın sol gözünün görme yetisini kaybettiğini söyledi.

KSÜ Tıp Fakültesi Kütüphanesi sorumlusu öğretim görevlisi Metin Çuhadar, Kasım ayında koronavirüse yakalandı. Tedavinin ardından sağlığına kavuşarak, tekrar işine dönen Çuhadar'ın 2 ay sonra sol gözü görme yetisini kaybetti. Görev yaptığı fakültenin göz polikliniğine müracaat eden Çuhadar'ı muayene eden KSÜ Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özdemir, Çuhadar'ın geçirdiği korona virüsün göz damarlarında tıkanıklığa neden olduğunu, bu nedenle de görme yetisini kaybettiğini belirledi. Koronavirüsü rahat atlattığını, tedavi süresince doktorun tüm uyarılarına uyup, verilen ilaçları kullandığını söyleyen Çuhadar, daha önce gözüyle ilgili hiçbir rahatsızlık yaşamadığını, ancak sol gözünün birden karardığını anlattı: "Koronavirüse Kasım ayının başında yakalandım. 15 gün karantinada kaldık. 3 Şubat'ta gözümde güneş ışığı gibi bir şeyler parladı. İkinci gün görme kaybı başladı. Sonra KSÜ Tıp Fakültesi Göz Polikliniği'ne muayeneye geldim, damar tıkanıklığı teşhisi koydular ve oksijen tedavisine yönlendirdiler beni. 20 seans almama rağmen açılmadı, tekrar geldim ve düzelmeyeceğini öğrendik. Göz kapandı tamamen. Görme kaybının Covid'in kanı koyulaştırmasından dolayı pıhtı atmasından, göz damarlarının tıkaması nedeniyle olduğunu biliyoruz. Koronavirüsten dolayı başıma böyle bir şeyin geleceği hiç aklıma gelmezdi. Çünkü korona virüsü çok hafif atlattım, neredeyse nezle gibiydi, grip gibi bile değildi. Ama sonuçta böyle bir vakayla karşılaştık. Ağrı acı olmadı, sadece gözde görme kaybı oldu, 2 gün içinde tamamen gitti."

"Virüsün yol açtığı embolilerden dolayı gözdeki damarlar tıkanıyor"

Prof. Dr. Gökhan Özdemir ise, korona virüsün tüm vücutta emboliler (damar tıkanıklığı) oluşturarak tüm damarları tıkadığını ve buna bağlı olarak da tahribat meydana geldiğini söyledi. Korona virüsün gözde pek çok dokuyu etkileyebilen bir hastalık olduğunu kaydeden Özdemir, şöyle devam etti: "Hastamız, tam görme kaybından yakınıyordu. Yaklaşık 2 ay öncesinden Covid'i geçirmiş, atlatmış ve iyileştikten bir ay sonra bir gözünde kalıcı görme kaybıyla karşımıza çıktı. Hastayı muayene ettiğimizde bir gözünü besleyen arterde, santral retinal arterinde tıkanıklık ve buna bağlı olarak kalıcı görme kaybını fark ettik. Covid, vücuttaki tüm organları etkileyip zarar verdiği gibi gözlere de zarar verebilir ve genellikle de verdiği zarar damar tıkanıklığı yüzünden oluyor. Virüsün yol açtığı kardiyovasküler komplikasyonlar ve embolilerden dolayı gözdeki damarlar tıkanıyor. Çünkü bu virüsün insan metabolizmasına verdiği zarar, son derece komplike ve karmaşık. Bu, virüsün hastalık sürecinde sitokin fırtınası gibi pek çok olay söz konusu ve bu tür sitokin fırtınası gibi benzer olayların insan vücudunda emboli yapması söz konusu. Bu emboliler hangi organda olursa o organın dizfonksiyonu olarak karşımıza çıkabiliyor. Muhtemelen bu sitokin fırtınasına benzer olayların gözümüzdeki embolileri de tetiklediğini, varsaymak doğru olabilir. Ne yazık ki bu tablo, geri dönüşümsüz bir tablo. Bu korona virüsün yol açtığı arter tıkanıklığına bağlı geri dönüşümsüz ve kalıcı bir görme kaybına yol açıyor. Bu da hastalarımız için çok olumsuz bir durum."

"Hafif geçirseler dahi verilen ilaçları mutlaka kullansınlar"

Damarların, dokulara besin ve oksijen taşıdığını ve bu nedenle de hayati önem taşıdığını ifade eden Gökhan Özdemir, damalarda meydana gelebilecek emboli, yani tıkanma nedeniyle dokuların beslenemediğini, buna bağlı olarak da dokularda tahribat yaşandığına dikkat çekti. Gözlerdeki embolilerin daha mikro emboli olduğunu, bunun da gözdeki dokularda tahribat yaratarak görme kaybına yol açtığını belirten Özdemir, koronavirüs hastalarını da uyararak, "Koronavirüs tanısı alan hastalarımız, hastalığı ne kadar hafif geçirirlerse geçirsinler kendilerine verilen ilaçları kullansınlar. Çünkü bu ilaçlar, ileride bir takım komplikasyonların gerçekleşmesini engelleyecektir. Bazen hastalarımız 'Hastalığı çok ciddi geçirmiyorum, semptomlarım çok hafif o zaman bu ilacı yutmasam da olabilir' diye düşünebiliyorlar. Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değil. Ne kadar hafif geçirirlerse geçirsinler muhakkak hekimler tarafından kendilerine verilen ilaçları kullanmalarında fayda var" dedi.  
Editör: Ömür Ünver