Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabinede uzun zamandır beklenen değişiklikle ilgili düğmeye bastı. Daha önce birleştirilmesi nedeniyle hantallaştırılan bakanlıkların da bölünmesinin de ilk adımı atıldı. Böylece 3 bakanlıkta bakan değişikliği oldu. Kabine sayısı da 16’dan 17’ye çıktı. Görünen o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine revizyonunda 3’erli, 2’şerli yöntemler izleyecek. Ancak bu durum hem bütün bakanlarda, hem de bürokraside büyük sancıya yol açacak. Sırada ‘ben de var mıyım’ diye endişe ile bekleyen bakanlardaki ‘karın ağrısı’nı tahmin edemezsiniz. Bürokrasi ise işlerin yürütülmesi için imza atmaktan imtina edecek. 25 yılı geçen mesleki süremde bürokrasinin olayları okuma şekli konusunda bir fikir vermek adına duyduğum en çok soru, ‘bizim bakan gidecek mi’ olmuştu. Bu düşünce ile hareket eden bürokrat, işi ile ilgili attığı imzanın gelecek olan bakan tarafından onaylanıp onaylanmadığı endişesini maalesef yaşıyor. Şimdi kafalarda; birleştirilmesi nedeniyle hantallaştırılan ve işleri hızlı yürümesini bırakın, iyice ağırlaşan diğer bakanlıklarda da bir bölünme olacak mı? sorusu var. 9 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yeni uyum kararnamesiyle bakanlıkların teşkilat yasaları lağvedilmişti. KHK ile Çalışma Bakanlığı ile Aile Bakanlığı birleştirilmişti. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı adıyla birleşti. Hazine Müsteşarlığı ile Maliye Bakanlığı birleştirilerek Maliye ve Hazine Bakanlığı olarak oluşturuldu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı da birleştirilerek, Tarım ve Orman Bakanlığı haline getirildi. ‘Devlette memur olmak’ tek hedefinin yaşandığı ülkemizde, zaten sayıları 5 milyona ulaşmış olan bakanlıklar yeterince hantallaşmıştı. Bir de bu hantallaşmış bakanlıklar birleştirilerek, katmerli bir hantallık oluşturulmuştu. Geçen yaklaşık 3 yıllık sürede hantal bakanlıkların çalıştırılmasının imkansızlığı anlaşıldı. Ülke zaman kaybetti. Şimdi ‘hantal bakanlık’ hatasının ilkinden vazgeçildi. Bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle, bakanların istifa etmesine gerek kalmadan, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yeniden eski haline getirildi.  Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adını aldı. Eski Turizm Bakanlarından Atilla Koç’un kızı Zehra Zümrüt Selçuk, Aile Bakanı görevinden alındı. Yerine geçtiğimiz aylarda AK Parti MKYK’ya giren Avukat Derya Yanık getirildi.

Hem Bahçeli’ye hem Davutoğlu’na danışmanlık

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adını yeniden alan bakanlığa da Prof. Dr. Vedat Bilgin getirildi. Bilgin’in ilginç bir siyasi geçmişi var. Akşam gazetesinde yazıları ile de biliniyor. AK Parti 26’ncı dönem milletvekiliydi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de başdanışmanlığını yaptı. Eski MHP Merkez Yönetim Kurulu Üyesi de olan Prof. Dr. Vedat Bilgin, 2014 yılında dönemin Başbakan’ı Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanı oldu. 2010 yılında MHP Genel Başkanlığı başdanışmanlığından ve MHP Merkez Yönetim Kurulu Üyeliğinden istifa eden Vedat Bilgin, “Kürt Açılımı” sürecinde, toplumu ikna etmek için 2013 yılında kurulan“Akil İnsanlar Heyeti”nde de yer aldı.

Bakanlığına şirketinden dezenfektan sattı

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’i ise geçtiğimiz haftalarda eşi üzerinden bakanlığa alınan tutarı 9 milyon lirayı bulduğu iddia edilen dezenfektan alımı yaktı. Kendince bakanlığın zarar etmemesi için en ucuz şekilde eşi ile ortaklığı bulunan şirket üzerinden alımın yapıldığını söylese de Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların akibeti ile ilgili toplumda yaşanan travmaya bir yenisine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tahammül edemeyeceği belliydi. Resmi Gazete’deki ifadeyle Erdoğan Ruhsar Pekcan’ı görevden aldı.

Mehmet Muş gözde prenslerden

Ruhsar Pekcan’ın yerine Ak Parti İstanbul milletvekili Mehmet Muş getirildi. Yeni kabinenin ağırlıklı olarak dışarıdan iş dünyasından oluşturulması nedeniyle AK Parti’de milletvekilleri ile bakanlar arasında siyasi diyalogun da azaldığı eleştirilerinin de önüne geçilmesi Muş’un atanması ile amaçlanıyor. Çünkü Muş, partinin birçok kanalında görev almasının yanı sıra, TBMM’de de Grup Başkanvekilliği ile de biliniyor. AK Parti Halkla İlişkiler Başkan Yardımcılığı ve Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. 24, 25 ve 26. Dönemde İstanbul Milletvekili seçildi. Dışişleri Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonu, AB Uyum Komisyonu, NATO Parlamenter Asemblesi (NATOPA) Türk Grubu ve AK Parti MKYK Üyesi olarak görev yaptı.

Maliye ve Hazine bölünmesine gerek kalmadı

Maliye Bakanlığı 2018 yılına kadar bütçenin hazırlandığı bir bakanlıkta. Hazine ise Müsteşarlık seviyesinde idi. İki kurum birleştirerek Hazine ve Maliye Bakanlığına dönüştürüldü. Şimdi bu iki kurumun da bölünüp bölünmeyeceği merak ediliyor. Ancak, bu konularda her iki kurumda da uzun yıllardır görev yapan bürokratlar “Eskiden bütçe Maliye Bakanlığında iken Hazine Müsteşarlığı ile koordineli şekilde hareket edilmesi gibi bir durum vardı. Müsteşarlık doğrudan Başbakanlığa bağlıydı. O tarihlerde iki kurumun birleştirilmesi daha doğruydu, ancak yapılmadı. Şimdi bütçenin düzenlenmesi ve kurum ve kuruluşlara dağıtılması görevi artık Maliye Bakanlığı kısmında bulunmuyor. Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı oluşturuldu. Orada hazırlanıyor. Bu nedenle Hazine ve Maliye Bakanlığının yeniden ayrıştırılmasının bir anlamı yok” şeklinde görüşlerini dile getiriyorlar.
Editör: Ömür Ünver