TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Bazı bankaların yüzde 25-30’ler seviyesinde, hatta Kredili Mevduat Hesaplarına 35 civarında kredi faizleri uyguladıklarını duyuyoruz. Ülkemiz ekonomisini büyütecek, üretim-yatırım-istihdamı ve ihracatı artıracaksak, hepimiz elimizi taşın altına koymalı ve fedakarlık yapmalıyız. Feda reel sektörde, kar mali sektörde, şeklinde bir paylaşım olamaz. Bankalarımızın artık daha vicdanlı davranmasını bekliyoruz" dedi.

  Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Müşterek Konsey Toplantısı, Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un da katılımıyla yapıldı. Toplantının açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,  ilk dokuz ayda ekonomik büyümenin yüzde 12’yi geçtiğini belirterek, özetle şunları kaydetti: "Senenin tamamında da inşallah çift haneli büyümeye ulaşacağız. İhracat hacminde rekor seviyeleri yakaladık. Yıllık bazda 220 milyar doların üzerine çıktık. Turizm, müteahhitlik ve lojistik gibi hizmet sektörlerimizin döviz girdisinde de geçen sene 35 milyar dolar iken, ekim ayı itibariyle yıllık 53 milyar doları bulduk. Yine son dönemde Türk Lirasında yaşanan olağandışı değer kaybının büyük ölçüde geri alınmış olmasını olumlu buluyor ve piyasalarda istikrarın teminine yönelik her adımı destekliyoruz. Yüksek faiz yükünden kurtulmanın yanı sıra, mali piyasalarda istikrar ve öngörülebilirlik sağlanmasının, ekonominin büyüme sürecine büyük destek olacağına inanıyoruz. Ayrıca kamuda bekleyen özel sektör alacaklarının ödenmesine yönelik, olumlu ve somut adımlar başladığını da memnuniyetle takip ediyoruz.

'Bankalarımızın artık daha vicdanlı davranmasını bekliyoruz'

Tüm bu gelişmeler, reel sektördeki moralleri yükseltmekte, çalışma şevkimizi artırmaktadır. Elbette bazı konularda da sıkıntılar sürüyor. Özellikle bazı bankalarımızın, merkez bankasından fonlama maliyetleri yüzde 14’e düşmesine rağmen, son günlerde kredi faizlerini olağan üstü şekilde artırdıklarını görüyoruz. Bazı bankaların yüzde 25-30’ler seviyesinde, hatta Kredili Mevduat Hesaplarına 35 civarında kredi faizleri uyguladıklarını duyuyoruz. Ülkemiz ekonomisini büyütecek, üretim-yatırım-istihdamı ve ihracatı artıracaksak, hepimiz elimizi taşın altına koymalı ve fedakarlık yapmalıyız. Feda reel sektörde, kar mali sektörde, şeklinde bir paylaşım olamaz. Bankalarımızın artık daha vicdanlı davranmasını bekliyoruz. Öte taraftan başta hizmetler ve ticaret kesimi olmak üzere, salgından en fazla olumsuz etkilenen ve büyümeden yeteri kadar pay alamayan sektörlerimiz için destek adımlarının sürdürülmesinin de faydalı olacağına inanıyoruz. Güçlü büyümeyi sürdürebilmek için, kredi faizlerinde ve enflasyonda düşüş, döviz kurlarında istikrar sağlanması gerektiğini ve geçmişte yaptığımız gibi, yine bunun başarılabileceğini de düşünüyoruz. Piyasalarda istikrarının teminiyle birlikte, finansman maliyetlerinin de kalıcı bir şekilde düşürülebileceğini öngörüyoruz.

'Ortak akılla bu süreçte kazanan ülkeler arasında konumlanmalıyız'

Yapılan analizlere göre, 2022 yılında küresel ticaret hacmi 22 trilyon dolar olarak gerçekleşebilir. Bizim de buradaki payımızı artırmamızla birlikte, seneye ihracatta yeni bir rekor daha kırmamız mümkün olabilir. ABD ve AB'nin Asya'ya bağımlı kaynak tedariki modelini değiştirme isteği, Türkiye'yi küresel tedarik zincirinde öne çıkararak, ‘güvenilir tedarikçi ülke' konumuna hızla taşıyabilir. Bunun için, bir yandan istikrarı güçlendirmeye dönük adımları atarken, bir yandan da 2022 ve sonrasında, sürdürülebilir büyümeye ve katma değeri yüksek üretim ve ihracata dönük planlamaları yapmamız gerekiyor. Küresel tedarik zincirinde yaşanan dönüşümün yanı sıra, yeşil mutabakat ve iklim değişikliği çerçevesinde atılan adımlar da, önemli fırsatları ve tehditleri içinde barındırıyor. Bizim de Türkiye olarak, bu yeni dönemde ülkemizi ve iş dünyamızı iyi konumlayabilmemiz için, gereken adımları hızla atmamız lazım. Bunun için de kamu-özel sektör diyaloğunu daha da sıklaştırmalı, ortak akılla bu süreçte kazanan ülkeler arasında konumlanmalıyız. "

'Küresel ihracattaki payımız arttı'

Bakanlık olarak, ticari hayata ilişkin tüm süreçlerde iş dünyasıyla istişareye büyük önem verdiklerine işaret eden Ticaret Bakanı Mehmet Muş da, bu istişareler esnasında gelen talepleri hızla değerlendirip sonuçlandırmaya çalıştıklarını söyledi. Muş, Covid-19 salgınının yarattığı olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisinin 2021 yılında yüksek büyüme oranları yakalamayı başardığını hatırlatarak, "Gerçekleşen yüksek oranlı büyümenin yüzde 92'si net ihracatımızdan kaynaklanmış ve 2021 yılında ekonomik büyümemizde imalat sanayisi ve ihracatın payının ağırlık kazanmasıyla küresel ihracattaki payımız artmıştır." diye konuştu. Kendilerinin de Bakanlık olarak ihracatçılara destek olmak amacıyla yeni vizyon ve stratejiler ortaya koyduklarını vurgulayan Muş, şöyle devam etti: "Bu kapsamda, küresel ekonominin yaklaşık üçte ikisini oluşturan 18 uzak ülkeye ihracatımızı artırmak amacıyla 'Uzak Ülkelere İhracatın Artırılması Stratejisi'ni hayata geçiriyoruz. Ayrıca, gerek bahse konu stratejimiz gerekse e-ihracat alanında devam eden diğer çalışmalarımızı destekleyecek olan Yurt Dışı Lojistik Merkezleri Projemizde de sona yaklaşmış bulunuyoruz."

2022'de ihracatçılara 5,2 milyar lira destek verilecek

Muş, mal ihracatına yönelik mevcut destekleri sürdürerek bu yıl 7 bin 200'ün üzerinde firmaya destek ödemesi yaptıkları bilgisini vererek, "2022 yılı için ihracatçılarımıza ayırdığımız destek bütçesi 5,2 milyar liradır. İnşallah, pandeminin etkilerinin azalmasıyla ihracatçılarımız daha fazla faaliyet gerçekleştirecek, biz de onları daha çok destekleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. Bilişim ve yazılım sektörlerine yönelik e-Turquality Programı'nın hazırlıklarını tamamladıklarını aktaran Muş, İhracatı Geliştirme AŞ'nin (İGE) faaliyete geçmesiyle ihracatçılar için büyük bir finansman imkanı tesis etmiş olacaklarını dile getirdi.

Muş, özellikle son dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranının yükselişte olduğunu ve bu doğrultuda cari işlemler dengesinde daha olumlu seyir izlendiğini belirterek, "Bakanlık olarak nihai hedefimizin, dış ticaretimizin olumlu gidişatını sürdürmek ve cari açık sorununu ülkemizin gündeminden ebediyen çıkarmak olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum." ifadelerini kullandı.

Yıl sonuna yaklaşırken dış ticarette de eski bir dönemi kapatıp yenisini açmanın eşiğinde olduklarına dikkati çeken Muş, şunları söyledi: "Türkiye ihracatta önemli bir değişimin ve dönüşümün eşiğindedir. Uzun zamandır aşamadığımız bir seviyeyi çok şükür bu yıl aştık. Önümüzdeki hafta Sayın Cumhurbaşkanımız ihracatta ulaştığımız büyük rekoru açıklayacaktır. Türkiye ekonomisi, 2022 yılında ve devamında da ihracatla büyümeye devam edecektir. Yeter ki felaket tellallığı yaparak karamsar bir tablo çizenlere fırsat vermeyelim. Yeter ki kriz ortamı oluşturmaya çalışanların oyununa gelmeyelim. Siyasi saikle 'Bittik, battık' söylemlerine imkan tanımayalım. Kriz çığırtkanlarının değirmenine su taşımayalım. Türkiye'ye ve onun potansiyeline güvenelim. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bu ülke istikrarlı ve öngörülebilir bir ülkedir."

"Elimizi taşın altına birlikte koyalım"

Bakan Muş, son 20 yılda atılan adımlarla ekonomide istikrar ve öngörülebilirliğin temini konusunda yakalanan seviyeye işaret ederek, "Bunun korunması ve sürdürülebilmesi için hükümet olarak çalışmaya devam edeceğiz. Burada siz iş dünyası temsilcilerinden de kurdaki dalgalanmanın bertaraf edilmesinden sonra ekonomide yakalanan bu olumlu havanın devamı için destek bekliyoruz. Hepimiz aynı gemideyiz. Ülkemizin geleceği için elimizi taşın altına birlikte koymalıyız." dedi. Türkiye'nin serbest piyasa ekonomisine sahip bulunduğunu ancak serbest piyasanın kuralsız ve sınırsız bir piyasa sistemi olmadığını vurgulayan Muş, şöyle konuştu: "Serbest piyasanın kuralları bulunmaktadır. Elbette serbest piyasada fiyatlar arz ve talep dengesiyle belirlenir ancak son dönemde arz-talep dengesiyle uyuşmayan ve serbest rekabete aykırı fiyat hareketleri gözlemlenmektedir. Bu tür serbest piyasayı bozucu, arz ve talep dengesiyle açıklanamayacak fiyat hareketlerini devlet olarak yakından takip ediyoruz. Ticari hayattaki kurallara aykırı hareket etmek suretiyle tüketicilerimizin mağdur olmasına neden olan kişilerle ilgili her türlü tedbiri alıyoruz. Bu noktada, üretim ve tedarik zincirinin her halkasında devlet olarak tüketicilerimizi koruyacak adımlarımızı atıyoruz."

"Denetimlere devam edeceğiz"

Muş, gıda fiyatlarında gözlenen yüksek artışlara değinerek, "Evet, kur farklılıklarından kaynaklı bir maliyet artışı olmuştu ancak son süreçte kurlarda bir gevşeme gerçekleşti. Bunun sonucu olarak da vatandaşlarımızda fiyatların inmesi yönünde haklı bir beklenti oluşmuştur. Bu beklentinin karşılık bulmasını bekliyor, süreci yakından takip ettiğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bakanlık olarak, perakende satış noktaları başta olmak üzere tedarik zincirinin tüm aşamalarına yönelik 81 ilde denetimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki süreçte de bu denetimlerimize devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. Covid-19 sürecinde tacir ve sanayicileri ekonomik olarak rahatlatmak amacıyla pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini hatırlatan Muş, şunları kaydetti: "Bunlardan biri de bu yıl sonuna kadar üyelerin oda ve borsalara olan borçlarından kaynaklanan icra takiplerinin durdurulmasıydı. Gelinen noktada, biz bu sürenin 2 yıl daha uzatılmasını hedefliyoruz. Bu konuya ilişkin kanun teklifinin en kısa sürede TBMM Genel Kuruluna gelmesini beklediğimizi belirtmek isterim. Bakanlık olarak, e-ticaret alanında küçük esnafımız dahil KOBİ'lerimizin rekabete yönelik kaygılarını ortadan kaldırmak üzere gerekli hukuki ve idari tedbirlerin alınması noktasında tüm imkan ve araçlarımızı sahaya sürmeye devam edeceğiz."
Editör: Ömür Ünver