Uluslararası Göç Konferansı'nın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD eski Başkanı Obama'nın Kobani'deki Kürtler için destek istediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir programı kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Sabancı Kültür Sarayı'nda yapılan 'Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi' konulu konferansa katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile geldiği konferansa, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Binali Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu İzmir milletvekilleri ve akademisyenler katıldı.

Mazlumların botları kasten batırıldı

Konferansın mültecilerin statüsü hakkında Cenevre sözleşmesinin 70’inci yıl dönümünde tertiplenmesinin buluşmaya ayrı bir anlam kattığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Burada dillendirilecek görüşler, göçün sebepleriyle siyasi, kültürel ve ekonomik etkileri üzerine bizleri yeniden düşünmeye sevk edecek. Göç konusu son yıllarda küresel bir mesele oldu. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insan hareketliliğini yaşıyoruz. Her sene milyonlarca insan savaştan, iç çatışmadan, terör ve yoksulluk gibi sebeplerle evlerini terk ediyor. Dünya genelinde göçmenlerin sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen kişilerin sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı ise 26 milyona yaklaştı.

Dünya nüfusunun yüzde 3'ü göçmen

Dünya nüfusunun yüzde 3'ü göçmen olarak hayatını sürdürüyor. Bu insan hareketliliğinde zaman zaman içimizi acıtan manzaralar var. Güvenli bir gelecek kurma hayaliyle çıkılan yolculuklar kimi zaman felaketle neticeleniyor. Çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen hayatını kaybetti. Aylan bebek başta olmak üzere Ege'de yaşanan insani dramları unutmadık. Büyük hayallerle çıktıkları yolculuklarda mazlumların botları kasten batırıldı. İnsanlık sadece Akdeniz'de değil, Ege'de, Meriç'te sınıfta kaldı. Göçmenlerin güvenli yaşam hayalleri sulara gömüldü. Sadece 2020 yılında Ege'de 9 bine yakın geri itme vakası yaşandı. Avrupa'ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun nerede olduğu bilinmiyor. Bu meselede asıl yükü taşıyan gelişmekte olan ülkelerdir. Dünyadaki mülteci nüfusunun yüzde 85'ine zengin devletler değil, imkanları kısıtlı ülkeler ev sahipliği yapıyor.

Türkiye 4 milyonu bulan sığınmacıya ev sahipliği yaptı

"2020 yılında dünyada 3’üncü ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece 39 bin 500'ü 25 batı ülkesine yerleştirildiği.  Türkiye ise sayıları 4 milyonu bulan sığınmacıya ev sahipliği yaptı. Türkiye'ye sınırlarını açması konusunda tavsiye verenler, bu süreçte mültecilere sırtını dönmüştür. Hak ihlallerine ortak olmuştur. Türkiye, kıtaların ve kültürlerin kavşağında olan bir ülke olarak göç olgusuna yabancı değil. Asırlardır insan hareketliliğinin merkezinde yer alıyoruz. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere son 500 yılda baskı gören, inancı, rengi dolayısıyla ayrımcılığa uğrayanlara biz kapılarımızı açtık. Biz 'Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumları asla vermem' diyen bir devlet geleneğine sahibiz. Kafkasya'daki kardeşlerimiz de Balkanlardaki soydaşlarımız da hep bizim topraklarımıza sığındı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa'daki Türk diplomatlar yüzlerce mazlumu soykırımdan kurtardı. Irak'tan kaçan yüzbinlerce Kürt'e, biz kapımızı açtık. Soydaşlarımızı biz bağrımıza bastık. Tarih boyunca zulme ve katliama uğrayan herkese şefkatli olduk.

Obama bir gece şahsımı aradı...

Suriye'deki çatışmalar başladığından beri, maddi imkanları katbekat bizden fazla olanlar, mültecileri toplama kamplarına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık. Sayın Obama bir gece şahsımı aradı ve Kobani'deki Kürtlerin zor durumda olduğunu, bu konuda kapılarımızı açmak için destek istedi. Bana, 'Bu insanlar ölümle şu anda karşı karşıya, biz gerekirse uçaklarla mühimmat indireceğiz' dedi. Bu operasyona ben katılamam çünkü bu operasyonun ötesinde ciddi bir savaş var. O olayla birlikte binlerce, on binlerce Kürt kardeşimiz öldü. Biz buna rağmen kapılarımızı açtık. On binlerce Kobanili hala bizim ülkemizde. Halep'teki kardeşlerimize biz sahip çıktık. Farklı inançtan insana kapılarımızı açtık.

Bu nasıl NATO'da ittifak iki ülke?

Suriye'nin kuzeyinde ABD'li bir general, 'Biz şu anda PKK, YPG, PYD ile beraberiz' diyor. Bu nasıl NATO'da ittifak iki ülke? Bunların derdi başka, hala terörle beraberler. Biz de teröristlerle mücadeleyi sürdürüyoruz. Dostlar dostluğunu icra ederse, biz de gönlümüzü açarız. Yoksa bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra onu yaparız. Mağdurlara kendi vatandaşımıza verdiğimiz hizmeti verdik. Bunları çıkar hesabı ya da reklam için değil inancımız, imanımız gereği yaptık. Bize verilen sözlerin tutulmadığını gördük. Bilinen bazı liderler, isim vermeyeceğim. 'İdlib'de briket konutlar yapalım' dedik. 'Ne kadar yaparsınız' diye sorduğumuzda '50- 100 bin konut yapalım bir kısmını siz üstlenin' dedik. Sözlerini yerine getirmediler. Biz 52 bin briket konut yaptık. İstedik ki artık çadırlarda yaşamasınlar. AB, Yunanistan'a 100 bin sığınmacı için 3 milyar Euro ile destek verirken, Türkiye'dekiler için ellerini taşın altına koymadı. 18 Mart mutabakatıyla 6 milyar euro hala tam olarak gönderilmedi. Uluslararası basın bile bu gerçeği gördü."

O botları şişleyenlerin kim olduğunu biliyorsunuz

Göçmenlerin botlarını batırmanın çare olmadığını gördük. Nitelikli insanları alıp ihtiyaç sahiplerine kapıları kapatmak ahlaki değil. Bunlar yeni göç dalgalarının oluşmasına neden olur. Göç meselesinin üstesinden İslam karşıtlığının körüklenmesi suretiyle gelineceğini düşünmek yanılgıdır. Gelir adaletsizliğinin bu derece keskinleştiği bir düzende göçü tamamen bitirmek mümkün değil. Pandemi göçmenlerin sıkıntılarını artırdı. Asıl yüzleşilmesi gereken, göçü besleyen sorunlardır. Bu yüzleşmeye asıl insani bir mesele olduğunu kabul ederek başlayabiliriz. Her göç yeni bir buluşmadır. Dini, dili, kültürü farklı insanların kucaklaşmasıdır. Göçmenlerin gittikleri ülkelere katkılarını görmeliyiz. Ülkemizden göç edenler bilimden, sanata, teknolojiye kadar her alanda insanlığa katkı veriyor. Aynı şekilde bize gelenler arasında mühendis, hukukçu ya da doktorlar var. Bunlardan birçok yerde istifade ediyoruz. Asırlardır göç alan bir ülke olarak göç olgusuna yalnızca güvenlikçi pencereden bakmıyoruz. Dünyadaki iyi, başarılı örneklerden istifade ediyoruz. İçe kapanarak değil, dışa açılarak yarının büyük Türkiye'sini inşa edeceğimizin farkındayız. Türkiye'ye gelmek isteyen yatırımcılara gereken kolaylığı göstereceğiz." Konferans süresince ortaya koyulacak fikirlerin yeni ufuklar çizeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O botları şişleyenlerin kim olduğunu siz biliyorsunuz. Komşu Yunanistan o savunmasız insanları, o denizin sularında öldürdüğünü biliyorsunuz. Bu gerçekleri anlatıyoruz. Bir kulaktan giriyor, öbür kulaktan çıkıyor ama anlatmaya devam edeceğiz" dedi. Günün anısına Prof. Dr.  Nükhet Hotar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından hazırlanan geleneksel hediyeyi takdim etti. Aile fotoğrafının çekilmesinin ardından Erdoğan, salondan ayrıldı.  
Editör: Ömür Ünver