Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay "Para ve maliye politikalarımızı arz yönlü yapısal politikalarımızla, verimlilik artışıyla destekleyerek, enflasyonu tek haneye indirmeye kararlıyız" dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin sunumunu yaptı. Oktay "Enflasyonu belirleyen en önemli faktörlerden biri olan enerji girdilerinde ve emtia fiyatlarında yaşanan olağandışı gelişmelerin etkisiyle dünya genelinde beklentilerin üzerinde ve rekor seviyede bir fiyat artışı izlenmektedir. Söz konusu küresel eğilime rağmen, para ve maliye politikalarımızı arz yönlü yapısal politikalarımızla ve verimlilik artışı kanalıyla destekleyerek, enflasyonu tekrar tek hanelere indirmeye kararlıyız." dedi 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 15 Ekim 2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulduğunu belirten Oktay, "Bugün ise Gazi Meclisimizde, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerine başlamış bulunuyoruz" dedi Fuat Oktay'ın sunumunda özetle şöyle denildi: Oktay, "2022 yılı bütçemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişimizin ardından hazırladığımız dördüncü bütçemizdir. Bütçe teklifimizin temel misyonu; 2053’e giden yolda tüm sektör ve alanları kapsayan, sağlam, sürdürülebilir ve şeffaf bir mali sıçrama zemini oluşturmaktır. Amacı; küresel salgına da bağlı olarak dengelerin yeniden şekillendiği bir konjonktürde, Türkiye ekonomisinin güçlü bir biçimde yükselişini sürdürmesi ve halkımızın refahının artmasıdır. Çalışmamız; ülkemizin iç dinamiklerinin yanı sıra bölgesel ve küresel gelişmelerin ışığında; iklim değişikliği ve dijital dönüşümün etkileri de düşünülerek hazırlanmıştır. Bu anlamda yeşil kalkınma devrimi ve milli teknoloji hamlesini odağına alan bütçe çalışmamız, yenilikçi ve çevreci bir yapıdadır. 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz; Sanayi üretimi ve yükselen ihracatıyla atılım dönemine giren Türkiye ekonomisinin bütçesidir. Tam donanımlı hastanelerimizle ülkemizin her yerinde vatandaşımızın ayağına götürdüğümüz sağlık hizmetlerinin ve Kovid-19 gibi bir salgında dahi sendelemeyen kaliteli sağlık altyapımızın bütçesidir. Okullaşma oranından sınıf mevcuduna, eğitim materyallerinin kalitesinden uzaktan eğitim altyapısına, sahip olduğu potansiyelle pek çok ülkeden üstün konumda olan ve donanımlı nesiller yetiştiren Türk maarif geleneğinin ve eğitim sistemimizin bütçesidir." dedi

Küresel ekonomik görünüm

Küresel salgının etkileri, gelişmiş ekonomiler dahil olmak üzere tüm dünyada ciddi kapanma ve kısıtlama önlemlerini beraberinde getirdiğini söyleyen Oktay, "Alınan tedbirler ve aşıların geliştirilmesi neticesinde vaka sayıları düşmüş ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla dünya ekonomisi kısmi bir toparlanma sürecine girmiştir. Salgının başından itibaren gelişmiş ekonomilerin büyük çaplı genişletici para ve maliye politikalarını sürdürdükleri görülmüş, bu gelişmeler küresel ekonominin 2021 yılında göreli bir toparlanma eğilimine girmesinde belirleyici olmuştur. Ekonomik teşvik paketleri uygulamaya koyan ülkeler, ekonomilerini para veya maliye politikalarıyla desteklemeye çalışmışlardır. Ancak, salgın kaynaklı kapanma uygulamaları ve sosyal mesafe önlemleri ekonomileri olumsuz etkilemiştir. Bu anlamda salgından en çok etkilenen hizmetler sektörünün küresel düzeyde önemli bir istihdam kaynağı olması, işgücü piyasasındaki toparlanmanın üretimdeki toparlanma eğiliminin gerisinde kalmasına neden olmuştur. Salgının etkisi ile küresel büyümeye ilişkin tahminler de aşağı yönlü güncellenmiştir. Uluslararası Para Fonunun 2021 Yılı Ekim Ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporuna göre, 2020 yılında görülen yüzde 3,1’lik daralmanın ardından, dünya ekonomisinin 2021 yılında yüzde 5,9; 2022 yılında ise yüzde 4,9 büyümesi öngörülmektedir" ifadelerini kullandı Oktay, "Rapor’a göre 2020 yılında yüzde 4,5 daralan gelişmiş ülkelerin 2021 yılında yüzde 5,2; 2022 yılında ise yüzde 4,5 büyüyeceği tahmin edilmektedir. Küresel büyüme performansında ekonomiler arasında ayrışmanın devam etmesi beklenmektedir. Rapora göre, 2021 yılında, ABD’nin yüzde 6, Avro Bölgesi’nin ise yüzde 5 büyümesi beklenmektedir. 2022 yılında ise, bu bölgelerin sırasıyla yüzde 5,2 ve yüzde 4,3 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. 2020 yılında yüzde 2,1 daralan gelişmekte olan ekonomilerinin, 2021 yılında yüzde 6,4; 2022 yılında ise yüzde 5,1 oranında büyümesi beklenmektedir.

'Uluslararası ticaret yüzde 8.2 düştü'

2019 yılında yüzde 0,9 ile son yılların en düşük büyümesini kaydeden uluslararası ticaret, 2020 yılında yüzde 8,2 seviyesinde düşüş kaydetmiştir. 2021 yılında kapanma önlemlerinin hafifletilmesiyle, küresel aktivite ve ticarette ivmelenme görülmüş olup, uluslararası ticaretin yüzde 9,7 artış göstermesi beklenmektedir. Küresel ticaret hacminin 2022 yılında yüzde 6,7 artacağı tahmin edilmektedir. Salgın nedeniyle küresel tedarik zincirlerinin işleyişinde dünyanın ana tedarik merkezi olarak kabul edilen Doğu Asya ülkelerine olan bağımlılık sorgulanmaya başlanmıştır. Belirli bir merkez yerine, tedarik mesafelerini ve sürelerini kısaltacak yeni tedarik zinciri ağları ve alternatif üretim üsleri oluşturulması çalışmaları hızlanmıştır. Küresel ticarette toparlanma görülmekle birlikte, salgının küresel arz ve talep üzerindeki etkileri halen sürmektedir. Tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar, ara malı temininde yaşanan sıkıntılar üretim faaliyetlerini olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir. Arz ve talep arasındaki bu tür dengesizlikler fiyatlara olumsuz yansımaktadır Nitekim, 2021 yılındaki hızlı talep artışı ile birlikte, küresel ölçekte emtia fiyatları ile uluslararası navlun bedelleri artış göstermiştir. 15 Ekim 2021 itibarıyla, navlun fiyatları değişim oranı yüzde 229,3’e; emtia fiyatları değişim oranı ise yüzde 46,2’ye yükselmiştir. Küresel enflasyonun kalıcı olmasına bağlı olarak beklentilerin bozulmasının yanı sıra, gelişmiş ülke para politikalarının sıkılaşması durumunda küresel finansal koşullar çok daha kırılgan bir hale gelebilecektir."

Türkiye ekonomisinde görünüm

Salgına bağlı olarak 2020 yılının ikinci çeyreğinde ekonomik büyüme kesintiye uğradığı, ancak alınan etkili önlemlerle yılın ikinci yarısından itibaren ekonominin toparlamaya başladığını belirten Oktay, "Türkiye, salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 büyüme kaydederek G20 ülkeleri arasında Çin’den sonra en hızlı ve pozitif büyüyen ikinci ülke olmuştur. 2021 yılının ikinci çeyreğinde hız kazanan aşılamanın da etkisiyle ekonomimizdeki toparlanma süreci devam etmiştir. Yüzde 21,7 büyüme kaydettiğimiz 2021 yılının ikinci çeyereğinde G20 içerisinde en yüksek büyüme sıralamasında ikinci sırada yer aldık. Yılın ilk yarısında Türkiye ekonomisi yüzde 14,3 büyüme sağlamıştır. Bu dönemde özel tüketim yüzde 14,8 artarken, toplam sabit sermaye yatırımları yüzde 16,4 büyümüştür. Ayrıca, net mal ve hizmet ihracatının yılın ilk yarısında büyümeye katkısı 3,9 puan olmuştur. Yılın üçüncü çeyreği itibarıyla kısıtlayıcı önlemlerin kaldırılması normalleşme sürecine önemli katkı sağlamıştır. Son çeyrekte de ekonomide canlılığın devam ederek 2021 yılı genelinde ekonomimizin yüzde 9 büyümesi beklenmektedir. 2022 yılında ise ekonominin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergileyerek yüzde 5 büyümesi hedeflenmektedir."

'2020'de istihdam 2.8 puan geriledi'

Oktay, "Kovid-19 salgınının özellikle yılın ilk yarısındaki etkisiyle, 2020 yılı genelinde, önceki yıla göre istihdam 2,8 puan, işgücüne katılım oranı ise 3,6 puan gerilemiş; 2020 yılı işsizlik oranı ise yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Salgının işgücü piyasası üzerindeki etkilerinin azaltılması amacıyla kısa çalışma ödeneğinden fesih kısıtına pek çok tedbir uygulamaya konulmuştur. Bu tedbirlerin ve toparlanma sürecinin etkisiyle, salgının başta hizmetler sektörü olmak üzere istihdam ve işgücüne katılımda meydana getirdiği kayıplar telafi edilmiştir. 2021 yılı Ağustos ayı itibarıyla sanayi, inşaat ve hizmetler sektörlerinin tümünde istihdam, salgın öncesindeki düzeyinin üzerindedir. Yılın kalan döneminde ekonomik faaliyette beklenen olumlu görünümün katkısıyla istihdamın ve işgücüne katılımın artması sonucunda, yıl sonunda işsizlik oranının yüzde 12,6 düzeyinde olacağı tahmin edilmektedir. Önümüzdeki dönemde normalleşmenin ekonomik aktivite üzerindeki olumlu etkisinin yanı sıra, işgücü piyasasına yönelik yapısal dönüşüm adımlarının da hayata geçirilmesi, istihdam ve işgücüne katılımda iyileşme sağlayacaktır. Program döneminde, istihdamın yıllık ortalama 1 milyon 170 bin kişi artması ve işgücüne katılım oranlarındaki artışa rağmen, işsizlik oranının kademeli olarak gerileyerek program dönemi sonunda yüzde 10,9 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmektedir.

Enflasyon mesajı

Enflasyonu belirleyen en önemli faktörlerden biri olan enerji girdilerinde ve emtia fiyatlarında yaşanan olağandışı gelişmelerin etkisiyle dünya genelinde beklentilerin üzerinde ve rekor seviyede bir fiyat artışı izlendiğini söyleyen Oktay, "Söz konusu küresel eğilime rağmen, para ve maliye politikalarımızı arz yönlü yapısal politikalarımızla ve verimlilik artışı kanalıyla destekleyerek, enflasyonu tekrar tek hanelere indirmeye kararlıyız. Bu kapsamda uygulamakta olduğumuz politikalarla enflasyonun belirleyicilerinden olan enerji fiyatlarının enflasyona en az etki etmesini sağlıyoruz. Örneğin EUROSTART verilerine göre Avrupa’daki doğalgaz fiyatlarında son bir yılda 5 kata varan ciddi bir yükseliş yaşanmıştır. Dünya genelinde ise doğalgaz fiyatları geçen yılın aynı dönemine göre dolar bazında yüzde 89 oranında artış göstermiştir. İthal kömürün tonu 2020 yılında 50 dolar iken 4 katın üzerinde bir artışla 2021 Ekim ayında 270 doları görmüştür. Ülkemizde ise yenilenebilir enerji başta olmak üzere enerji alanında yaptığımız yatırımlar ve doğalgazda uzun vadeli kontratlara sahip olmamız, arz güvenliği ve fiyat değişimlerinde önemli avantaj sağlamakta, doğalgaz fiyat artışlarının bir kısmı bütçeden karşılanarak tüketiciye son derece sınırlı bir artış miktarı yansıtılmaktadır Örneğin fiyatlar reel olarak Bulgaristan’da yüzde 56,7, Yunanistan’da yüzde 54, Fransa’da yüzde 24,2, Avro Bölgesi’nde ise yüzde 11,7 yükseliş göstermiştir. Ülkemiz elektrik fiyatları Avrupa ülkelerinin elektrik fiyatlarının oldukça altında seyretmektedir. 2021 yılı ilk dokuz ay itibarıyla ülkemiz elektrik fiyat ortalaması megavat-saat başına 41 avro olup Almanya, Fransa ve İtalya’ya göre 30-40 avro daha düşük seviyededir. Küresel enerji piyasalarındaki anormal artışları göğüsleyerek vatandaşımıza yansıtmadık; bundan sonra da küresel eğilimlerin milletimize etkisini en asgari düzeyde tutmak için gayret göstermeye devam edeceğiz." dedi. 2022 bütçesinin temel özellikleri 2022 Yılı Bütçemiz; nitelikli istihdam oluşturan, ihracata dayalı, istikrarlı, dengeli ve gelir dağılımı adaletini gözeten bir büyüme yapısı oluşturma amacı doğrultusunda salgın sonrası toparlanma sürecinde büyüme potansiyelini arttırma, ülkemizin yeşil dönüşümünü ivmelendirme ve milli teknoloji hamlemiz çerçevesinde yenilikçiliği yaygınlaştırma hedeflerini desteklemektedir. Sürdürülebilir ve sağlıklı gelir kaynaklarının arttırılması için vergilemede adalet, eşitlik, öngörülebilirlik ve şeffaflık ilkeleri temelinde verginin tabana yayılması ve gönüllü uyumun artırılmasına yönelik çalışmalar 2022 yılı bütçesinde de sürdürülecektir. Bu dönemde, mali disipline kararlılıkla devam edilerek kaynakların verimli kullanılması sağlanacak ve tasarrufları arttıracak yapısal değişiklikler hayata geçirilecektir. 2021 yılı bütçesiyle birlikte hayata geçirilen performans esaslı program bütçe sistemi, paydaşlardan alınan geri dönüşler doğrultusunda geliştirilerek, çıktı ve sonuç odaklı bütçeleme yaklaşımının yaygınlaştırılması sağlanacaktır. Her bütçemizde olduğu gibi, 2022 yılı bütçemizde de yatırımlara ayrı bir önem veriyoruz."
Editör: Ömür Ünver