Pandemi sürecinde çocukların yaşadığı kaygı ve korkuları ağlayarak, öfke nöbetleri geçirerek, anne babayı suçlayarak, saldırgan davranışlarda bulunarak yansıtabildiklerini belirten uzmanlar, bunlara ek olarak anne babadan ayrılmak istemeyip, parmak emme, tırnak yeme, alt ıslatma, yeme bozuklukları gibi problemlerin de yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Çocukların pandemi sürecini psikososyal açıdan sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri için onlara karşı sabırlı olunması, empatiyle yaklaşılması, sıkı iletişim kurulması ve yapıcı olunması tavsiye ediliyor.

İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı Bölüm Başkanı Öğr. Gör. Damla Aydın, çocukların pandemi sürecini psikososyal açıdan sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri için ailelere ne gibi görevler düştüğüne dair önemli bilgiler verdi. Aydın, ailelerin çocuklara yaklaşımı nasıl olmalı ve çocuklar ile zamanın nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda önemli ipuçları aktardı.

"Kuralları anlamakta ve uygulamakta güçlük çekebilirler"

Pandemi her yaştan bireyi etkisi altına almış olsa da çocukların, bu süreçten daha fazla etkilenmesinin normal olduğunu belirten Aydın, ''Özellikle erken çocukluk döneminde olan çocuklar, bilişsel anlamda soyut ifadeleri anlamlandırma ve soyut düşünebilme becerisine sahip olmadıkları için pandemi sürecinde uygulanan kısıtlamaları ve uyulması gereken kuralları anlamakta ve uygulamakta güçlük çekebilirler. Bu noktada; kaygı, korku ve öfke duygularını sıklıkla gözlemleyebiliriz'' dedi.

"Kaygı ve korkularını farklı şekilde yansıtabilirler"

Aydın, çocukların bu dönemde akranları ile bir arada oyun oynayarak, iletişim kurarak sosyal çevre içerisinde var olamadığının altını çizerek, şunları belirtti: ''Çocuklar, bu sürecin yarattığı duygularla baş etme gereksinimi duyarken, sokağa çıkma yasaklarının gelmesi ve yüz yüze eğitime ara verilmesi ile bu ihtiyaçları karşılayamayacak duruma geldi. Günlük rutinleri tamamen değişti. Bu süreçte kaygı ve korkularını farklı şekilde yansıttıklarını gözlemleyebiliriz.

Öfke nöbetleri, suçlama, saldırgan davranışlar

Özellikle bilişsel ve duygusal açıdan gelişimlerini tamamlamamış olmaları, çocukların yaşadığı kaygı ve korkuları ağlayarak, öfke nöbetleri geçirerek, anne babayı suçlayarak, saldırgan davranışlarda bulunarak yansıttıklarını görebiliriz. Bunların yanında, çocuklar zamanlarını devamlı olarak anne baba ile geçirdikleri için anne babadan ayrılmak istemeyip, bakımını sağlayan kişiler ile her an birlikte olma isteği gözlenebileceği gibi kaygı ve karmaşık duygulardaki artış ile parmak emme, tırnak yeme, alt ıslatma, yeme bozuklukları gibi problemler de bu süreçte görülebilmektedir” ifadelerini kullandı. Aydın, çocuk gelişimi ve eğitiminde ailenin rolü göz önünde bulundurulduğunda, çocukların bu süreci en az hasar ile atlatmaları ve pandemi sonrasında ortaya çıkabilecek olumsuz durumları önleyebilmeleri adına ailelere önemli görevler düştüğünü söyledi.

Güven duygusu oluşmalı

''Pandemi süreci sona erdiğinde ya da normalleşme döneminde çocukların uyum sorunu yaşamaması, pandemi sürecinin çocuk için nasıl geçtiği ile ilgilidir'' diyen Aydın, pandemi sürecinde çocuğa karşı olan yaklaşımların, çocuğun bu krizi nasıl geçireceği, bu krizden çıktığında nasıl bir ruh halinde olacaklarının belirleyicisi olduğuna dikkat çekti.

Çocuklarla sağlıklı iletişim için tavsiyeler

Erken Çocukluk Eğitimi Uzmanı Damla Aydın, pandemi sürecinde çocuklarla iletişim kurarken, şu tavsiyelerde bulundu: ''Pandemi sürecinde çocuğa karşı olan olumlu tutum ve yaklaşımlar, sonrası için koruyucu/önleyici bir görev üstlenmektedir.  Öncelikle çocuklarda güven duygusunun oluşumu sağlanmalıdır. Bunun için de çocuğa doğru ve net bilgiler vermek önemlidir. Virüsten korunmanın mümkün olduğu ve korunmak amacıyla neler yapılması gerektiği hakkında konuşulmalıdır. Zorunlu bir durum olmadıkça dışarı çıkmamak, aile bireyleri dışındaki kişiler ile fiziksel mesafeyi korumak, maske kullanmak, elleri sık sık sabun ile yıkamak gibi konuşmalar gerçekleştirmek çocuğun önlem almasını sağlayacak ve önlemleri aldığı için de kendisini güvende hissetmesini destekleyecektir. Çocuklar yaşı itibari ile bilgileri içselleştirmek adına bol tekrara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu öğretilerin alışkanlık haline getirilmesi için çocukların bol hatırlatmalara ihtiyaç duyduklarını unutmamalıyız. Çocukların çevrelerini gözlemleyerek öğrendikleri, bireylerin tepki ve davranışlarını taklit ettikleri düşünüldüğünde çocuk ile bir arada olan bireylerin pandemi sürecinde verdikleri tepkiler de çocukların tutumlarını ve güven duygusunu direkt olarak etkilemektedir.”

İsteklerini sorun

Çocuğun yaşına ve gelişimine yönelik olarak pandemi süreci hakkında bilgilendirmeler gerçekleştirerek ve duygu paylaşımlarında bulunarak kendini güvende hissetmesi sağlandıktan sonra çocuğun bu süreci sağlıklı bir şekilde geçirmesi adına aile bireyleri ile kaliteli zaman geçirmesi; bu yolla olumsuz duygularını da oyun yolu ile en aza indirgemesine yardımcı olunmalıdır. Çocuğun ilgisini çekecek aktivelerde bulunmak televizyon, tablet gibi teknolojik aletlerle zaman geçirmesini de engelleyecektir. Bu noktada çocukların düşüncelerine önem verip ne oynamak, nasıl aktiviteler yapmak istediği sorulabilir, çocukların yaşına ve gelişimine uygun hikâyeler okunabilir, hikâyede geçen olaylar canlandırılabilir, ailecek oynanabilecek kutu oyunları alınarak keyifli zaman geçirmesi sağlanabilir.

Sorumluluklar verin

''Çocukların yaşı itibari ile oyun oynamaya yönelik belirli bir zaman sınırı yoktur, devamlı oyun oynamak isteyebilir ve bu süreçte sizin de devamlı olarak oyuna katılım göstermenizi talep edebilirler. Bu da ev içi sorumlulukları göz önünde bulundurduğumuzda ailelerin şikâyetçi olduğu bir durum olarak karşımıza çıkıyor. ‘Yanından ayrılmamı istemiyor. Yemek ve ev işlerini yapmak için yanından ayrıldığımda kıyamet kopuyor’ gibi söylemleri sıklıkla duyabiliyoruz. Bu noktada çocuğu sürece dâhil etmek, çocuğun güvenliğini sağlayarak sorumluluklar vermek kurtarıcı olacaktır. Örneğin; bulaşık makinesi boşaltılırken çocuğun yardım etmesi sağlanabilir; tabakları bir bölüme, kâseleri bir bölüme gruplaması istenebilir, yemek yaparken çocuğu da sürece dâhil ederek malzemeleri tencereye koyması istenebilir, toz alırken eline bir bez vererek onun da size eşlik etmesi sağlanabilir. Bu süreçleri bir şarkı eşliğinde gerçekleştirerek çocuğun dikkati çekilebilir. Bu şekilde çocukları sürece dâhil ederek, sizler ile kaliteli zaman geçirmesini sağlamak, çocukta ‘ben değerliyim’ düşüncesinin gelişmesini ve kendini güvende hissetmesini sağlayarak kaygı ve korkuları ile baş etmesine yardımcı olacaktır.

Yüz yüze eğitim sürecinde tekrar güvensizlik gözlenebilir

''Normalleşme sürecine geçiş yapıldığında ve yüz yüze eğitime başlanılacağı zaman çocuklarda tekrardan bir güvensizlik duygusu oluşarak kaygı ve karmaşık duygular gözlenebilir" diyen Aydın, şöyle devam etti: "Özellikle bu süreci ailesi ile geçiren çocuklarda ayrılık konusunda sıkıntılar görülebilir. Anne babadan veya bakımını üstlenen kişiden ayrılıp okula gitmek istemeyebilir. Bu durumda okulun güvenli olduğu, evde uyguladığınız korunma yöntemlerin (maske kullanımı, fiziksel mesafe, el yıkama vb.) okulda da uygulanacağı, öğretmeninin ona ihtiyaçları konusunda destek olacağı aktarılmalıdır. Okula uyumunu kolaylaştırmak adına yüz yüze eğitim başlamadan önce birlikte okula giderek öğretmeni ile iletişim kurması, sınıfını ve ihtiyaçlarını karışılabileceği alanları gezmesi süreci kolaylaştıracaktır.''

Sabırlı olun, empati yapın

Pandemi süreci ve sonrası için dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın; ailelerin ve eğitimcilerin çocuklara karşı sabırlı olması, empati kurması, duygularını ifade etmelerini sağlaması, duygularını anlaması ve sorunlara karşı yapıcı olması olduğunu vurgulayan Aydın, "Tüm koruyucu ve önleyici yaklaşımlarınıza rağmen çocuğunuzda kaygı ve duygu karmaşası yoğun ise ve sorunlar ile baş etmekte zorlanıyorsanız bir uzmandan veya çocuğunuzun okulunda bulunan psikolog/psikolojik danışmandan destek alabilirsiniz" dedi.  
Editör: Ömür Ünver