Perran Söğütlü- Danışman Psikolog/Aile ve Çift Terapisti  Erkeklerin kadınları anlayamadıklarını çaresizlikle, bazen de kızgınlıkla söyledikleri bir duygu durumunun ifadesidir; "Kadınlar ne ister?" Benim bildiğim, kadınlar her şey ister. Bir kadın 20'sinde de, 30'unda da, 40'ında da, 50'sinde de erkekten ne istediğini bilir. Asıl sorun kadının ne istediği değil, erkeğin ne istediğini ya da ne istemediğini bilmemesi ve bunun ruh halindeki karmaşadan kaynaklandığını görememesindendir. Kadın her yaşta kuracağı tüm ilişkileri psikolojik, ekonomik, sosyal ya da cinsel ihtiyaçlarını gözeterek ve farkındalıkla kurar. Kendisinden yaşça çok büyük bir erkekle birlikte olmak isteyen bir kadın, erkeğin kendisinin hayatına getireceği tüm avantajları bilir. Sosyal konum, ekonomik güç elde etmek ve kendisine vereceği şefkatin ihtiyacında ve farkında olarak bunu talep eder. Yani tüm gereksinimlerinin farkındadır. Uygun bir aday bulduğunda bunları alır. Oysa aynı yaş grubundaki erkeklere baktığınızda hayatları boyunca savrulmaları hiç bitmez. Aslında 20'li yaşlarıyla 50'li yaşları arasında ruhsal olarak pek bir fark göremezsiniz. Tanrı onlara hayatlarının sonuna kadar ergen olma misyonunu yüklemiş gibidir. Neyi neden istedikleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur. Çok değil çoğunlukla hiç düşünmezler de. Sadece o an veya o zaman dilimi içinde kendilerini iyi hissetmek isterler. İyi hissetmek! Sorunda buradadır zaten. Yani ihtiyaçları olan sevgi ve güveni bir başkasının üzerinden sağlamak. O yüzden kişisel ilişkilerinde aldıkları kararlar çoğunlukla onlar için bir mutsuzluk kaynağıdır. Kadınların ruhsal gelişimleri, erkeklere göre oldukça iyidir. Duygularının, gereksinimlerinin ve kendilerinin farkındadırlar. Erkeğe göre bunu daha net görür ve daha rahat kabullenirler. Dolayısıyla kendilerine ait gerçeklik algıları erkeğe oranla çok yüksektir. Nedenin ne olduğu ise kadına ve erkeğe yüklenen sosyal roller ve beklentilerde saklıdır. Doğdukları andan itibaren hayat erkek çocuk için oldukça dramatik gelişiyor. Düştüğünde canı yanan bir çocuğa "erkek adam ağlamaz" diye başlayan bir eğitim süreci var. Sonrasında "erkek adam konuşmaz", "erkek adam gülmez", "erkek adam karısını çocuğunu sevse de göstermez"… Duygularını göstermeyen erkek çocuklar, duygularını bastıra bastıra büyüyorlar, sonra hissettiklerinden korkuyorlar, öyle ya sonuçta onlar erkek adamlar! Ve nihayetinde duygularının sorumluluğunu almadan onları bilmeden öğrenmeden yaşıyorlar. Dolayısıyla çoğunlukla girdikleri her yaş dönemini sorunsuz hasarsız atlatmaları da pek olası değil. Küçük yaştaki kadınların olgun yaştaki erkekleri gayet bilinçli tercihlerle yaptıkları bir gerçek. Oysa olgun yaşa gelmiş bir beyefendinin bu ilişkide istediği tek şey belki de hayatında hiç sahip olmadığı ama elde ettiği kariyer ve güçle sahip olduğunu düşündüğü güç, güven duygusuna kavuşmak ve kendini iyi hissetmek. Sonrası için hiçbir planı ve öngörüsü yok. Oysa orta yaş dönemine gelmiş çoğu kadın için durum çok farklıdır. Kariyer yapmış, elde etmek istediği pek çok şeyi gerçekleştirmiş, pek çoğunu da gerçekleştirememiştir. Varsa çocuklarını büyütmüş, mutsuzluklarıyla yüzleşip çoktan hayatına kaldığı yerden devam kararını almıştır. Orta yaş krizine girmiş erkeklerde ne yazık ki biyolojileri gereği cinsel alanda pek çok sorun yaşanır. Ama kadın için bu durum tam tersidir. Doğa ana kadına 40'ından sonra artan bir cinsel enerji bahşetmiştir. Kadın 40'ından sonra cinselliğinin doruğundadır. Kadınlar ruhsal gelişim süreçlerinde de daha erken yaşta olgunlaşıp, duygularıyla ve hissettikleriyle yüzleşmek durumunda kalıyorlar. Hayatın her alanında küçük yaşlardan itibaren sorumluluk almaları onları yetişkin yaşamlarında daha güçlü kılıyor. İçinde ki güç kadını güvenli ve istikrarlı bir birey haline getiriyor. Bu da onların neyi neden istedikleri noktasında bilinçli yapıyor. Kendisinden yaşça küçük biriyle birlikte olmak istemesi de, erkeğin çıkış noktasından çok farklı. Erkek o yaş döneminde kırılgan öfkeli ve çaresiz iken, kadın yaşamla olan tüm hesabını yapmış, her türlü gücünün ve güçsüzlüğünün ve ihtiyaçlarının farkında ve durumu kabullenmiştir. Hayatına aldığı genç partnerden istediği sadece cinsel alanda mutlu olmak değil, kasmadan sahiplenmeden bir ilişkiden keyif almak. Bu tür ilişkilerde kadının kendine güveni bu ilişkiyi başlatırken erkeğin ise kendine güvensizliği başlatıyor. Olgun kadın genç erkek ilişkisinde kadının bağımsız ve özgür bir profili olması, kendini dünyanın merkezi gibi algılamaması, olan sorunlara pratik çözümler üretme konusundaki yeterliliği, hayatındaki streslerin az olması, cinsel alanda tecrübeli ve yeniliklere açık olması kadını cazip kılıyor. Olgun erkek genç kadın da ise, durum başlarda genç kadının lehine gibi görünse de ilerleyen zamanlarda her ikisi içinde çekilmez olduğu bir gerçek. Genç bir kadınla birlikte olmanın ancak kısa bir süre için keyfini çıkarabilen erkek için durum kısa sürede çekilmez bir hal alır. Kıskançlık krizleri, güvensizlik ve sonrasında iletişimin kopması beklenen sonu getirir. Genç bir kadını sürekli para veya sosyal konumunuzla mutlu edemezsiniz karşınızdaki insanın mutsuz olması sizi yine başa döndürür, kendinizi iyi hissetmezsiniz. Olgun kadın genç erkek ilişki durumu da her daim güllük gülistanlık değil tabii ki. Genç erkeğin ilişkide istediği, çoğunlukla kendisine anne şefkati ile yaklaşan, problem çözmede usta ve sorunsuz bir cinsel yaşam. Bu durum bir süre sonra her iki taraf için de ilişkiyi sıkıcı hale getirecektir. İlişkilerde paylaşım alanlarının çok olması ilişkilerin kalıcılığı açısından önemlidir. Ayrıca o ana kadar yaşadığınız bir öykünün karşı taraf açısından ilgiyle dinlenmesi size verdiği değerin bir göstergesidir. Bunun içinde bu yaşanmışlığı anlayabilecek psikolojik olgunluk ve yaşam deneyimi şarttır. Tüm ilişkilerde belirleyici olan sağlıklı bir ruh halidir. Duygularımız düşüncelerimiz davranışlarımızı bir anlamda tercihlerimizi belirliyor. İlişkilerdeki sürekliliği ve niteliği ise kişiler arasındaki her tür dengenin eşitliği belirler.  
Editör: Ömür Ünver