Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı Mutlu Köyü'nde doğan Vahap Aydoğan, çocuk yaşta başlayan resim ilgisini ilerilere taşıyarak, bugün tuale “Sanatın Melez Hali”ni çiziyor. Şanlıurfa’daki atölyesinde özellikle çizdiği Göbeklitepe resimleriyle gündeme gelen genç ressam, "Sanat; sadece sergide sergilenen bir meta; sahnede oynanan bir rol, kulağa hoş gelen bir fon, kitapta yazılmış bir yazıdan ibaret değildir. Psikolojik ve duygusal istikrarın mihenk taşıdır aynı zamanda" diyor.
Erzurum Atatürk üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okuyan Vahap Aydoğan, sanatı ve sanatsal okumasını Diyarbakır’daki tarihi Keçi Burcu’nda gittiği bir sergiye borçlu olduğunu söylüyor. Sanatın, tabloların devasa bir kalenin içindeki görkeminden çok etkilendiğini söyleyen Aydoğan, “Akademik okul yıllarımın başarısızlıklarla dolu bir koşturmasından sığındığım tek yer sanat, resim olarak adlandırabilirim” diyor.
İspanyol ressam Joan Miro’dan etkilenen ve sanat anlayışını “Sürrealist” olarak adlandıran genç resam, şunları söylüyor:
"İnsan odaklı insan yaşamına dair biyografileri çiziyorum. Soru cevap yoluyla insanın düş ile gerçek arasındaki çizgide buluşturuyor, kişi ile tablo arasında bağ kuruyorum. Kişiye ayna tutmak gibi. İnsanın bu dünyadaki yansımasının başka varlıklarda vücut bulmasını sağlamaya çalışıyorum… Kişiyi baz alarak çocukluğundan bugüne ve geleceğe dair duygu düşünce ve yaşamındaki kesitleri tabloya imge olarak aktarıyorum.
Sanatı melez olarak tanımlamamın en büyük nedeni, günümüz dünyasında değer ve kavram ilişkilerinin iç içe bir bütün olarak karşımıza çıkmasıdır. Değişkenlik gösteren sanal dinamizm, zaman içinde hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Biyolojik olarak değil sadece, bedensel olarak da bağlı olduğumuz sanal sistemin veri akışlarını değiştirerek yöneterek makinelerle desteklenmiş bir yaşam ile karşılaşıyoruz...
İşin sanatsal yanı ise tam melez bir üslup ile karşımıza çıkıyor. Çeşitli materyallerin kullanımı ve bunların ilişkilendirme biçimi yanında, işin kavramsal boyutu, çok yönlü oluşu tam anlamıyla melez bir yapı olma özelliğine sahip oluyor...
Sanat galerileri sergi salonları yada dar anlamda organizasyonların kavramsal yada çağdaş sanatın içine sığamadığı bir süzgeçten geçiyor. Her yönüyle sanal sistemin içinde sanat dinamizmi enjekte oluyor.
Sanal hayatın her yöne etki etmesi özellikle sanatı da sanal bir gerçeklik ile evirdiği kanısındayım...
Genetiği değişmiş gıdalar kadar genetiğiyle başkalaşmış melez bir sanat karşımıza çıkıyor...
Vahap Aydoğan olarak yaptığım sürrealist resim tarzıyla olsun ya da başka bir sanatsal çerçeveden bakalım, günümüz insanına kültürüne yemeğine hayatı yorumlayışına, bakışına nerden bakarsak bakalım saf doğal ve dönüşmeyen hiçbir şey kalmamıştır. Sanat melez bir dönüşüm içindedir. Evrensel boyutta gitgide yenilenen ama çabuk tüketilen bir ürün gibi..."
Editör: Ömür Ünver