Eski çağlardan beri bahar- yaz mevsim bayramı olarak kutlanan, Hızır ve İlyas'ın her sene bir kez kavuştuğu gün olduğuna inanılan Hıdırellez, 21 üniversiteden 33 akademisyen tarafından ilk kez kitaba dönüştürüldü. Akdeniz Üniversitesi'nden Doç. Özlem Güzel, 'Hıdırellez günü ev temizlenmez', 'dikiş dikilmez', 'gül ağacına para asılır' 'hastalar çimenler üzerinde yuvarlanır' gibi ilginç inanış ve ritüellerin tamamını kitapta topladı. Basımı devam edep kitapta, Hıdırellez'in de arasında bulunduğu Anadolu'daki 31 farklı halk inanışı kültürleri anlatılıyor.

Akdeniz Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Özlem Güzel'in editörlüğünde 'Anadolu Halk Kültüründe İnanış ve Ritüeller: Teoriden Pratiğe Kökenleri ve Yansımaları' kitabı hazırlandı. 5 Mayıs'ı, 6 Mayıs'a bağlayan gecede insanların, bolluk ve bereketin artması, hastalıkların iyileşmesi, kısmetlerinin açılması ve dileklerinin gerçekleşmesi için birtakım ritüeller yaptığı Hıdırellez günü de bu akademik bir çalışmayla ilk defa kitaba dönüştü. Toplumların sahip olduğu inanışlar ve ritüellerin, halk kültürünün yanısıra, somut olmayan kültürel miras alanları olarak tanımlandığını belirten Doç. Dr. Güzel, geçen yıl 'Hıdırellez günü hangi ritüelleri yapayım' diye araştırma yaparken bu konuda bir kitap olmadığını fark ettiğini belirterek, “Tam 6 Mayıs 2020'de bu konuyla ilgili bir kitap projesi planladık. Türkiye'de 21 farklı üniversiteden 33 akademisyenin yer aldığı kitapta toplamda 31 bölüm ile sadece Hıdırellez değil Anadolu'da yaşayan bütün halk inanışı kültürleri, ritüelleri, mistik inançları toparlamaya çalıştık" dedi.

UNESCO listesinde

Baskıdaki kitabın bir ay içinde çıkacağını kaydeden Doç. Dr. Güzel, Anadolu topraklarının birçok medeniyete ev sahipliği yaparken mit, efsane, kutlama, gelenek- görenek, örf ve adetlerin bir araya geldiği kültürel zenginliğe de sahip bir coğrafya olduğunu kaydetti. Nesilden nesile aktarılan bu öğelerin, halk kültürü ve aynı coğrafyada yaşayan toplumları birleştirici bir güç olduğunu belirten Doç. Dr. Güzel, Hıdırellez'in ise UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde yer aldığını söyledi.

'Hızır karada, İlyas denizde'

Bir mevsim bayramı olan Hıdırellez'in ana karakterlerinin, her sene bir kere buluştuğuna inanılan Hızır ve İlyas olduğunu söyleyen Doç. Dr. Güzel, Hıdırellez'i şöyle anlattı: “Hızır ve İlyas'ın kavuştuğu gün baharın gelişi olarak kutlanırken, bu gün Hıdırellez günü olarak isimlendirilmiştir. 5 Mayıs'ı, 6 Mayıs'a bağlayan gecede insanlar, bolluk ve bereketin artması, hastalıkların iyileşmesi, kısmetlerinin açılması ve dileklerinin gerçekleşmesi için birtakım ritüeller yapmaya başlamıştır. Hızır karada zor duruma düşenlere, İlyas ise denizde zorda kalanlara yardım etmektedir."

'Hızır kimdir?'

Halk arasında Hızır'ın, Ledün İlmi'ne vakıf olan bir peygamber ya da ilham ile Allah'tan gelen gizli bilgiye sahip olan bir veli olarak anıldığını anlatan Doç. Dr. Güzel, “İnanışa göre, âb-ı hayat suyunu içtiği için Hızır ölümsüzdür. Hızır, beklenmedik zamanlarda farklı şekillerde insanların karşısına çıkar. Kalbi temiz olan insanlara yardım eder. Bolluk, bereket, sağlık ve şans dağıtır. Bitkileri yeşertir, hayvanları bereketlendirir. Hastaları iyileştirir. Kısmetleri açar. Bu özelliklerinden dolayı 'Hızır gibi imdada yetişmek', 'Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez', 'Hızır uğradı', 'Hızır'ın eli değdi', 'Yetiş ya Hızır' gibi deyişlerde halk diline yerleşmiştir" dedi. Eski çağlardan beri insanların bahara geçiş dönemleri ve doğanın uyanışını ritüellerle karşıladığını kaydeden Doç. Dr. Güzel, Müslüman ve Hristiyanların birlikte yaşadığı dönemlerdeki kültürel etkileşimlere dikkati çekti. Doç. Dr. Güzel, “Halk inanışlarında Circis peygamberle karıştırılan Aziz George ve yaptığı iyiliklerle anılan Aziz Nikolaos, Hızır kültüyle özdeşleştirilmiştir. Hristiyanlık dünyasında Paskalya ve Aya Yorgi, Yahudilikte Pesah adıyla anılan mevsim kutlamaları da İslam kültüründe Hızır ve İlyas karakterlerine dair yapılan kutlamalarla aynı görevi üstlenmiştir" diye konuştu.

İnanış ve efsaneler

Kuran'da Kehf suresinde Hz. Musa ile 'kullarımızdan bir kul' ifadesiyle tanımlanan bilgenin, Hızır olarak yorumlandığını da söyleyen Doç. Dr. Güzel, şunları söyledi: “Tasavvufta Hızır, abdalların reisi olarak anılır. Alevi- Bektaşi kültüründe on iki makam mihmandar postu Hızır'ın olarak görülür. Mevlana'da Şems'i, ikinci Hızır olarak tanımlamıştır. Yahudi efsanesinde Yeşua'ya yoldaşlık eden İlya peygamber, Hızır gibi birtakım gizemli işler yapar. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, İlyas'ın kara hizmetine, Hızır'ın ise denizde hizmet ettiğini yazar. Gılgamış Destanı'nda kral olan Gılgamış, ölümsüzlüğün otunu arar. Yerini bilen tek kişi ise ebedi hayat süren Utnapiştim'dır ve Hızır ile özdeşleştirilir. Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz Kağan'a bir erkek bozkurt yol kılavuzluğu eder ve kaybolur. Bu kurt, Hızır olarak anılır. İskender efsanesinde ebedi hayat suyunu arayan İskender, balığı canlandıran suyun aktığı çeşmeden su içen aşçısı Andreas'ı çeşmeyi tekrar bulamayınca denize atar. Bu efsanede Andreas, Hızır'ın özellikleriyle anılır. Dede Korkut, Manas Destanı gibi birçok halk anlatılarında da Hızır'ın adı geçer."

'Hıdırellez nasıl kutlanır?'

Hıdırellez günü kutlamaları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Özlem Güzel, şunları söyledi: “Öncesinde evler temizlenir, kına yakılır, temiz kıyafetler hazırlanır. Bazı yörelerde Hızır orucu tutulur. Hıdırellez pilavı, çörek, börek, sütlaç gibi yiyecekler hazırlanır. Hıdırellez günü ev temizlenmez, dikiş dikilmez, tarla sürülmez, çamaşır yıkanmaz, ağaç kesilmez. Hıdırellez günü sabah erkenden pencereler ve kapılar açılarak, bereket ve sağlık duaları edilir. Ataların mezarları ya da türbeler ziyaret edilir. Bir gün önceden hazırlanan yiyecekler ile Hızır'ın uğradığı düşünülen Hızır kapısı adı verilen kale, yatır gibi yerlere yada Hızır'ın İlyas ile buluştuğu düşünülen yeşillik kırlara akrabalar ve komşularla gidilir. Bazen Hızır hakkı için buralarda kurbanlar kesilir. Topluca eğlenceler yapılır, şarkılar, maniler söylenir. Doğanın yeniden canlanması simgeleyen bir ateş yakılır ve üstünden atlanır."

İlginç ritüeller

Hıdırellez inanış ve ritüellerine örnekler veren Doç. Dr. Özlem Güzel, şöyle sıraladı: “Bereket ve şans için tepsi içine çeşitli tahıllar, ekmek ve su bırakılır. Gün doğmadan çiçek ve otların üstündeki çiğler toplanarak sütün içine koyup, süt mayalanır. Karınca yuvasından toprak alınıp, toprak kesesi yapılır. Kese mutfağa konur. Dolaplar, yağ kapakları, un çuvalları, kapı, pencere, ambar, cüzdan ve yiyecek kapılarının ağzı bereketli olsun diye açık bırakılır. İçinde para olan keseler gül dalına asılır. Pencere önlerine para bırakılır. Gül ağacına para asılır. Ertesi gün para alınıp, cüzdana konur ve yıl boyunca harcanmaz. Evlere yeşil dallar ve çiçekler asılır. Köylerde Hıdırellez günü sabah namazı kılınıp, tarlalar dolaşılır ve ambara/depolara gelinip bereket dilenir. Kuraklık var ise yağmur duası yapılır. Talih ve kısmet açmak için evlenme çağına gelen kızların başlarında kilit açılır, evde olan sandık kapakları açık bırakılır. Kızların başörtülerine gül yağı dökülür. Tuzlu ekmek pişirilip, bacaya/çatıya bırakılır. Genç kızlar yatarken evlenme niyeti edip yatarlar. Şanslı iseler Hızır rüyalarında evlenecekleri eşlerini gösterir. Yine kısmeti kapalı olduğu düşünülen kişi odaya kilitlenir. Sabah genci odaya kilitleyen kişi namaz kılıp, kısmeti açılsın diye dua edip evlenmesi istenilen kişinin oda kapısının kilidini açarak uyandırır. Bir başka ritüelde niyet küpü hazırlanır, evlenmek isteyenler içine takılarından koyar. Küp sabaha kadar gül ağacı dibinde bekletilir. Ertesi sabah maniler ile küp açılır. Kötü enerjiden korunmak ve arınmak için ahır ve ev kapılarına, pencerelere ısırgan otu ya da yeşil bitkiler asılır. Bütün senenin kötü enerjisinden ve günahlardan arınmak için eski eşyalardan büyük bir ateş yakılır ve üzerinden atlanır. Sağlıklı olmak için sabah erkenden dereye gidip yıkanılır. Dileklerin tutması için dilek tutulan nesnenin resmini kağıda çizerek bir gül ağacının dalına asılır. Gün doğmadan dilek kağıtları nehire, denize ve ya dereye atılır. Gül ağacının altına dileği tutulan ev gibi unsurların maketleri yapılır ya da çizilir. Çocuk sahibi olmak isteyenler beşik yapıp içine bebek bırakır. Dilek tutularak ağaç etrafında dönülür, mum yakılır. Bazen de sahilde kumların üzerine dileklerin resmi çizilir. Ağaçlara dilekler ile bez parçaları bağlanır. Sağlık, şifa ve güzellik için gül dalına eşyalar asılır ve sabah giyilir. Hastalar yeşil alanlara çıkarılır, yerde çimenlerin üzerinde yuvarlanır. Hastaların elbiseleri gül dalına asılır. Hıdırellez sabahı su kenarına gidilir, el ve yüz yıkanır. Hastalıklardan kurtulmak için ağaca salıncak kurulup sallanılır. Gece bir kovaya su konur, sabah bu su ile yıkanılır. Çeşitli otlar toplanıp, kaynatılan su ile yıkanılır. Güzelleşmek ya da vücuttaki hastalıklarından kurtulmak için sabah bitkilerin üstünden çiğ toplanır, banyo suyuna karıştırılır. Ya da sabah erkenden yakınlarda bulunan su kaynaklarından su alınır, bu suyla banyo yapılır." DHA
Editör: Ömür Ünver