Ankara Eğitim Platformu Başkanı Mirkan Aydın, salgından dolayı okul kapamada Türkiye'nin ilk sıralarda yer aldığını ve bunun başta çocuk sağlığı olmak üzere büyük yaralar açtığını ifade etti.

Ankara Eğitim Platformu Başkanı Aydın, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: "2020 yılı Mart ayından beri okullar çoğunlukla yüz yüze eğitim yapamadılar ve kısıtlamalardan dolayı evlerde kapalı kaldılar. Yaklaşık 3 yarıyıl süren bu süreçte, öğretmenler ve öğrenciler ağırlıkla uzaktan eğitim araçları ile müfredatı tamamladılar. Hem eğitimciler hem de öğrenci ve veliler için uzaktan eğitim oldukça zorlu bir deneyimdi. Bu zorlukların çeşitli sebepleri var. Örneğin, uzaktan eğitime erişim imkânı olmayan aileler, çocuk evdeyken çalışmak zorunda olan ebeveynler ve sürekli evde kalmaktan kaynaklı öğrenme motivasyonunu kaybeden çocuklar ilk akla gelen sorunlardandır.

'Zor bir iş çıkardılar'

Öğretmenler de, hazır olmadıkları bir anda kendilerini uzaktan eğitimin içinde bularak oldukça zorlu bir iş çıkardılar. Ayrıca, yüz yüze eğitime izin verildiği her anda, kendilerinin ve yakınlarının sağlıklarını riske atarak sınıflarda öğrencileriyle derslerini işlediler.

'Çocukların hayatla olan bu bağını kopardı'

Eğitimdeki kayıpların, çocukların sağlığındaki bozulmalar ile kıyaslandığında çok daha küçük kaldığını ifade eden Aydın; öğrencilerin hem fiziki hem de sosyal ve psikolojik olarak ciddi sıkıntılar yaşadığı ortaya çıkmıştır. Çocuklarda en çok gözlerinin bozulması, obezite, migren, omurga bozuklukları gibi fiziki sorunlar gözlemliyoruz. Bunun yanında, evde kapalı kalmaktan kaynaklı video oyunları, sosyal medya, tablet, telefon bağımlılığı eşiğine gelen büyük bir öğrenci grubu var. Akranlarından uzakta kalan çocuklardan depresyon geçirenler ya da sosyal sorunlar yaşayanlar olabiliyor. Özellikle büyük kentlerde, okul çocuğun hareket ettiği, sosyalleştiği, akranlarıyla iletişim kurduğu, spor yaptığı, oyun oynadığı yegâne mekân. Salgından dolayı okulların kapanması çocukların, hayatla olan bu bağını kopardı.

'Seferberlik halinde çalışmalıyız'

Bu sıkıntılı dönemden gerekli dersleri alıp önümüzdeki Eylül ayından itibaren, okulları açık tutmak için seferberlik halinde çalışmamız gerekmektedir. Toplumun ve kamu yöneticilerinin, 'okulların salgında son kapanan ve ilk açılan yer' olması konusunu öncelik listesinde ilk sıraya alması gerekmektedir.

'Salgında yayılım merkezi değil'

Eğitimciler olarak, yüz yüze eğitime fırsat verildiği her dönemde, okulların salgında yayılım merkezi olmadığına ve toplumdaki diğer mekânlara kıyasla daha güvenilir alanlar olduğuna tanık olduk. Ayrıca yapılan bilimsel araştırmalarda, özellikle küçük yaş grubu öğrencilerinin, Covid-19 riskinin hem bulaştırmada hem de hastalanmada çok çok düşük olduğu ortaya çıkmıştır.

'Şimdiden kararlılık gösterilmeli'

Tüm bu nedenlerle, okulların Eylül ayında açılacağının kararının şimdiden alınması, bunun ilgililere duyurulması, toplumsal bir hedef haline getirilmesi ve gerekli tedbirlerin şimdiden ciddiyetle uygulanması büyük önem arz etmektedir. Valilere, kaymakamlara, belediye başkanlarına bu doğrultuda hedefler konarak, okullarını açık tutan yerel yöneticiler taltif edilmelidir. Yaklaşık 1,5 yıldır yaşanan deneyimler ışığında, okulların kapalı kalmasının hasarının salgından çok daha büyük olacağı muhakkaktır. Okulun, çocuğun yaşam alanı olduğu her zaman akılda tutularak, çocuklarımızı yaşam alanlarından koparmamak için şimdiden bu kararlılığın gösterilmesi büyük önem arz etmektedir.

Tedbir ve uygulama önerileri

Bu konuda büyük önem arz eden bazı tedbir ve uygulamaları belirten Aydın, bunları şöyle sıraladı:
  • Toplum bağışıklığı için gereken çift doz ve yüzde 75 oranındaki aşı oranını yakalayamadık. Haziran ayı itibariyle yüzde 50 oranında tek doz aşı uygulandığını biliyoruz. Bunun gereken seviyeye çekilmesi için aşı programının etkin hale gelmesi şarttır.
  • Aşılamada 18 yaşa kadar inildiği ve aşı olması sağlık durumu açısından mümkün olduğu halde, aşıdan kaçınan kişilere toplumsal kısıtlamalar getirilmelidir.
  • Salgında yeni bir dalga ihtimaline karşı, PCR testlerinin ve filyasyon takibinin yaygın ve etkin bir şekilde yapılması elzemdir.
  • Vakalar sıfırlanıncaya kadar, Covid-19 tedbirlerinin ciddiyetle uygulanması; Toplumsal alanlarda maske takılması, kapalı mekânlarda kalabalık etkinliklerden kaçınılması, açık  havada ve kalabalık etkinliklerde mesafe kuralının gözetilmesi vb. gerekmektedir.
  • Salgında yeni bir dalga olması halinde, okul açılış ve kapanışlarının, yerinden yönetim esasına göre valilikler tarafından yapılması ve topyekûn kapanma kararlarından imtina edilmesi faydalı olacaktır.
  • Eğitim yılı başladığında, aşı hakkı bulunan öğretmen, öğrenci ya da velilerin aşı uygulamasına yüzde 100 katılımları sağlanmalı; aşı olmama konusunda direnç gerekirse yasal düzenlemeler ile kırılmalıdır.
 
Editör: Ömür Ünver