Aynı şeyleri neden sık sık yaşıyorum diye düşünüyorsanız, ders siz öğrenene kadar devam eder. Kızılderili atasözüydü sanırım. Hayatı yaşamanın bir milyon varyasyonu olduğuna inanmıyorum. Aslında hepimiz aynı şeyleri farklı vücutlarla yaşıyoruz. Bir tarafın duyguları daha güçlüyse o ilişki ne olursa olsun yürümüyor ya da bazen iki tarafta çekindiği için duygulara ket vuruluyor. Psikopatlara bir şey diyemiyorum. Onlar gerçekten benim bile çözmediğim bir kafa yapısına sahipler. Çok sevdiğim bir arkadaşımı iyileştiriyoruz bu aralar. Karşısına onu üzmekten hiç çekinmeyen bir psikopat çıktı ve bunu maalesef ilişkileri epey ilerledikten sonra fark edebildi. Maddi, manevi uğradığı zararı şu an toparlaması çok uzak görünse de farkındalığını kazanmış olması en azından içimize su serpiyor. Manipülatif ve suçlayıcı hareketlerini ilk zamanlar romantik bulduğuna yüzde yüz eminim. Çünkü ona göre, bana göre, çoğumuza göre sevgi kıskançlıkla beslenen bir duygudur ve seven adam kıskanır. Tabii ki hayır insan güven alanında hissetmediği zaman karşı tarafı boğmaya başlar. Belki hata kıskanılanda belki de kıskananda diye debelene debelene uzun bir vakit geçerken siz aslında karşı tarafın gittikçe esaret alanına girmeye başlarsınız. “Nasıl fark edemedin?” dediğimde adım adım çocuğun hayatını değiştirişini anlattı. İnanamadım. Profesyonel bir dolandırıcıdan ders almış olsa bu kadar nitelikli ilerleyebilirdi bir insan. Atıyorum artık ortak arabamız olsun model yükseltelim diye arabasını sattırırken biz biriz, beraberiz, ayrımız gayrımız yok tarzında ilerlemiş. Sonra benim evim daha geniş senin eşyalarını da satalım zaten beraber yaşıyoruz iki ev çok anlamsız diye kızı evinden de etmiş. Evet iki üniversite mezunu kadınlar da bu tekliflere kanabiliyor. İlla cahil olmanıza gerek yok. Duygusal boşlukta olmanız bu tongalara düşmeniz için çok yeterli. Hele ki karşınızda da duygusal boşluğunuzun farkında olan bir ruh hastası varsa artık varınız yoğunuz onun size hissettirdiği iki güzel an olmaya başlıyor. Tekrar o yalnızlığı hissetmemek için, tekrar o derin boşluğa düşmemek için koyunun bol olduğu yerde keçiye Abdurrahman Çelebi demeye başlıyorsunuz. Dinlerken hiç kınamam arkadaşlarımı. Bir gün başıma gelebilir ihtimaliyle dinlerim. O yüzden de herkes rahat rahat anlatır, konuşur. Yargı makinelerine yargı makinesi olurum o ayrı. Kendi yaşadığı hayatı sorgulamadan başkalarını gömen zorbalara zorbalık yapmadan duramıyorum özür dilerim. Dava edin beni… Manipülasyonun içinde boğulurken onu yargılayan çevresinden de kaçma isteğini böyle anlayabiliyorum. Çünkü bu sosyopat etrafındaki herkesi de büyülemiş. Tatlı dilli olduğu için yılanlar biat ederler. Zaten bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim diye boşuna dememişler. Etrafında o tarz insanlar olan bir adamdan sağlıklı ilişkiler yaşamasını, birilerini kandırmamasını, yalan söylememesini bekleyemezsiniz. Tek sıkıntı bu adamlar neden hep kanadı kırık kızları bulurlar? Aynı ortamda neden başka birini seçmek yerine en kırgın, en zayıf olanı seçerler ve durma noktaları nedir? Asla doyamayan bölüm sonu canavarı gibi karşıdaki insanın son damla kanına kadar alıp ruhunu da emdikten sonra bir kenara bırakmaları o kadar sık yaşanan bir şey ki ben artık bu tiplerin toplumsal izolasyonu için çalışmalara başlayacağım. Black Mirror’daki dışlanma ve blurlanma olayının acilen gerçek dünyaya adapte edilmesi lazım. Belli bir puanın altında kalan insanlar en ağır işlerde yok sayılarak çalıştırılsınlar. Karın tokluğuna çalıştıkları işlerde, yurt sisteminde sadece kendileri gibi tipleri görerek yaşayabilsinler. Zaten kendi aralarında ciddi bir hayatta kalma mücadelesi verecekleri için de nüfusları 10 günde falan %25 azalır. Eski sevgili puanlama application’ı üzerinde de hala düşünüyorum. KVKK’ya takılmadan bu işin üstesinden gelir gelmez sizi toksik ruh hastalarından kurtaracağım. Yok öyle milletin canını yaka yaka bölümleri atlayıp huzura ermek. Hepsinin kökünü kurutacağım o iş bende =) Bütün bunları göz önünde bulundurduğumda hayatın bize aynı tip insanları göndermediğini de fark ediyorum. Bu tipler zaten hayat tarafından gönderilmezler. Bu tipler hayatınıza izinsiz girecek kadar irite edici tipler. O yüzden kendinizi kötü hissetmeyin, beterin beteri var diyerek de asla bunlara maruz kalmayın. Hissettiğiniz an kaçın gidin yanlarından. Suç mu? Asla! Bu hayat bir sonraki hayatınızın provası ya da ön izlemesi değil. Bazen kaliteli bir yalnızlık lüzumsuz bir birliktelikten daha iyi hissettirir. Size kendinizi suçlu hissettiren, sürekli size yüklenen asla kendisini sorgulamayan, sorumsuz, taş kalpli ve en önemlisi özgüven yoksunu herkesten uzak durun. Sevildiğinizi sonuna kadar hissettiğiniz bir hafta olsun…

Editör: Ömür Ünver