İstanbul Beykoz’da 17 Ocak 2000’de Hizbullah’ı kuran Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü villada ele geçen CD’lerin çözümünden, yasadışı Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütünün Türkiye ayağı çözüldü. Aynı yıl, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy’un öldürülmesi olaylarına ilişkin “Umut Operasyonu” yapıldı. Bu operasyondan 8 sene sonra yakalanamayan 4 sanık hakkında dava açıldı. Bu dava, firari Oğuz Demir’in davasıyla birleşti. Süreçte yakalama kararları kaldırıldı. Üç sanık da yıllar sonra Türkiye’ye gelip ifade verdi. Dava, Mumcu’nun katledilişinin 28’nci yıldönümünden kısa süre önce bitti. Kararda, sanıkların örgüt içinde bulunduğu, İran’da faaliyet gösterdikleri yönünde dosyada yer alan ifadelerin, ancak “atfı cürüm” ve “niyet okuma” ile ulaşılabilecek bir sonuç olduğu belirtildi. Mahkeme, 3 sanığın beraatine, firari iki sanığın dosyasının ayrılmasına karar verdi.

Hizbullah’ın liderinden ele geçen CD’ler çözüldü

Kamuoyunda Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy’un öldürülmesinin de aralarında bulunduğu olaylarla ilgili 2000 yılında “Umut Operasyonu” gerçekleştirildi. Bu operasyonla ilgili iddianamelerde yer alan bilgiler özetle şöyle:
  • Hizbullah örgütünün kurucusu olan Hüseyin Velioğlu, 17 Ocak 2000 tarihinde Beykoz'da bir villaya yapılan 4.5 saatlik operasyonun sonunda ölü olarak ele geçirildi. Evde yapılan aramada elde edilen CD’lerin çözümünden Mehmet Şahin, Hasan Kılıç, Yusuf Karakuş ve Abdulhamit Çelik yakalandı. Bu sanıkların ifadelerinden Ankara’daki faili meçhul olaylarla irtibatlarının bulunduğunun anlaşılması üzerine 7 Mayıs 2000’de yapılan soruşturmada, Ankara’da faaliyet gösteren radikal görüşlü çekirdek kadroya ulaşıldı. Tekin kod adlı Ferhan Özmen yakalandı, Nejdet Yüksel, Oğuz Demir, Rüştü Aytufan’ın kimlikleri tespit edildi. Alınan ifadelerin değerlendirilmesi sonucu Ankara Sincan Çimşit köyünde çok miktarda silah ve patlayıcı madde ele geçirildi. İran destekli Kudüs Ordusu örgütünün bağlantıları belirlendi ve Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütünün Türkiye yapılanması ortaya çıkarıldı.

Yakalanamayan sanık Oğuz Demir

  • Yasadışı Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütü ile ilgili halen İçişleri Bakanlığı arananlar listesinde bulunan sanık Oğuz Demir hakkında Ankara DGM Başsavcılığı’nın 10 Kasım 2003 tarihli iddianamesiyle dava açıldı. İddianamede Demir’in sorumlu tutulduğu eylemler şöyle sıralandı:
  • Ankara Çankaya’da 26 Ocak 1991’de Irak Büyükelçisi Muhasebe Müdürü Kavis Ali Hüseyin’e ait araca bubi tuzaklı patlayıcı koymak suretiyle Kayis Ali Hüseyin’in yaralanması ve aracına zarar verilmesi.
  • Ankara Çankaya’da 28 Ekim 1991 günü ABD’li Çavuş Victor Marvick’i aracına patlayıcı koyarak öldürmek ve çevresindekilere zarar vermek.
  • Ankara Çankaya’da 28 Ekim 1991 günü Mısır Büyükelçiliği Ateşesi Abdullah Hüseyin El Kurabi’ye ait aracı patlayıcı ile infilak ettirmek sonucu yaralama ve araç ve evlere zarar verme.
  • Ankara Çankaya’da 30 Aralık 1991 günü Hürriyet gazetesi yakınında çöp bidonuna konulan patlayıcının infilak etmesi sonucu çevrede ve araçlarda hasar meydana getirmek.
  • Ankara Çankaya’da 12 Aralık 1992 günü Hindistan Büyükelçiliği’nde görevli Yasehe Palmukar’a ait araca konulan patlayıcının infilak etmesi sonucu araç ve evlere zarar vermek.
  • Ankara Çankaya’da 7 Mart 1992 günü İsrail Büyükelçiliği’nde görevli Ehud Sahan’a ait araca konulan patlayıcının infilak etmesi sonucu Ehud Sahan ve Kayaman’ın öldürülmesi ve çevrede bulunan vatandaşların yaralanması, araç ve evlere zarar verilmesi.
  • Ankara Çankaya’da 24 Ocak 1993 günü Gaziosmanpaşa mahallesindeki evinin karşısında yol kenarında park halinde bulunan gazeteci yazar Uğur Mumcu’ya ait araca konulan patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu Mumcu’nun öldürülmesi ve aracına zarar verilmesi.
  • Ankara Çankaya’da 19 Nisan 1994 günü Yugovlav Konsolosluğu görevlisi Zivarom Simiç’e ait aracın patlayıcı ile infilak ettirilmesi ve araç ile çevredeki binalara zarar verilmesi.
  • Ankara Çankaya’da 7 Haziran 1995 günü Musevi Cemaati Başkanı Prof. Dr. Yuda Yürüm’e ait aracın patlayıcı ile infilak etmesi sonucunda Yuda Yürüm’ün yaralanması ve aracına zarar verilmesi.
  • Ankara Çayyolu’nda 21 Ekim 1999’da Ergülü Sitesi önünde duran Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’ya ait aracın patlayıcı ile infilak ettirilmesi sonucu Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesi ve aracına zarar verilmesi.

18 Aralık 2008’de dava açıldı

  • “Umut Operasyonu” davasındaki sanıkların ifadeleri doğrultusunda sanıklar Ahmet Cansız, Selahattin Eş, Ali Akbulut ve Aydın Koral hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18 Aralık 2008 tarihli iddianamesiyle bir dava daha açıldı. İddianamede, Umut Operasyonu davasında yargılanan sanıkların, Cansız, Eş, Akbulut ve Koral hakkında verdikleri ifadeler şöyle yer aldı:
  • Hasan Kılıç’ın 13/05/2000 günlü beyanında, Selahattin Eş ile Ahmet Cansız’ın İran devrim muhafızları kapsamında faaliyet yürüten ‘Kudüs Ordusu’ örgütü içerisinde bulunduklarını, İran’a giden gruplarla itribat kurduklarını, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin ile Aydın Koral’ın İran’a gittiklerini, Selahattin Eş ile görüştüklerini, Mehmet Şahin’e Mehmet Ali Akbulut’un telefon numarasını verdiğini, İran dönüşü kendisine bilgi verdiklerini açıkladığı,
  • Mehmet Ali Tekin, 12/05/2000 günlü beyanında, Aydın Koral ve Mehmet Şahin ile birlikte İran’a gittiklerinde M. Ali Akbulut ve Selahattin Eş ile irtibat kurduklarını belirttiği, Talip Özçelik, 12/05/2000 günlü beyanında, İran’a giderken Hasan Kılıç’tan Selahattin Eş’in İran’daki adresini aldığını, İran’da Selahattin Eş ile irtibat kurduğunu açıkladığı,
  • Yusuf Karakuş, 12/05/2000 günlü beyanında, Askeri eğitim amaçlı İran’a gittiğini, Mehmet Şahin’in verdiği telefon numaraları ile M. Ali Akbulut ile irtibat kurduğunu, 3 İran’lının kendilerini villa tipi bir eve götürdüklerini, burada 20 gün kaldıklarını, bu süre içerisinde silah atışı, bomba koyma eğitimi aldıklarını, daha sonra başka bir eve gittiklerini, burada 3 gün eğitim aldıklarını, Kum kentinin yakınlarında askeri eğitim kampına götürüldüğünü, asker kıyafetli şahısların patlayıcı maddeler üzerine eğitim verdiğini, C4, TNT, dinamit kalıpları üzerinde uygulamalı eğitim verildiğini, Türkiye’ye dönüşünde Hasan Kılıç’a bilgi verdiğini açıkladığı,
  • Nejdet Yüksel 19/05/2000 günlü ifadesinde, Ferhan Özmen ile görüşmesi sonucu 1999 yılında İran’a gittiğini, İran’da M. Ali Akbulut’un adresinin Ferhan Özmen tarafından verildiğini, Ferhan Özmer ile ayrı ayrı günlerde İran’a gittiklerini, İran’da Mehmet (Ali Akbulut)’un Ferhan Özmen ile Oğuz Demir’i kendisi ile buluşturduğunu, İran’lı bir şahıs tarafından villaya götürüldüğünü, burada 10 beklediklerini, Oğuz Demir, Ferhan Özmen ile birlikte Tahran yakınlarındaki eğitim alanına götürüldüğünü, silahlar, tahrip kalıbı, bomba yapımı, spor ve mayın konularında dersler verildiğini, bomba, TNT, kimyasal karışımlar konularında uygulamalı eğitim yaptıklarını, ayrı ayrı zamanlarda Türkiye’ye döndüklerini açıkladığı,
  • Ferhan Özmen, 20/05/2000 günlü ifadesinde, 1999 Nisan ayında İran’a gittiğinde bomba eğitimi aldığını, M. Ali Akbulut’un evinde Nejdet Yüksel, Oğuz Demir ile buluştuklarını, askeri eğitim alanına gittiklerini, 40 gün kadar askeri eğitim gördüklerini, C4, TNT ve tahrip kalıpları eğitimi aldıklarını, Oğuz Demir, Nejdet Yüksel ile ayrı ayrı zamanlarda Türkiye’ye döndüklerini belirttiği,
  • Rüştü Aytufan 27/09/2000 günlü ifadesinde Mehmet Gürova ve Mehmet Kasap ile İran’a birlikte gittiklerini, İran’da Nasır adlı şahsın kendilerini askeri kampa götürdüğünü, askeri ve siyasi eğitim gördüğünü, bomba, TNT, C4 ve mayın eğitimi aldığını açıkladığı.” İddianamede, sanıkların, yasadışı Tevhid-Selam Kudüs Ordusu örgütünde özel görevli olmak, sevk ve yönetiminde bulunmak, yasadışı Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütü üyesi olmak, örgüte ait kaleşnikof tüfeği bulundurmak suçlarını işledikleri iddia edildi. Eş, Akbulut ve Koral hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12 Eylül 2006 tarihli kararıyla, Cansız hakkında ise Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12 Nisan 2007 tarihli kararıyla yakalama kararı çıkarıldı.

Yıllar sonra Türkiye’ye döndüler

  • Sanıklardan Oğuz Demir, Ahmet Cansız, Selahattin Eş, Ali Akbulut ve Aydın Koral hakkındaki davalar, yakalanamadıkları gerekçesiyle Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütü ve üyelerinin Türkiye’de 1990’lı yıllarda işlediği suçlarla ilgili açılan “Umut Operasyonu” ana dava dosyasından ayrı görüldü. 5 sanığın yargılandığı bu davada, sanıklardan Eş, Akbulut, Koral ve Cansız hakkındaki yakalama kararları savunmaları alınması amacıyla kaldırılınca, 28 Şubat sürecinde İran’a giden Koral ve Akbulut ile 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Almanya’ya giden Eş, yıllar sonra Türkiye’ye döndü ve ifadelerini verdi.

Koral “Cansız’ı tanımıyorum” dedi, Akbulut “tanıyorum” dedi

  • Sanıklardan Koral, ifadesinde, suç tarihinde Selam Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni olduğunu, Selahattin Eş’in gazetenin baş yazarı olduğunu, dava açılmadan 3 yıl önce 28 Şubat sürecinde hakkında yazılanlar nedeniyle yurtdışına çıktığını, sanıklardan Ali Akbulut’u Selahattin Eş’in yanında İran’da gördüğünü, Oğuz Demir ve Ahmet Cansız’ı tanımadığını iddia etti.
  • Akbulut ise, ifadesinde, 29 yıl İran’da olduğunu, tercümanlık yaptığını, Eş ve Koral’ı tanıdığını, Koral’ın ifadesinin aksine Ahmet Cansız’ı da tanıdığını, Selahattin Eş’i ziyarete geldiklerinde onlarla görüştüğünü, onlara İran gezilerinde eşlik ettiğini söyledi.
  • Eş de savunmasında, 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren yurtdışında olduğunu, son 15 yıldır Almanya’da oturduğunu, hakkında beyanda bulunan kişileri tanımadığını, ama görse tanıyabileceğini ifade etti.

Oğuz Demir’in eylemleriyle fiili ve hukuki irtibat yok

  • Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 8 Aralık 2020’de kararını verdi. Kararda, sanıklardan Selahattin Eş, Aydın Koral, Ahmet Cansız ve Ali Akbulut hakkında açılan davanın suç tarihinin 2000 olduğu, sanıklardan Oğuz Demir hakkındaki davanın ise suç tarihinin 1991 ve sonrasını kapsadığı, bu iki dava arasında fiili ve hukuki hiçbir irtibat bulunmadığı belirtildi. Kararda, fiili ve hukuki irtibat olmadığı gerekçesiyle yakalama kararı bulunan Demir’in yargılandığı dava dosyasının ayrılmasına hükmedildiği belirtildi.

Ahmet Cansız’ın dosyası da ayrıldı

  • Kararda, yasadışı Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütünde özel görevli olmak, örgütün sevk ve yönetiminde bulunmakla suçlanan sanıklardan Ahmet Cansız’ın savunmasının alınması için hakkındaki yakalama emrinin kaldırılmasına rağmen savunmasının alınmasının mümkün olmadığı, dosyanın sürüncemede kalmaması açısından bu sanık yönünden dosyasının ayrılarak, başka bir esasa kaydedilmesine hükmedildiği kaydedildi.

Atfı cürüm ve niyet okuma

  • Sanıklardan Eş, Akbulut ve Koral hakkında ise beraat kararı verildi. Beraat kararında, günümüzde de örneklerine rastlanabilecek kamuoyunca takip edilen davalarda sıkça karşılaşılan “atfı cürüm” ve “niyet okuma” durumlarının sanıklar lehine kullanılması dikkati çekti. Kararda, şu ifadelere yer verildi:
  • “Sanıkların dini inanç ve düşünceleri çerçevesinde Türkiye’de çalışırken 28 Şubat süreci ile birlikte kendilerini güvende hissetmediklerini düşünerek İran’a gittikleri, sanıkların din ve vicdan, düşünce ve ifade hürriyeti çerçevesinde faaliyetlerini İran’da yürüttükleri, kendilerine dünya görüşü veya hissiyatları yakın olan kişilerin İran’ı ziyaretlerinde onlarla görüştükleri, onlara eşlik ettikleri, sanıkların İran’da eşlik ettikleri kişiler ile ziyaret ettikleri kişilerin yasadışı Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütü ile irtibatlı olduklarını bildikleri veya bilebilecek durumda olduklarının dosya kapsamından kabulünün sübut bulmadığı, keza sanıkların eşlik ettikleri kişiler ile birlikte gittikleri dini, türbe, mekan ve yerlerin ve yasadışı Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütü ile irtibatlı olduğunu bilerek veya bilebilecek durumda olarak buralara gittiklerinin dosya kapsamından sübut bulduğunun kabulü ancak delillerle atfı cürüm ve niyet okuma ile dosya değerlendirmeye tabi tutulduğunda ulaşılabilecek bir sonuç olduğu, mahkemenin ise, dosyada mevcut bilgi, belgelerden ve somut deliller çerçevesinde delil değerlendirmesi yapacağı izahtan varestedir.”

İstinaf başvurusu

  • Mahkeme kararına karşı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde itiraz hakkı bulunuyor. Uğur Mumcu mirasçılarından Güldal Mumcu, Özgür Mumcu ve Özge Mumcu’nun avukatları Yalçın Akbal vasıtasıyla itiraz hakkını kullanması bekleniyor.
       
Editör: Ömür Ünver