İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen 'Darbelerle Mücadele Yöntemleri Sempozyumu'na katıldı. Bakan Soylu, "Dönem dönem ülkelerin ve devletlerin birtakım düzeltmelere ihtiyacı vardır. Darbeler ve vesayet sistemi ilk önce ülkelerin tarihiyle oluyorlar. Tarihimizde ne yazık ki birden çok darbe ve girişimi oldu. Aradan geçen bir yıllık süre içerisinde darbe olmadı. Ama malum 104 emekli amiral ya emekliliği ya da demokrasiyi hazmedemediklerinden dolayı bir bildiri yayınladılar. Demek ki sadece doğal afetler değil insani afetler de kendini tekrar etmeye çalışıyor ve fırsat kolluyorlar" dedi.

İstanbul Üniversitesi'nde 6. Darbeler ile Mücadele Yöntemleri Sempozyumu düzenlendi. Sempozyuma, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, ve davetliler katıldı. Sempozyumda konuşan Bakan Soylu, "Dönem dönem ülkelerin ve devletlerin birtakım düzeltmelere ihtiyacı vardır.  Darbeler ve vesayet sistemi ilk önce ülkelerin tarihiyle oluyorlar. Tarihimizde ne yazık ki birden çok darbe ve girişimi oldu. Aradan geçen bir yıllık süre içerisinde darbe olmadı. Ama malum 104 emekli amiral ya emekliliği ya da demokrasiyi hazzedemediklerinden dolayı bir bildiri yayınladılar. Demek ki sadece doğal afetler değil insani afetler de kendini tekrar etmeye çalışıyor ve fırsat kolluyorlar. Hala bunu hayal edenler var. Hala bunu birilerini yapmasını bekleyenler var. İçeriden dışarıdan destekleyenler var. Hem isteyenler, hem destekleyenler belki de altını çizmek gerekir bunu açıkça ifade ediyorlar" dedi. Bakan Soylu, "Tıbbın çok gelişmiş olduğunu düşünüyorduk. Tüm dünyanın virüs salgınına nasıl çaresiz kaldığını hep beraber gördük. Almanya'da sel felaketi oldu. 190 kişi hayatını kaybetti. Afet anını afet sonrasını yönetmede yaşanan tablo tüm Avrupa'da tartışma konusu oldu. Amerika ve Kanada yangınları birkaç ay sürdü.  Doğal afetlerin yanı sıra politik afetlerde de ciddi ölçüde bilinçli küresel bir kontrol dışılık yaşıyoruz. Geçen yıl burada Afganistan'daki ABD'den bahsetmiştik. Bundan sonra atılacak muhtemel adımları da konuşmuştuk. Oysa kısa süre önce ABD'nin 20 yıllık Afganistan operasyonunun nasıl sonuçlandığını, sonucunun nasıl bir hüsranla karşı karşıya kaldığını tüm dünya ile birlikte seyrettik" diye konuştu. Bakan Soylu, "Uyuşturucudan zombi olmuş yerlerde sürünen sefillik içindeki insanların acınası görüntüleri tartışmalara yol açtı. Bu bölgenin tamamen uyuşturucuya ayrıldığı, bilinci olarak insanları oraya yönlendirildiği, örtülü bir devlet politikası olarak oraya terk edildiklerini öğreniyoruz. Çünkü çözemiyorlar. Belki de çözmeyi ekonomik bulmuyorlar. Oysa bu ülke önemli dış politika uzmanlarından birinin kitabında anlatıldığına göre ABD 1945'ten bugüne kadar 71 ülkede seçimlere müdahale, ülke liderlerine suikast, darbe, halk hareketleri gibi eylemlerin bir veya birkaçını gerçekleştirmiştir. Dünyanın her yerine politika üretebilirken kendi ülkesinde bir mahallede kontrolü kaybedebiliyor. Tıpkı başkanlık değişimi sırasında meclis binasının işgali gibi. Bir kontrolsüzlük ve istikrarsızlık ortamını oluşturup onun üzerinden bir egemenlik dayatıyorlardı. Bu istikrarsızlık ortamı özellikle yüzyılımızı vesayetin ve darbelerin zeminini hazırladı. Bu zemin üzerinden tüm sorunlarını doğuya yıkmaya çalışan batının 11 Eylül'den sonra İslam dünyası üzerinde doğuyu ötekileştirip, sonra bir savaş kıtasına çevirmesi batının kendi içinde ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını körükledi. Ürettiği istikrarsızlık göçü körükledi. Adalete, eğitime, istihdama, sağlığa, suya, enerjiye ve huzura erişmede yoksulluk dünyadaki göç hareketlerini önümüze getirdi" ifadelerini kullandı. Bakan Soylu sözlerine şu şekilde devam etti: "28 Şubat aslında Anadolu sermayesi, büyüyen Türkiye'nin, kendi değerleri ile yürüyüşünün önünü kesebilmek, bir vesayet sistemini hakim kılabilmek, Türkiye'nin tarihsel sürecini unutturmak, benliğini, kimliğini, milliyetini, inancını unutturmak için üretildi. Ama 2002'de tam da bunları düşünenlerin planlamalarının dışında bir sonucu halk oluşturdu. 17-25 Aralık oldu. Bir tasfiye süreci olacağı tahmin edildi. Yolsuzluklar üzerinde güya bir itibar kaybı beklendi. Tam tersi bu milletin hafızası bu fotoğrafı tekrar iyi okuyup gereğini yerine getirdi. 1960 darbesinden başlayan süreçle Türkiye vesayet rejimine esir edinmek istenmiştir. 1971 muhtırası bunun tahkimatıdır, 1980 darbesi tahkimatıdır, 28 Şubat tahkimatıdır" Bakan Soylu, "Darbeciler boş durmuyorlar bu doğru ama halk ve halk adına siyaset yapan, demokrasiyi savunanlar da boş durmuyorlar. Gereğini yerine getirmek için cesaretleri de var, akılları da var, millete dayalı bir meşruiyet zeminleri de var. Bin yıl diye planlanan 28 Şubat 10 yıl bile sürmedi. Hepimizi korkutmuş ürkütmüşlerdi. Biz bin yıldır bu coğrafya kendi temel değerlerimizle yaşıyoruz. Bize dediler ki 'sizi beğenmiyoruz siz kimsiniz'. Millet bunu da yırttı attı. Dolayısıyla demokrasi dışı siyaset mühendisliği ne Ortadoğu'da ne Türkiye içerisinde tutabildiğini söylemek mümkün değildir" dedi. Bakan Soylu, "Başarısız olsa da her darbe girişiminin ülkemize milletimize insanımıza büyük bir maliyeti olmuştur. Güçlü Türkiye, coğrafyasına huzur ve istikrar veren bir ülkedir. Ayakları yere sağlam basan güçlü Türkiye dünyaya ve haksızlıklara meydan okuma kabiliyeti olan ülkedir. Güney Kore'de kişi başı gelir seviyesi 1959 yılında 60 dolar. Türkiye'nin kişi başı gelir seviyesi 583 dolar. Bunu uzun yıllar 3 bin dolar üzerine çıkarmak için çabaladık. Güney Kore bugün 30 bin dolar seviyesinde. Biz 10 bin doları 21. yüzyılda gördük. Her darbe girişiminin dolayısıyla maliyeti olmuştur. Gezi olaylarında Türkiye'nin kişi başı geliri 11 bin dolar civarındaydı Türkiye'de faiz yüzde 4 idi. En büyük projeler yapıldı yapılıyordu" diye konuştu. Bakan Soylu'nun, Türkiye'de son zamanlarda yaşanan yangın ve sel olaylarından bahsederken gözleri doldu.
Editör: Ömür Ünver