Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de farklı göçmen gruplarının pandemiden olumsuz olarak etkilendiğini belirten İKÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğr. Gör. Müge Dalkıran, birçok ülke ekonomisi için göçün oldukça önemli bir görünürlük kazandığını söyledi. Pandemi ile küresel düzeyde etkilenen başlıklardan birinin de göç olduğunu belirten İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğr. Gör. Müge Dalkıran, göç hareketliliğinin kısıtlanmasının yarattığı etkilerin yanında dünyada artan eşitsizlikten kaynaklanan zorunlu göçlerin artması, göçmen grupları arasındaki hiyerarşi (tercih edilen ve edilmeyen), göçmenlerin sağlık başta olmak üzere temel hak ve hizmetlere erişimindeki sorunların 2021’de de göç olgusu kapsamında önemini koruyan konular olacağına dikkat çekti.

Buz dağının görünmeyen kısmında yer alan başlık; Göç

Pandeminin sağlık, güvenlik, psikolojik ve ekonomik alanda hissedilen görünür etkilerinin yanı sıra buz dağının görünmeyen kısmında bir başlık daha yer alıyor diyen Öğr. Gör. Müge Dalkıran, “Bu başlık göç. Koronavirüsün ve yan etkilerinin gölgesinde başlayan 2021’de göçe ilişkin dikkat çekecek başlıkları; göçün kısıtlanmasındaki olumsuz etkilerin yanı sıra dünyada artan eşitsizlik ve bu eşitsizlik sonucunda zorunlu göçlerin artması, göçmen grupları arasında kurulan hiyerarşi (tercih edilen ve edilmeyen), göçmenlerin sağlık başta olmak üzere temel hak ve hizmetlere erişimindeki sorunlar, pandemi döneminde yükselmekte olan yabancı düşmanlığı şeklinde sıralayan Öğretim Görevlisi Müge Dalkıran, pandemi döneminde göçmen karşıtı politika ve tutumların artışına rağmen, aynı süreçte birçok ülke ekonomisi için de göçün oldukça önemli bir görünürlük kazandığını söyledi. Avrupa göç politikasını da pandemi ve 2021 yılı özelinde değerlendiren Öğr. Gör. Dalkıran, göç alanında yaşanan uyuşmazlıkların giderilmesi, ortak politikanın benimsenmesi ve adil bir maliyet paylaşımının pandemi öncesinde de AB üye ülkeleri arasında gündem maddesi olduğuna, ancak pandemi ile bu alandaki yapısal sorunların bir kez daha görünürlük kazandığına dikkati çekti. Öğr. Gör. Dalkıran, "23 Eylül 2020 tarihinde Avrupa Komisyonu’nun açıklamış olduğu Yeni Göç ve İltica Paktı’nda geri göndermenin sıkça vurgulanması, üçüncü ülkelerle yapılacak anlaşmalar yoluyla göç politikasının dışsallaştırılması ve statü sahibi mültecilere yönelik politika eksikliği, pandemi sonrasında da AB’nin hak temelli olmaktan ziyade güvenlik ekseninde göç politikası izleyemeye devam edeceğini gösteriyor” açıklamasıyla 2021’de Avrupa’nın göç gündemine değindi.

Türkiye'deki göçmenler

Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de farklı göçmen gruplarının pandemiden olumsuz olarak etkilendiğini belirten İKÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğr. Gör. Müge Dalkıran, Türkiye’nin 2021 göç tablosunu ise şu sözlerle yorumladı: "Türkiye'de geçici koruma altında olan Suriyelilerin yanı sıra, uluslararası koruma altında olan, ikamet izniyle bulunan veya kağıtsız binlerce göçmen bulunmaktadır; dolayısıyla farklı yasal kategoride olan grupların erişebildikleri haklar ve hizmetler de tabi oldukları yasal statüye göre değişiklik göstermektedir. Yapısal sorunların pandemi nedeniyle derinleşmesi, göçmen grupları da etkiliyor. Örneğin; göçmen grupların ücretsiz hastane hizmeti almasında karşılarına çıkan engeller ve çocukların uzaktan eğitime devam etmesinde yaşanan zorluklar göçmen gruplar üzerinde etkisini daha fazla hissettiriyor. Gelir kaybı nedeniyle veya yardımların duraksamasıyla temel ihtiyaçlara erişimleri zorlaştı."

Pandemi ve beyin göçüne etkileri

Pandemiyle birlikte bursların iptal edilmesi veya ötelenmesi, projelerin durdurulması, oturma izinlerinin ve vizelerin verilmemesinin akademik hareketliliğin azalmasına yol açtığını kaydeden İKÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğr. Gör. Dalkıran, yaşanan sürecin beyin göçü üzerindeki etkilerini ise şu sözlerle özetledi: "Pandemi nedeniyle yaşanan kısıtlılık hali geçici olsa da etkilerini orta vadede daha çok göreceğimizi düşünüyorum. Hem akademik çalışmaların merkezi haline gelen ülkeler hem de kendi ülkesinde çalışmalarını yürütmek için yeterli fırsatı olmayan öğrenci ve akademisyenler açısından hareketliliğinin kısıtlanması beraberinde çeşitli olumsuzlukları da getirecektir. Öte yandan, beyin göçünün en çok konuşulduğu alanlardan biri de tıp oldu. Bu alanda yaşanan hareketliliğin üzerine yapılacak araştırmalar, bu hareketliliğin kazanımları ve olumsuzlukları üzerine ışık tutacaktır."    
Editör: Ömür Ünver