CHP Gup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç, asgari ücretin 3.100 TL olması ve asgari ücretteki verginin kaldırılması amacıyla kanun teklifi hazırladı.

Kanun teklifinin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:

Sigortalıların yüzde 51.86’sı, 7 milyon 423 bin 402 kişi asgari ücretle çalışıyor

Ülkemizde asgari ücret ile çalışan sayısı oldukça yüksek düzeydedir. Sosyal Güvenlik Kurumu 2019 yılı İstatistik Yıllığı verilerine göre Türkiye’de asgari ücretle çalışan işçi sayısı 7.423.402 kişidir ve sigortalı işçilerin %51.86’sını oluşturmaktadır. Bu rakamlara kayıtdışı ekonomide çalışan işçiler dahil değildir. Kayıtdışı istihdam oranı TÜİK Eylül 2020 verilerine göre % 32.2’dür. Bu nedenle asgari ücretle çalışan işçi sayısının 10 milyona yakın olduğunu söylemek de mümkündür.

Çalışma hakkına aykırı ve adaletli değil

Bu çerçevede yaklaşık 10 milyon çalışanı ilgilendiren asgari ücretin belirlenmesi süreci ne yazık ki uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’da tanımlanan çalışma hakkına aykırı olduğu gibi hakkaniyetli ve adaletli de değildir.

4 kişilik bir ailenin asgari gıda ihtiyacını bile karşılamıyor

Mevcut asgari ücret ne yazık ki, bir geçim ücreti olmaktan çıkmıştır. Uluslararası alanda işçinin ve ailesinin geçimini sağlamaya yönelik olarak belirlenen asgari ücret ülkemizde geçimlik ücret olmaktan çıkmıştır. Halihazırdaki 2,943 TL brüt asgari ücretten net 2,324.71 TL ele geçmektedir ve asgari ücret 4 kişilik bir ailenin sadece asgari gıda ihtiyacını bile karşılamaktan uzaklaşmıştır. Türk-İş Konfederasyonunun verilerine göre açlık sınırı 2020 Kasım ayı itibariyle 2,516.67 TL iken yoksulluk sınırı 8,197.62 TL.’dir. Bu çerçevede bu ücretin en azından geçimlik ücret seviyesine çıkarılması gerekmektedir.

Cumhurbaşkanlığı sistemi çöküş sistemi

Türkiye’yi uçuracağı söylenen Cumhurbaşkanlığı sistemi de, çalışanlar için bir çöküş sistemi olmuştur. Bu sistemin yarattığı ekonomik tahribat nedeniyle çalışanlar yoksullaşmış, ücretlilerin satınalama gücü düşmüştür.

Asgari ücretliyi koruyan bir sistem yok

Dünyada asgari ücret uygulanan ülkelerde asgari ücretliler birçok mekanizma ile ayrıca korunmaktadırlar. Türkiye'de ise asgari ücretlilerin korunduğu herhangi bir sistem bulunmamaktadır. Asgari ücret üzerindeki vergi yükü net geliri azaltmakta ve dolaylı olarak da işverenlerin maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır.

Sistemin kanunla kurulması gereklidir

Öncelikle çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarının dikkate alındığı bir sistemin kanunla kurulma gereksinimi bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 39’uncu maddesi çerçevesinde bir yönetmelikle bir pazarlık usulü şeklinde tanımlanmış olan asgari ücret sistemi yerine bilimsel ölçütlerle belirlenecek ve çalışanların geçim şartlarının dikkate alındığı ayrı bir kanuni düzenleme ihtiyacı bulunmaktadır. Bu düzenleme, hem Anayasamıza hem de imzalanmış olan uluslararası sözleşmelere uygun bir düzenleme olmalıdır.

Komisyonu Cumhurbaşkanı belirliyor

703 sayılı KHK ile 4857 sayılı Kanun kapsamından çıkarılan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun oluşumu ve yapısı 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığı teşkilatı bünyesine alınmış ve Cumhurbaşkanlığına bağlanmıştır. Böylece Komisyonun yapısını Cumhurbaşkanı tek başına belirleyebilecek hale getirilmiştir. Anayasanın 104. maddesine aykırı biçimde yapılan bu düzenleme Kanun teklifi ile kanuni dayanağa kavuşturulmaktadır.

3.100 TL  olacak ve artırılacak

Kanun teklifi ile işçi ve ailesinin asgari geçimini sağlayacak net asgari ücretin 1 Ocak 2021 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 3.100 TL. olması ve bu ücretin TÜİK tarafından hazırlanarak yayımlanacak Ücretliler Geçinme Endeksindeki artış oranları ile milli gelirdeki artış oranları doğrultusunda arttırılması öngörülmüştür.

Vergi yükü kaldırılacak

Yine teklif ile çalışanın insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilmesini sağlayacak düzeyde ücret alması ilkesinden hareketle asgari ücret üzerindeki vergi yükünün de kaldırılması amaçlanmaktadır.

Editör: Ömür Ünver